PRİŞTİNE
Türkiye - Kosova ilişkileri 1389'dan bu yana tarihsel derinliği olan güçlü bir maziye dayanır.
Ekonomik, ticari, politik, kültürel ve eğitim dahil çok fazla alanda iş birliği içindedir. Bu ilişkilerin her zaman tarihi ve kültürel bir alt yapısı vardır. Türkiye, 17 Şubat 2008'de Kosova'nın tek taraflı bağımsızlık ilanını tanıyan ilk ülkelerdendir.
Türkiye-Kosova ilişkileri, her zaman ortak tarihi geçmişi olan (soydaş ve dindaş) kardeşlik bağları temelinde ilerlemiştir. Türkiye, Kosova'nın istikrarına, kalkınmasına, Avrupa-Atlantik bütünleşmesine destek ve önem veren bir ülke olmuştur.
Türkiye'nin 18 Şubat 2008 tarihinde Kosova'yı tanımasının hemen ardından 1999'dan bu yana faaliyet göstermekte olan Priştine'deki “Eşgüdüm Bürosu”nu Büyükelçilik düzeyine yükseltilmiş. Türkiye'nin ilk Kosova Büyükelçisi 2009 tarihinde Priştine'de göreve başlamıştır.
Kosova, Sırbistan'dan özerkliğine kavuştuğu 1999'dan başlayarak, bağımsızlığını ilan ettiği 17 Şubat 2008 günü sonrası ve bugüne kadar sürekli iç ve dış sorunlarıyla baş etmeye ve huzuru bulmaya çalışıyor.
1999 yılından beri, hiçbir Kosova hükümeti görev süresini tamamlayamadı.
Bağımsızlığından bu yana geçen 12 yıl içerisinde, dördü erken genel seçim olmak üzere yedi kez genel seçime gidildi. 8 hükümet, 12 başbakan ve son üç yıl içerisinde 3 başbakan değişikliği yaşandı.
Genç Kosova devletinin yöneticilerinin en büyük açmazı siyasi, ekonomik tecrübe ve birikim eksikliğinin ABD ve Avrupa devletleri tarafından giderilme baskılarına maruz kalmasıydı.
Ülke liderlerinin kendi aralarındaki iktidar çekişmeleri, ikinci ve üçüncü devletlerin müdahale istekleri karşısındaki direnç zayıflığı büyük bir sorun teşkil etmiştir.
Kosova'da 14 Şubat 2021'de yapılan erken parlamento seçimlerinin galibi Vetvendosje Hareketi'nin (VV) Başbakan adayı Albin Kurti ve kabinesi 120 sandalyeli mecliste yapılan güven oylamasında 67 “evet", 30 "hayır" oyuyla yeni hükümeti kurmayı başardı.
Başbakan Kurti, Kosova'nın Avrupa Birliği'nden (AB) başka alternatifi olmadığını vurgulayarak, Kosova ile Sırbistan arasındaki diyalog sürecinde ise önceliğin kayıp kişiler olacağını ifade etti.
Ortak değerler ve hedefler paylaştıkları için NATO ile AB'nin parçası olmak yolunda yorulmadan çalışacaklarını kaydeden Kurti, "AB entegrasyonuna giden yol meydan okuyucu bir yol olabilir, ancak Kosova'nın alternatifi yok" diyerek hükümetinin yol haritasını net bir şekilde açıklamış oldu.
Kosova'nın 22 yıllık bağımsızlık sürecinde kuruluşu ve yönetiminde imzası olan komutan, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunmuş Haşim Taçi üzerine yeni bir sayfa açan Başbakan Albin Kurti ve Cumhurbaşkanı Viyaso Osmani yeni dönemi, Türkiye için de ayrı bir önem ifade etmelidir.
Kosova'nın uzun yıllar yönetimini elinde tutan siyasi figürler ABD ekseninde hareket ettiler.
Yeni hükümet, hem NATO hem AB ekseninde politikalar ve ilişkilere daha sıcak bakacağını ifade etmiştir.
Türkiye, Kosova ile ilişkilerinde son iki yıldır dikkat çeken bir durağanlık söz konusudur.
İki yıl içerisinde iki seçim yaşandı ve bu iki seçiminde galibi de Albin Kurdi'nin liderliğindeki “Kendin Karar Al Hareketi” oldu.
