Helak olan Lut kavminin günümüzde yaşayan mensupları, her platformda pis kokularını yayıyorlar. Dünyayı kirletmeye devam ediyorlar.
Günümüzde pedofili ile bağlantılarının olduğu bilinen bu lanetli kavim, demokrasinin kendilerine tanıdığı ifade özgürlüğü çerçevesinde; ahlaksız, hadsiz ve edepsizce, kutsallarımıza saldırıyorlar.
Türkiye, imzaladığı garabet bir sözleşme ile bunlara bu fırsatı vermiştir.
İmzalandığı günden itibaren aile yapısını bozmayı hedefleyen bu İstanbul Sözleşmesi’ni de arkasına alan lanetli kavim, İslam’a ve canımızı, malımızı, evlatlarımızı hiç gözümüzü kırpmadan uğruna feda edebileceğimiz Sevgili Peygamber Efendimize (sav) dil uzatma cesaretinde bulunabiliyor.
Bu sapkınların paylaştığı, kutsallarımıza hakaret içeren karikatürden sonra “pislik şahıs gözaltına alındı” haberi, Müslümanları rahatlatabilir mi? Sadece göz altına alınması yeterli midir?
Bu bataklık kurutulmadan, bu sesler kısılmadan, bu sözleşme iptal edilmeden, bu hadsizlikler devam edecektir.
Bu olay yeni değildir. Batılılar asırlarca sanat adı altında değerlerimize hakaret ettiler. Meşhur olmak, gündeme gelmek için kullandıkları ilk adım, Peygamberimize (sav) ve İslam dinine dil uzatmak olmuştur.
Bornier; “Muhammet” isimli, Peygamberimize (sav) hakaret içeren bir oyun yazarak, Comedie Français’de provalar başlattı. Sultan
Abdulhamid Han, gazetelerden oyunu öğrenince diplomatlarına emir vererek oyunun yasaklanması için girişimlerde bulundu.
Halife Abdulhamid tarafından Fransa uyarılarak, oyunun sahnelenmesi engellendi.
Henri de Bornier, oyununu Fransa’da sahnelemeyeceğini anladı. Bu kez İngiltere’de, İtalya’da ve ABD’de sergilemek için girişimlerde bulundu.
Sultan Abduhamit Han, diplomatik yolla gönderdiği fermanla “bu oyunu oynatırsanız ben Cihad-ı Muazzamayı başlatıyorum” diyerek küffarın kalbine korku saldı ve oyun, hiçbir ülkede oynatılamadı.
Oyunun yasaklanması bütün dünya Müslümanları arasında sevinçle karşılandı. Liverpool İslam Cemiyeti ikinci başkanı Rafiuddin Ahmet, Sultan Abdulhamid Han’a mektup göndererek oyunun yasaklanması sebebi ile Halife’ye şükranlarını arz etti. Müslümanların incinmesi, bu şekilde önlendi.
Osmanlı’nın, son demlerinde bile, bir dünya gücü olarak, dönemin süper devletlerine ultimatom vererek, bir çok oyun ve operayı yasaklatması, Müslümanların izzetlerini korumaktan başka bir şey değildi.
Bugün lanetli sapkınların kutsallarımıza yaptıkları edepsizlik, bir kişinin ‘alınması’ ile kapatılacak bir durum değildir. Bataklığın kurutulması, derneklerinin kapatılması ve her türlü faaliyetlerinin engellenmesi gerekir.
Allah’ım, içimizdeki sapıklar ve beyinsizler yüzünden bizi helak etme!.. Amin...
Fi Emanillah
.
Nurten Lökbaş, dikGAZETE.com