İki ay önce yazmıştım;
Irak kaynıyor. Bu gidişle dikiş tutmaz. Bölünme misyonunu Kürt bölgesi bir şekilde bugüne taşıdı.
Ama etnik bölünme değil, din odaklı bölünme daha işlevsel. Bu bölünme Necef ulemasının, Kum ulemasına başkaldırısı.
Necefli Şii liderlerin geçen yıl, Suudi Arabistan ziyaretlerine bir bakın.
İsyanın da maliyeti var.
Halkın, işini-gücünü bırakarak sokakları mesken tutmasının da maliyeti var.
Necef ulemasının topladığı ‘Humus', bu isyanın finansına yeter mi sanıyorsunuz!
Irak'ta Şiiler, Şiiler’e karşı. Ortada Ezidi, Nasturi, Arap, Fars, Kürt veya Türkmen etnisitesinden kaynaklı olaylar zinciri yok.
Protestocular, baskın şekilde Şii nüfusundan. Talepler ekonomik ve siyasi.
Irak’taki siyasi istikrarsızlık, bölge ülkelerini yakından ilgilendiriyor. Çünkü Irak’taki yönetim değişikliği, İran’ın 1979 devrimi sonrasında bölgede oluşturmaya çalıştığı “Şii Kuşak” projesinin sonu demek.
Velayeti Fakih rejiminin “Şii Kuşak” projesi, sadece İran’ı değil de bu projeye destek veren Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’ı bitirdi, zor durumda bıraktı.
Irak, bir taraftan ABD emperyalizmi ile boğuşurken diğer yandan Pers yayılmacılığı ile mücadele ediyor.
Saddam Hüseyin'in kanlı şekilde bastırdığı Iraklı Şiiler’in ayaklanmasını, kaderin cilvesine bakın ki şimdi de İranlı Şiiler aynı yöntemle önlemenin peşinde.
General Kasım Süleymani, Bağdat’ta göstericilere ateş açılması emrini verdi mi?
Zulümle abad olunmayacağını en iyi İranlı muktedirlerin bilmesi gerekiyor.
Çünkü 1979 devriminde, tüm dünya Kur’an ayetlerinin makineli tüfek mermisinden daha tesirli olduğuna tanıklık etmişti.
Şimdi Irak’ta kendileri, makineli tüfek mermileriyle Kur’an ayetlerinin donattığı halkı durdurmaya çalışıyor.
Irak’ta hükümet karşıtı protestoların patlak vermesinden bir gün sonra, İran Devrim Muhafızları’na bağlı “Kudüs Gücü” komutanı Kasım Süleymani, gece geç saatlerde Bağdat'a girdi.
Sürpriz bir şekilde Başbakan yerine, bir grup üst düzey güvenlik yetkilisiyle buluştu. Onun ziyareti başkentte ve Irak’ta Şiiler’in merkezinde patlak veren, İran’ın, ülkenin işlerine müdahale etmemesi çağrılarının yapıldığı protestolarla ilgili Tahran’ın endişelerinin dışa vurumuydu.
Kasım Süleymani’nin, Bağdat ziyaretinden bir gün sonra, Irak’ta göstericilerle güvenlik güçleri arasındaki çatışmalar daha da şiddetlendi.
Kimliği belirsiz keskin nişancıların, göstericileri başından ve göğsünden vurduğu olaylarda ölenlerin sayısı 100’ü aştı. Bir haftadan daha kısa bir sürede yaklaşık 150 gösterici can verdi.
Irak’ta hükümet karşıtı gösteri düzenleyen protestocular, Şiilerin merkezi olan Necef şehrindeki ‘İmam Humeyni Caddesi’nin adını ‘Ekim Devrimi Şehitleri Caddesi’ olarak değiştirdi. İran bayrağını da yaktı.
Bu ikonik gösterge, 150 yıl önce İngilizlerin projesi olan İran “Kum” kökenli Şii din anlayışının, Irak topraklarında sonunun geldiğinin işareti.
