Millet olarak muhabbeti çok severiz... Her yerde her türlü muhabbet etme kabiliyeti bir tek bize özgü sanırım...
Durakta, otobüste, garlar, kuyruklar sıra beklerken vs. vs. liste uzar gider...
Severiz…
Sorarız “nerelisin kardeş” diye başlar, yaşı-başı, evli-bekar, çoluk-çocuk, sonra okulları varsa, söz-nişan durumu; böylesine konuşmak sanki sırf bize ait bir özellik.
O bile olmazsa “iki muhabbet ederiz” diye buluştuğumuz arkadaşımızla “o öyleydi, bu böyleydi, şurada şöyle oldu, aaa bu nasıl böyle yaptı” diye anlatma ihtiyacı duyduğumuz veya gelişi güzel ağzımızdan dökülen şikâyet veya hoşumuza giden şeyleri anlatma ihtiyacı giderek arttığı için belki de hiç tanımadığımız insanlar da dahil sürekli bir şeyler anlatıyoruz birilerine...
Sosyolojik olan bu durum, insanların sosyal statüsüne bakmadan konuşma ve anlatma ihtiyacı giderek artan bir gerçek...
“İnternet ve sosyal medya çağı” makineleşmeyi, otomatik tepkileşmeyi getirirken o çağ, insanın insana olan hasretini gidermede hep sınıfta kalacak...
“Kahve bahane, sohbet şahane” diye düşünen ve mottosu bu olan insani bir durumda “laflamak”, “iki cümlenin belini kırmak” deyimleri için de “o günler çok eskide kaldı” demeye doğru ilerlenen bir çağda, konuşabildiğiniz, bir şeyler anlatabildiğiniz, dinleyip dinlenebildiğiniz insanları kaybetmeyin; yoksa öyle birileri bulun ve onlara sıkı sıkı sarılın çünkü sayıları çok az ve giderek de azalarak kaybolup gidiyorlar birer birer…
Şimdi hem güzel dinleyici olmak hem de sizi dinleyen o kişiyi bulmak belki kolay diyeceksiniz...
Belki kolay dinlemek ve dinlenilmek, “çok da özel bir şey değil” denilse de tamamen öyle de değil ve bu hal gerçekten de çok özel...
Düşünsene; anlatıyorsun veya sana anlatıyor biri ama senin tamamen karşı olduğun bir şey ya da hiç tasvip etmediğin bir ssöylem; eyvah eyvah!.. Buyur can sıkıntısına!.. Dinlesen dert dinlemesen başka dert...
Muhabbet; “Hub” yani sevgi kökünden gelen bir kelime; velhasıl o güzel muhabbetler içinde olmak için sevgiyi yerlere düşürmemek lazım...
Sevgi yoksa muhabbetin de kökü kurur; o kökün su alması için ise sevgiyi kalpten eksik etmemek lazım.
Sevgiyle gelen güzel muhabbet ile o güzellikleri o güzel insanları kaybetmemek, onları bulmak, onlara rast gelmek ve seçimlerimizi de kalbin sesine kulak vererek sağduyu ile yapmak lazım… Bu da şu günlerde, milletimiz için bir temenni ve dua olsun; hep birlikte muhabbetle daha güzel günlere, Allah’ın izniyle.
Sevgi ve muhabbetle.
.
Mine Tuna, dikGAZETE.com