Türkiye gündemine baktığınızda, kendi iç siyasetimizde yaşanılan olaylardan başka neler görüyoruz?
Hiçbir şey.
Kendi iç siyasetimizde boğulup kalmışken, Ortadoğu’da olan bitenlerden haberimiz var mı?
Hayır.
Mesela Kerkük ile ilgili hangi gazetecinin haber yaptığını gördünüz?
Bu kör-sağır-dilsiz basında, bir nebze de olsa konuşmaya çalışmak boynumun borcu diye düşünüyorum ve şu soruyu sorarak başlamak istiyorum:
“Kerkük, Barzani’ye mi teslim ediliyor?”
*
25 Kasım 2021 tarihinde, Kerkük’teki asayiş denetimi Barzani’ye yani peşmergeye devredilecek, bin yıldır Türk’e can olmuş Kerkük, sessiz sedasız ciğerlerimizden söküp atılacak.
Bu nasıl bir yangındır?
*
Geçtiğimiz günlerde Kerkük Asayiş Müdürü Idrîs Rifet, Kerkük kentindeki güvenlik zafiyetine ilişkin Irak’taki bir haber kanalına şu açıklamaları yapmıştı:
“Peşmerge ve asayiş güçleri Kerkük’e dönmediği sürece kentte istikrar sağlanamaz. 16 Ekim 2017 referandum öncesi, güvenlik kurumları Kerkük sokaklarında asayişi hakim kılmak için yürekten ve ciddi çalışma yürütmekteydi. Ancak 16 Ekim 2017 sonrası, Kerkük’e yerleştirilen güvenlik güçleri, kenti Araplaştırmak ile o kadar meşgullerdi ki, artık teröristlerden haberdar bile değillerdi. Hatta güvenlik güçlerinin bir kısmı, terörist faaliyetlere göz yumuyordu diyebiliriz.”…
Rifet’in bu açıklamalarına baktığımızda; DAEŞ’in, Kerkük ve çevresinde saldırı düzenlemesine göz yumup, “peşmerge kahraman olsun” diye çizilen bu senaryoyu görmemek imkansız.
*
Geçtiğimiz Temmuz ayında, Peşmerge Bakanlığı ile Irak Savunma Bakanlığı, 4 ayrı Ortak Koordinasyon Odası’nın (Diyale, Kerkük, Mahmur ve Musul) kurulması konusunda anlaşmıştı.
Bu kapsamda Diyale, Kerkük ve Mahmur’daki koordinasyon merkezleri, geçtiğimiz aylarda faaliyetlere başlamıştı.
Günümüze gelirsek; yapılan planlamalar neticesinde, Irak ordusu ve peşmergenin DAEŞ’ e karşı sözde mücadele kapsamında kurdukları ortak tugayda yer alacak olan grupların eğitimi 1 Aralık 2021’de başlayacak.
Bütün bu yaşanılanlar göz önünde bulundurulduğunda Irak Başbakanı Kazımi ve IKBY Başkanı Barzani, Kerkük konusunda sessizce anlaşmış.
Bütün bu olup bitenleri önümüze koyup kendi açımızdan bu olaya baktığımızda; Barzani’nin Kuzey Irak’ta ortak bir terörle mücadele politikası yürüttüğüne hala inananlar var mı?
*
Konuya yabancı olanlar için şöyle bir toparlayacak olursak; “Kuzey Irak” denilince akla, adım başı petrolün fışkırdığı topraklar gelir.
ABD’sinden Fransa’sına kadar yıllardır bu topraklarda bütün küreselci devletler halay çekmektedir; zılgıtı, davulu zurnası ise Barzani’dedir…
Petrol savaşlarının bitmediği Ortadoğu, tarih boyunca öyle şeylere şahit olmuştur ki; Kerbela’yla başlayan bu ihanetlerin ateşi hiçbir zaman sönmemiştir.
*
Bu ateşten çember, etrafımızı sarıyorken, soruyorum sizlere:
“Türkmen kardeşlerimize selam olsun, Türkmen kardeşlerimize yardım topluyoruz…” kampanyaları başlatan siyasetçiler, milletvekilleri ve sivil toplum kuruluşları nerede?
Neden seslerini duyamıyoruz?
Neden Barzani’ye karşı “Kerkük, Türk’tür Türk kalacaktır.” diyemiyorlar?
Yoksa Barzani ile sizler de mi anlaştınız?
Neden olmasın?
Mesela bir akaryakıt ihalesi ya da silah kaçakçılığı sözü verirse Barzani, neden olmasın?
*
“Türkmen kardeşlerimize yardım!” diye şov yapıp, Kerkük’ün işgaline sessiz kalanlara soruyorum: Yoksa önümüzdeki süreçlerde peşmergeye yardım kampanyaları mı başlatacaksınız?
Kim bilir?
“Perdeleri örtük,
Lambaları sönük.
Sırtında yıllar yük,
Hatıraları kırık dökük.
Bir yer olacak orada,
Adı KERKÜK…”
.
Ayşenaz Çimen, dikGAZETE.com