Bağdat’ta Türk Lokantası, direnişin merkez üssü…
Irak'ın başkenti Bağdat'ta başlayan ve ülke geneline yayılan hükümet karşıtı gösterilerin ana merkezi başkentin göbeğinde ve "Türk Lokantası" adıyla bilinen terk edilmiş bir alışveriş merkezi oldu.
Göstericiler "Türk Lokantası bizim kalemiz. Protestolar başladığından beri buradayız. Burada yiyor içiyor, kısaca burada yaşıyoruz. Halkını yok eden ve yolsuzluğa saplanmış hükümetin gitmesini istiyoruz" diyor. Türk Lokantası Tahran'a verilen anlamlı bir mesaj. (*)
ABD ile Türkiye, Irak'ta İngiltere ve Çin destekli İran'a karşı birlikte hareket ediyor…
Baştan söyleyeyim bu benim kişisel görüşümdür, hiç bir kurumu bağlamaz, hele hele Ahmet Takan'ın şahsım hakkında iddia ettiği gibi 'Teşkilat' sözcüsü falan değilim.
Ama biliyorum; Türkiye’de, İran konusunda Hükümet ile Devlet ayrı tellerden çalıyor.
28 Kasım 2019’da;
"Jeopolitiğin de matematiği var. Reelpolitik okumam, önümüzde olası ABD-Çin savaşı var. Hem dünyada hem de Türkiye'de İngiliz ekolü ile Amerikan ekolü kıyasıya rekabet içinde.
ABD'nin girişimleriyle, Türkiye’nin NATO içindeki konumu, aktif ve dominant bir yapıya dönüştürülecek. Bu çerçevede Amerikalılar, Irak petrollerini ve Türkmen bölgesini altın tepside sunuyor.
İngilizler ne veriyor?
Sadece laf; ha bir de Çin'le mercimeği fırına verdikleri, "One Belt One Road -Bir Kuşak, Bir Yol-” çağdaş İpek Yolu masalı. Tıpkı “Denizci Sinbad” gibi.
Biliyorsunuz “Sinbad”, kurgusal bir denizci ve hikâye kahramanı.
Ortadoğu kökenli bu hikâyenin yanı sıra “Binbir Gece Masalları”nda da geçer. Türkiye yol ayrımında. Derin Ankara karar vermeye hazırlanıyor. Ya İngilizler’in masalları ya da Misakı Milli?" diye yazmıştım. (**)
Kasım Süleymani saldırısı karar verme sürecini sonlandırmış gibi. Bağdat'ta İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Genel Komutan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'in Pentagon’un düzenlediği suikast, “Derin Ankara”nın bu kararı verdiğini gösteriyor.
İki önceki yazımda “Irak’a NATO askeri müdahalesi olabilir mi?” sorusuna cevap aramıştım.
"ABD ve Türkiye, NATO müttefiki iki ülke. Her iki ülkenin de Irak’a müdahalesine ortam hazırlanıyor gibi. Pentagon, bu operasyonda büyük rolü üstlenmiş görünüyor.
Türkiye ve ABD’nin, her iki ülkenin Irak'a müdahalede bulunma gerekçesi farklı olabilir. Ama gerekçe farklı olsa da yöntem benzeşiyor. Benzeşen yöntem yani müdehale, müttefiklik bağlamında kotarılırsa şaşırmayın. Türkiye, IŞİD ve PKK’lı terör güçlerini yok etmek için Irak’a girebilir." (***)
Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden bir gün önce, bu satırların yazılması ve yayınlanması, öngörümün ne kadar doğru ve isabetli olduğunu göstermez mi?
Kasım Süleymani nasıl ve neyle öldürüldü?
Trump'ın ve Pentagon’un açıklaması çok net. Buna göre, suikast ABD'nin işi.
