?>

Kur’an’ı yakmak

Ülkü Menşure Solak

1 yıl önce

Kuran’ı Yakmak

Bu yılın Müslüman camiada en çok tepki çeken olayı, -olaylar zinciri demeliyim- Avrupa’nın farklı yerlerinde, özellikle Türkiye konsoloslukları önünde veya Türkiye’ye atıfla Kur’an-ı Kerim yakma olayları oldu.

Elbette Türkiye Müslümanları, kutsallarına el uzatılmasına oldukça kızdılar.

Bu iğrenç fiil, ellerinin ermediği, ulaşamadıkları yerlerde yaşanınca da öfkeleri arttı.

Bu fiilin ilkini gerçekleştiren Rasmus Paludan adlı sapığın, gerekli izinler için ödediği parayı Russian Today’ın eski çalışanı aşırı sağcı Chang Frick’in ödediği yani Rusya için çalışan bir faşistin buna sponsor olduğu gerçeği de çoğu zaman göz ardı edildi.

Ayrıca Paludan, Maersk adlı, Rusya’yla ilişkileri çok çok iyi bir şirketin de yönetim kurulunda bulunuyor.

Maersk Grubu’nun eski ‘CEO’su Nils Smedegaard Andersen, Putin'in sağ kolu olarak bilinen Sergey Ivanov’la da yakın arkadaş ve Putin için Maersk, “stratejik” bir kuruluş.

Elbette, bu geride, insanların pek te önemsemediği bir yerde olan biten.

Çünkü insanlar artık okumaktan ziyade, izlemeyi seviyorlar ve sözlerden çok görseller ilgi çekiyor.

Duyguların, tepkilerin, acıların bile hızlı tüketildiği bir çağda, bütün bunların çabucak unutulacak olması da daha can yakıcı…

Paludan’ın sponsoru Rus faşizmini Rusya’dan ayrı düşünmek mümkün değil.

Rusizmin lideri Putin ise, Kur’an yakma rezaletini kınadığı demeçler veriyor.

FSB kadroları, Ukrayna’ya karşı savaşan Müslümanları özellikle daha çok gündemde tutuyor ve dünya Müslüman nüfusuna “LGBT destekçisi, İslamofobik Batı”ya karşı İslam dinine ve aile değerlerine saygılı bir Rusya Federasyonu resmi çiziyor.

Çok ikna edici olmadığının kendisi de farkında olmalı ki, bugün yepyeni bir hamle ile gündeme oturdu.

20 Mayıs 2023’te Volgograd’da 19 yaşındaki Nikita Zhuravel, Kur’an-ı Kerim yakma iğrenç fiilini işledi.

Müslümanlarla alay ettiği ve Kur’an-ı Kerim’e saygısızlıkta bulunduğu video, sosyal ağlara düştü.

Hemen akabinde tutuklanan ve sorgusu sırasında Ukrayna istihbaratının provokasyon emrini yerine getirdiğini itiraf eden Zhuravel’in davası, 21 MAYIS’ta Rusya Federasyonu Soruşturma Komitesi (ICRF) Başkanı Alexander Bastrykin’in emriyle Çeçenya'ya devredildi.

Putin’in en gözde adamlarından biri olan, medyatik karakter Ramzan Kadirov’un 15 yaşındaki oğlu Adem’in, Çeçenya sınırları içinde, Zhuravel’i onlarca silahlı adam korumasında dövmesi ise yeni bir olay değil.

Bu haber, Ağustos ayı içinde “kavkaz,uzel”de yer aldı fakat videosunun yayınlanması yeni.

Bu özette, olay örgüsünü görebilenler için yeterince söz var.

Ramzan Kadirov’un defalarca Ukrayna savaşını “cihad” olarak adlandırmaya çalışması, hatta insanları bu “cihad”a çağırması, önce Avrupa’da kimileri Rus faşistlerin sponsorluğunda, defaatle bu saygısızlığın işlenip cezasız kalması, ardından Rusya Federasyonu’nda bir Ukrayna vatandaşının bu fiili işlemesi ve failin hemen özellikle de Çerkes Soykırımı günü olan 21 Mayıs’ta Çeçenya’ya nakline karar verilmesi, Kadirov’un oğlu eliyle şovla dövülmesi, Ukrayna saflarındaki “cihadcı” olarak bilinen ve Müslüman kimliğiyle öne çıkmış Kafkasyalı savaşçılara karşı, Müslümanların safını değiştirmek için oldukça işlevsel bir olaylar zincirini oluşturuyor.

Bununla beraber Rusya silahlı güçleri, artık sadece Kafkasya’da değil, federasyonun farklı bölgelerinde de cami basıyor, cemaati gözaltına alıyor. Ve Kadirov’un iktidarı, özellikle genç erkekleri hedef aldığı adam kaçırmalarına hız kesmeden devam ediyor.

İstatistiklere göre, her gün bir kişinin kaçırıldığı veya kaybolduğu Çeçenya’nın Putin’in valisi Kadirov tarafından İslam ve huzurla yönetildiği mesajı verilemiyor ama Kadirov’aKur’an’ın koruyucusu” payesini bazı Türkiye Müslümanları kolaylıkla verebiliyor.

Burası Ortadoğu… burada duygular, düşüncelerden önce gelir.

Saman alevi gibidir parlar ve söner.

Bizi bu mahvediyor.

Aralarında çocuk, engelli, kanser hastası kadınların bile bulunduğu, kadınların akrabalarını cezalandırmak için tecavüz edilerek, işkencelerden geçirildiği Çeçenya’da.

Sanki İslam’ı korumak, Kur’an yakan bir aptalı, korumalar eşliğinde, kameralar önünde dövmekten ibaretmiş, masumun, mazlumun, kadının, çocuğun akan kanı, gözyaşı hakkında, Kur’an-ı Kerim’de bir ayet bulunmuyormuş gibi… 

Peki, bu dayakla mutlu olanlara sormak istiyorum, bunca günahı, bunca masumun kanını, silahlı korumalar gölgesinde atılmış bu birkaç tekme tokat örter mi?

Arıtır mı?

Bütün bu olan-bitene alıştım.

Bu görsel hafızaya, görünenin ardını umursamamaya, çabucak unutmaya alıştım.

Aklıma Şamil Basayev’in o sözü geliyor bu sıralar hep.

Diyordu ki; “Eğer Allah’ın çağrısı ve tehdidi, bu insanların kalbini titretmiyorsa, benim yani Rabbine karşı son derece zayıf ve aciz olan Şamil’in, onlardan bir yanıt beklemesi yanlış olur”.

Allah davasını, kendi davasını sakınacak ve onu sadece hak edenlerin kalbine bir aşk olarak düşürecektir.

Allah, hakikatin perdesini kaldırsın dilerim.

.

Ülkü Menşure Solak, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI