?>

Küresel jeopolitik türbülansta Doğu Ekonomik Forumu

İlber Vasfi Sel

1 yıl önce

ST. PETERSBURG

Gözümüzün önünde küresel ölçekte bir değişim yaşanıyor. Dünyanın hemen hemen her yerinde çatışma hali görülüyor. Kimileri hala kabul etmek istemese bile Batı kaybederken Doğu kazanıyor ve yeni bir dünya düzeni oluşuyor.

Dünyada yazılı olmayan bir kural vardı, “vardı” diyorum çünkü bu artık kırıldı, yalnızca Batılılar mevcut normları kendilerine göre esnetebilir. Soğuk Savaş sonrası oluşturulan suni Liberal Dünya Düzeni’nin temeli buydu.

Bugün bu tekelin sona erdiğini görüyoruz.

Eğer bir tekel sona ererse; şu veya bu şekilde o tekel ile bağlantısı olan her şey ve herkes kaybetmeye mahkumdur.

Bugün “Çok Kutuplu Dünya Düzeni” artık vardır. Bunu kabul etmemek, akıntıya karşı yüzmeye benzer.

Bugün artık Latin Amerika’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Uzak Asya’ya kadar büyüyen ve genişleyen bir BRICS var.

BRICS’in kurucu ve başat ülkelerinden birisi Rusya.

Batıyı kıble olarak görenler için Rus ekonomisi son süreçte bitiyordu, kaybediyordu ve çöküyordu. Oysa böyle olmadığını gördük ve görmeye devam ediyoruz.

Yıllardır yazıyoruz: “ŞİÖ” ve “BRICS” gibi alternatif küreselleşme merkezleri daha da önemli hale gelecek diye. Bugünlerde geldiğini kendi gözlerimizle görüyoruz.

Yerkürenin doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine geniş çapta bir jeopolitik türbülansa girdik.

Sonuçlarını tahmin etmek zor değil.

Liberal Dünya Düzeni’nin başındaki Anglosakson erkleri kaybederken Doğu medeniyetleri kazanacak.

Küresel çapta yaşadığımız jeopolitik türbülansın arka planında ise yeni eğilimler ortaya çıkıyor.

Devletler, enerji güvenliği hususunda, ilgili tüm ortaklarını karmaşık ve çoğunlukla kamuya açık olmayan anlaşmalar çerçevesinde, yani kapalı ama kapsamlı bir şekilde ele alıyor.

Karşılıklı doğrudan alışverişler dışında, aracı devletlerin kullanılması pratiği de gelişiyor.

Dünyanın en büyük gaz ihracatçısı Rusya, Batı’ya olan arzında önemli bir azalma yaşamasının ardından yeni bir stratejiye geçti.

Batı ile Doğuya gaz dağıtımı yapan ağları birleştiren Rusya, “Sibirya’nın Gücü – 2” adı verilen projeyi başlattı. Böylece Ruslar, artık gaz ihracatının büyük bir kısmını Çin’e ve Asya – Pasifik’e yönlendirecek.

Peki tüm bunlar olurken Türkiye ne yapıyor?

Türkiye ise uygun piyasa koşullarını kullanarak, kalkınma için bir atılım yaparak “Uluslararası Gaz Dağıtım Merkezi” haline gelmeyi hedefliyor.

Jeopolitik açıdan hep söylendiği gibi Doğu ile Batı arasında köprü görevi gören Türkiye, büyük hacimlerdeki Rus gazını, Avrupa’ya yeniden ulaştırmak için anlaşmaya çalışıyor.

Öte yandan Çin ve diğer Asya-Pasifik ülkelerindeki ortaklarla da bu hususta anlaşmaya çalışıyor.

Buradaki kritik soru ise Rusya’dan ithal edilecek gazın hacmindeki artış konusu.

İşte tam da bu noktada Türkiye’nin Asya-Pasifik bölgesindeki uluslararası platformlarda yer almasının önemini görüyoruz.

Malumunuz Rusya, forumlar ülkesi.

Rusya’da bir yıl içerisinde çeşitli şehir ve federal bölgelerde sayısız forum düzenleniyor. Bunların en önemlilerinden birisi de Rusya’nın en Doğusundaki Vladivostok şehrinde düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu.

10 - 13 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan Doğu Ekonomik Forumu’nun bu yılki ayağında enerji sektöründeki küresel değişimler ve sonuçları konuşulacak.

Türkiye’nin de bu forumda etkili bir şekilde yer almasının tam zamanı olduğunu düşünüyorum.

.

İlber Vasfi Sel, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI