Zannediyorum ki; asıl değer verilmesi gereken kıymetli yazarlarımız ve temel eserlerimiz bir köşeye itilip, özellikle genç kesimin ilgisini abuk-sabuk konular üzerinden çekmeye çalışan sıradan yazarlar çok okunduğu ve yüceltildigi için geldiğimiz nokta tartışma konusu.
Özellikle ülkece, kitap okuma oranımızın düşük olmasından da yola çıkarsak, gençlerin birkaç arkadaşının methiyle okuduğu üç beş kitap da işte bu seviyedir.
Öyle üzücü ki; nerede entrika, birilerini (üstünlüğü bilek gücünde sanıp zayıf(!) gördüğü kesimi) alt etme üzerinden kurulan konular, kendi acziyetlerinin ruh durumunu mu dışa vuruyor; bunu da başka bir yazıda yorumlamak gerek..
Şiddetin her türlüsüne yoğun betimlemeler üzerinden kitaplarda yer verilmesini doğru bulmuyorum; lakin adım başı pedofili haberleriyle karşılaştığımız bir dönemde konu bebeklere, çocuklara geldiği vakit, BİR DAKİKA duracaksınız!
"Çocuk Tacizi", insanlığın gelebileceği en aşağı seviye değil de nedir!
“Sanat”mış!.. “Konunun olumsuz taraflarına gönderme”ymiş!.. “Bilmem neymiş!..” diyerek, kimse bu tarz kitapları savunamaya ve işin içinden sıyrılmaya kalkmasın.
İğrenç fiillerin olumsuz taraflarını detaylıca anlatmak mıdır tenkit yoksa bu büsbütün buna meyleden kişileri tahrik ile pedofiliye teşvik midir?
Önce bunun cevabını dürüstçe verelim.
Ve madem şiddeti bu kadar çok kitaplara konu etmeyi bazıları çok seviyor, ben de aynı şiddetle söylüyorum ki bu tarz kitap yazan kim varsa tespit edilip İFŞA edilmelidir.
YETER!
Gün geçmiyor ki çocuklar üzerinden iğrenç haberler duymayalım.
O kadar özledik ki karşıdan geçen sevimli bir çocuğun başını okşamayı..
Ama yapamıyoruz.
Peygamberimizin müthiş bir sözüydü diye hatrımda kalan bir cümle ile: "Başkalarının çocuklarını sevin, bu sizin merhametinizi artırır". Ne muhteşem bir izah..
Kendi çocuğunu sevmek kolaydır, diğerlerini de sev ki merhametin ortaya çıksın, genişlesin ama biz sevemiyoruz, koruyamıyoruz, korkuyoruz ve bu yoksunlukta duygularımızı da yitiriyoruz.
Zaten modern zamanın yalnızlığı içinde kendi içimize çekildik.
Kimsenin değil derdine, iyiliğine bile koşmakta tedirginiz.
Öyle ki, internette özdeğerini korumayı başarabilmiş insanlar üzerine bir sosyal deney izlediğimizde onları, "olağanüstü insan" olarak görüyor ve sosyal medyanın her köşesinden paylaşıyoruz.
Ve şimdi, tüm bu yaşadığımız dönemin felaketlerine rağmen, bir de pis metinlerin geleceğimizi kurtarmasını ümit ettiğimiz kitaplarımızın içine sızması, "ORADA DURUN BAKALIM" dedirtti!
Ve iki kelime etme ihtiyacı hissettirdi.
LÜTFEN ama LÜTFEN, çocuklarımıza zarar verebilecek her türlü kitap, çizgi film, oyuna karşı gözümüzü açık tutalım.
Günümüzde ahlâkı öğrenmek için ahlâklı insan bulamıyorsak biz de “Ahlâkı ahlaksızdan öğrendim" sözünü esas alalım.
Geleceğimiz olan, insanlığı yaşatacak miniklerimize yazılı, sözlü veya görüntülü, akla gelebilecek her alandan saldıran veya zararı teşvik eden kişilere karşı TEPKİMİZİ ORTAYA KOYALIM.
Unutmayalım!
Haketmediği değerden mahrum bırakılan hiç kimse, uzun süre sağlam, güçlü, gür kalamaz, er ya da geç kökü kurur, çürür gider.
.
Betül Özey, dikGAZETE.com
Sosyolog/Psikolog