Türkiye’de “halk için müzik” felsefesinin son temsilcilerinden, müziği, mesaj iletme aracı olarak kullanan, şarkılarının çoğunda unutulan değerlerimizi bize hatırlatan, toplumsal konulara, aile değerlerine, tevhid, hayat, ölüm, ahiret, Allah, Peygamber, İslam ve Vatan sevgisini şarkı sözlerine yansıtan, hepimizin sevgilisi, yediden yetmişyediye bu milletin tümden bam teline dokunmayı başaran bir ismi yad edeceğiz, Barış Manço’yu yani bizim “Barış Ağabey”imizi…
Şarkılarında verdiği şifreli ve ezoterik mesajlarla yıllar öncesinden çağlar ötesine haykıran Barış Ağabeyimizi, hepimiz çok özledik değil mi!
Peki şarkılarının çoğunu ezbere bildiğimiz Barış Ağabeyimizin o meşhur şarkılarında verdiği mesajları ve şifreli telgrafları ne kadar biliyoruz…
Haydi gelin, Barış Ağabeyimizin bazı şarkılarında bizlere verdiği mistik ve ezoterik şifreleri inceleyelim…
DÖNENCE
(Gün çoktan döndü buralarda
ve ben simsiyah bir gecenin koynunda, yapayalnız bekliyorum
duyuyorum, görüyorum, bir gün gelecek dönence biliyorum.)
Bu kısımda Orta Asya’daki Türk toplumlarından bahsetmekte. Orta Asya, onlarca asır Türklerin asli yuvası olarak kalmışken son asırda Rus egemenliği altına girmiştir.
Barış Ağabey işte tam da burada Orta Asya’nın bir gün yeniden kendi öz benliğini bulacağını, yalnız bir kurt gibi pusuda beklediğini anlatmaktadır.
(Simsiyah gecenin koynundayım yapayalnız
uzaklarda bir yerlerde, güneşler doğuyor.
(biliyorum, dönence)]
Doğu’da bulunan Türk kavimlerinde bağımsızlık adına bir şeylerin hareketlendiğini, gece olarak nitelendirdiği Sovyetler Birliği’nden uyanıp, güneşin doğacağı yani bağımsızlığın yaklaştığını söylemektedir.
(kupkuru bir ağacın dalıyım yapayalnız
uzaklarda bir yerlerde, bir şeyler kök salıyor
(görüyorum, dönence)]
Barış Ağabey, bu bölümdeyse ulu, yaşlı fakat kurumuş bir ağaç ifadesiyle Türkleri, “yapayalnız” kelimesi ile de Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmadığını ve bağımsızlık adına meşalenin yakıldığını anlatmaktadır.
(Çatlamış dudağımda ne bir ses, ne bir nefes
uzaklarda bir yerlerde, türküler söyleniyor
(duyuyorum, görüyorum, biliyorum)]
“Çatlamış dudaklar”, “sessizlik” ve “nefessizlik” kelimeleriyle yıkılmış gibi görünen Türklüğün yıkılmadığını ve hiçbir zaman da yıkılmayacağını anlatmak istiyor.
ALİ YAZAR VELİ BOZAR
Ali derken "âli" olan; yüce, ulu.
“Veli bozar”… Hakk'ın velisi. Bozmak, âlim olan hakkın yazdığı som altın hükmündeki verileri, şuurların gelirlerine göre bozdurarak, anlayışlar tedavülüne sokması.
“Veli”nin işe karışması hakkın izni dahilindedir.
Kendi başına hiçbir güce sahip değildir. Belki sadece bir filtre vazifesi görmektir…
DIRAL DEDE’NİN GÜNLÜĞÜ
Paylaşmayı öğütleyen bu şarkısında Manço, “helal-haram, yetim hakkı, günah, sevap, dua” kavramlarına yer vermiştir.
Hele destur maşallah bu ne bolluk böyle,
Hele destur helalinden kazandıysan söyle,
Hele destur gözümüz yok Allah daha çok versin,
Ama paylaş gel beni dinle, paylaşırsan sevaba girersin.
KAYALARIN OĞLU 2023
1923’ün ılık bir ekim sabahında,
Kayaların toprağa dikine saplandığı yerde doğdum,
Toprak anayla kaya babanın oğluyum ben,
Toprak anam sevgi dolu, bereket dolu,
Toprak anam sessiz, ama toprak anam dopdolu…
Toprak anam toprak anam Anadolu,
Babamsa sağı solu belli olmaz,
Bir gürledi mi yer yerinden oynar,
Göğsünde çatırdamalar olurmuş,
Onun için derdi, onun için sayısız irili ufaklı,
Kaya parçaları vardır bu topraklarda,
Ve sen benim oğlum
Ve sen kayaların oğlu,
Bu taşı toprağı bir arada tutacaksın,
Kolay değil kayaların oğlu olmak,
Kuzeyden esen rüzg’ra,
Güneyden gelen kavurucu sıcağa,
Karşı koruyacaksın onları,
Kolay değil, kolay değil,
Kayaların oğlu olmak,
2023’ün ılık bir ekim sabahında,
Bacaklarımda hafif bir uyuşma ile uyandım,
Ve sanki yüz yıllık ulu bir çınar gibi,
Kök salmaya başladım o sabah,
Ve ilk kez sağımda solumda asırlardır,
Durmakta olan diğer çınarları fark ettim,
Doğudan hafif bir seher yeli yükseldi,
Ve asırlık çınarlar beni de aralarına aldılar,
Ve 2023’ün ılık bir ekim sabahında,
Yeni bir kayaların oğlunun doğuşunu,
Beraberce seyre koyulduk…
1923 denildiğinde neyin kastedildiği zaten çok açık.