Seçimler öncesinde Albin Kurti ve arkadaşları, Türkiye ziyareti ile TBMM partilerinin gurup başkanlarını ve Meclis Başkanını ziyaret etmiş, Türkiye’de bulunan Arnavut sivil toplum temsilcileri ile görüşmelerde bulunmuş ve Türkiye - Kosova ilişkilerinin, ortak tarihsel gerçekliği ile birlikte çok yönlü ele alınması gerektiğini vurgulamıştı.
Kurti’nin realist samimi bir kişiliğe sahip olduğunu unutmamak gerekiyor.
Özellikle Kosova'nın sivil toplumu, üniversite, medya ve iş adamlarından dostlarımız son zamanlarda, Türkiye'nin yeni kurulan Kosova hükümetine karşı “mesafeli ve soğuk” durmasının sebeplerini merak etmektedirler.
Türkiye'nin son iki yıl içerisinde Bosna Hersek, Arnavutluk, Kuzey Makedonya ve Sırbistan ile yoğun üst düzey diplomatik ve ticari temaslarına şahit olurken, Kosova’nın bu temasların dışında kalması ciddi bir üzüntüye sebep olmaktadır.
Son günlerde Türkiye - Mısır, Türkiye - Suudi Arabistan yakınlaşması ve Suriye-İsrail ile direk en direk görüşme söylentileri bile gayet olması gereken diplomatik görevler olarak kabul edilirken Kosova ile beklenen bakanlık düzeyinde bir ziyaretin yapılmaması Kosovalı dostlarımızı üzmektedir.
Kosova'ya Arnavutluk, İsviçre, Slovenya, Hırvatistan, Almanya, Makedonya, Yunanistan ve AB parlamentosundan başbakan ve dış işleri bakanları düzeyinde ziyaretler gerçekleşirken Türkiye'den beklenen ziyaretin olmayışı, gereksiz sorulara sebep olmaktadır.
Türkiye'nin Balkanlar jeopolitiğinin tarihsel bağlamda ana damarını Arnavut toplumu oluşturur.
Günümüzde Balkanların en genç ve güçlü dinamik topluluğu arasında Kosova Arnavutları’nın ön plana çıktığını görüyoruz.
Arnavutluk, Makedonya, Karadağ, Sancak, Yunanistan’da yaşayan Arnavutlar arasında Türkiye ile gönül ve zihinsel bağın en güçlü olduğu ülke hiç şüphesiz Kosova'dır.
Türkiye'nin Kosova politikası uzun yıllar Haşim Taçi'nin Cumhurbaşkanlığı sürecinde gayet uyumlu ve sorunsuz yürütüldü.
2019 yılından bu yana Kosova iç siyasetinde AB ve ABD süreci ve kontrolünde yaşanan radikal toplumsal değişim sonucunda yeni bir siyasi oluşum ortaya çıkmıştır.
Kosova’da yaşanan toplumsal siyasi değişimin yeni hükümetinin, Türkiye'den siyasi ticari kültürel ve moral desteğe ihtiyacı olmasına rağmen beklenen ilglinin olmayışı düşündürücüdür.
2008'den bu zamana, siyasal alanda çok yakın ilişkiler kurulmuştur. İki ülkenin karşılıklı ziyaretleri oldu. Türkiye'nin resmi ziyaretleri Başkent Priştine ağırlıklı olarak Prizren ve Mamuşa kasabası dengesi gözetilerek olmuştur.
2012-2016 tarihleri arasında 2013 yerel seçimleri öncesinde sayın Erdoğan, Başbakan olarak geniş bir heyet ile ziyareti, Türkiye'nin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru, Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanı Numan Kurtulmuş, Faruk Çelik belirli aralıklarla Kosova'yı ziyaret eden isimlerdi.
21 Ocak 2013'de Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın daveti üzere Kosova Başbakanı Hashim Thaçi, Ankara'yı ziyaret etmişti.
İki başbakanın görüşmesinde Kosova devletinin tanınması sürecinden, diğer ülkelerin tanımalar sayısının artmasında Türkiye'nin desteği, ekonomik kalkınma, eğitim alanında ve ortak çıkardan olan diğer konularda devletlerarası iş birliğinin ilerletilmesi gibi konular ele alınmıştı
Kosova'da dostlar, Türkiye - Kosova ilişkilerindeki bu durağanlığın sebebini merak etmektedirler.
Umarım, merak edilen Kosova - Türkiye arası bu diplomatik soğukluk bir an önce giderilebilir.
.
Osman Atalay, dikGAZETE.com