“Toprak anayla kaya babanın oğluyum ben.
toprak anam sevgi dolu, bereket dolu
toprak anam sessiz ama toprak anam dopdolu
toprak anam toprak anam anadolu.”
Toprak ana ile kaya babanın oğlu… “Kayaların oğlu” sözünü incelersek “Kaya Baba”nın devlet olduğu aşikar!
Elbet “Toprak Ana” da Anadolu!
“Babamsa sağı solu belli olmaz,
bir gürlediğinde yer yerinden oynar,
göğsünde çatırdamalar olurmuş
onun için derdi, onun için sayısız irili ufaklı
kaya parçaları vardır bu topraklarda
ve sen benim oğlum
ve sen kayaların oğlu
bu taşı toprağı bir arada tutacaksın
kolay değil kayaların oğlu olmak
kuzeyden esen rüzgara
güneyden gelen kavurucu sıcağa
karşı koruyacaksın onları."
Barış Ağabey bu bölümde baba olarak nitelediği devleti anlatıyor.
“Sağı-solu belli olmayan bir baba”ya benzetiyor ve kendisine şöyle öğüt verdiğini söylüyor: "ey oğlum! (yani ey devletin oğlu) bu topraklarda sayısız kaya parçaları vardır ve senin görevin bu kaya parçalarını bir arada tutabilmek."
Barış Ağabey’in “sayısız kara parçaları”ndan kastının da Anadolu coğrafyasında yaşayan irili ufaklı milletler olduğunu düşünmek kesin.
Bu bağlamda devletin, devletin oğullarına verdiği görevi; Türkiye'yi kuzeyden esen rüzgâra, güneyden gelen kavurucu sıcağa karşı birlik ve bütünlük içerisinde tutmak olduğunu anlıyoruz.
“Güneyden gelen kavurucu sıcak” derken Güney sınırımızda yaşananları düşünebiliriz!
ABD ve Batı destekli PKK/PYD terör örgütünün devletçikleştirilmesi çabası!
Ah Barış Ağabey 50 yıl önceden bugünleri görmüş, bizleri uyarmışsın, senin 50 yıl önce gördüklerini hala göremeyenler var oysa aramızda…
“Doğu’dan gelen serinletici rüzgar”… Muhtemelen ekonomik bir gelişme veya büyük bir maden rezervi keşfi…
Türkiye’yi ve Türk milletini serinletecek çapta büyük gelişmeler, buluşlar, rezervler…
“kolay değil, kolay değil
kayaların oğlu olmak”
Bunun çok zorlu bir görev olduğunu belirtiyor.
Güncel olarak olarak yaşadığımız jeo-politik meselelere bakarsak, bunu kendimiz de idrak edebiliriz.
“2023`ün ılık bir ekim sabahında
bacaklarımda hafif bir uyuşma ile uyandım
ve sankı yüz yıllık ulu bir çınar gibi
kök salmaya başladım o sabah”
Bu bölümde 2023'e gidiyor Barış Ağabey... Ilık bir Ekim sabahına üstelik. Cumhuriyet’in yüzüncü yılına...
Ve kök salmaktan bahsediyor Barış Ağabey; acaba neyin kök salması? Karabağ mı, Suriye ve Irak’ta Mehmetçiklerimizin ele geçirdiği özgür bölgeler mi?
Ah!.. Büyük adamsın sen Barış Ağabey…
"Ve ilk kez sağımda solumda asırlardır
durmakta olan diğer çınarları farkettim.
Doğu’dan hafif bir seher yeli yükseldi
ve asırlık çınarlar beni de aralarına aldılar
ve 2023`ün ılık bir ekim sabahında
yeni bir kayaların oğlunun doğuşunu
beraberce seyre koyulduk..."
Devletin oğlu Barış Ağabey, uykudan uyandığını söylüyor. Uykudan uyanıyor ve yanındaki diğer asırlık çınarları farkediyor; hem de 2023’de!
Barış Ağabey, bizim yeni yeni hayal ettiklerimizi 50 sene önce hayal etmiş ve gerçekleştirmeye başladığımız büyük olayların gerçekleşeceğini de 50 sene önceden görmüş… Hem de ne görme!
Barış Ağabey’in şarkılarında, okumasını bilene nice sır var… Haydi diğer şarkılarındaki sırları da bulmaya!..
Seni çok özledik Barış Ağabey… Mekânın cennet olsun Kayaların oğlu…
.
Mustafa Aygül, dikGAZETE.com