Yöntem olarak İsrail’in Lübnan ve Gazze'deki saldırılarına çok benziyor. Neredeyse bire bir kopyası.
İran Devrim Muhafızları'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Genel Komutan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis, Bağdat Uluslararası Havaalanı yolunda ABD füzeleri tarafından araçlarının hedef alınması sonucu öldürüldü.
Süleymani’nin öldüğü, parmağındaki yüzükten tespit edildi. Yani parçalanan cesedi yandı.
İran devlet televizyonu, saldırının helikopterle yapıldığını duyurdu.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ısrarla Süleymani’nin Başkan Trump’ın talimatı doğrultusunda düzenlenen hava saldırısında öldürüldüğünü söylüyor.
Kasım Süleymani, ABD insansız hava araçlarıyla MQ-9 Reaper insansız hava aracından (İHA) atılan füzelerle öldürülmüştü.
MQ-9 Reaper, General Atomics Aeronautical Systems tarafından ABD Hava Kuvvetleri için geliştirilmiş en yeni İHA’lardan birisi. İlk uçuşu 2001 yılında gerçekleştirilen bu modelin değişik ve daha gelişmişleri var.
AGM-114 Heelfire, GBU-12 Paweway 2 lazer bombaları, GBU-38 Jointdireckt Attack Munitions, Multi Spectrale Targeting System gibi füzeler MQ-9 Reaper'a eklenebiliyor.
Irak yönetimi, Bağdat Havalimanı’na 3 adet Katyuşa füzesiyle saldırı düzenlendiğini belirtmişti.
Katyuşa, Sovyet yapımı bir çoknamlulu roketatar ve İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği tarafından kullanılan bir silah.
Katyuşalar kamyonların, tankların, traktörlerin veya uçakların üzerine monte edilebiliyor.
Bağdat halkı, Kasım Süleymani’nin ölümüne sevindi…
Irak'taki milis gücü Haşdi Şabi, Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'e yönelik bilgilerin Iraklı taraflarca ABD'lilere verildiğini iddia ediyor.
Eğer doğruysa ki muhtemelen doğru, İran’ın kendisine bir an önce çeki düzen vermesi gerekir.
İranlı komutanın öldürülmesi haberinin Irak'ta duyulmasının ardından başkent Bağdat'ın Tahrir Meydanı'nda bir grup, sevinç gösterisi yaptı.
Irak bayrağı taşıyan bir grup gösterici, Süleymani'nin öldürülmesine karşı sloganlar eşliğinde sevinç gösterisi düzenledi.
Türkiye'nin Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız "Kimi gruplar sokaklarda sevinç gösterileriyle ortaya koydular" sözleriyle bu gösterileri doğruladı.
Fatih Yıldız, saldırıya ilişkin, “Bizim de takip ettiğimiz bir gelişme. Bunun teyit edilmesi epey vakit aldı. Henüz çok taze bir gelişme. Ama ilk aşamada şunu söyleyebilirim. Şehrin belli bir bölümünde aylardır devam eden gösteriler de vardı. Kimi gruplar sokaklarda sevinç gösterileriyle ortaya koydular." ifadelerini kullandı.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, ABD Başkanı Donald Trump'ın talimatıyla İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani'ye suikast düzenlenmesiyle ilgili açıklamasında; "Türkiye bölgede dış müdahalelere, suikastlere ve mezhepçi çatışmalara her zaman karşı olmuştur" ifadesi kullanıldı.
Ben bu satırarasını şöyle okuyorum, Kasım Süleymani, mezhep çatışmasını körüklüyordu. Öldürüldü, kötü de olmadı.
Bazı kesimlerin "Sünni kasabı" olarak nitelendirdiği Kasım Süleymani, Yemen'de, Afganistan’da, Irak'ta, Suriye’de hep karşımıza çıktı, Türkiye ile uğraştı. Kerbela şehitlerine ağıt yaktı, sine dövdü lakin Yezid'in askerlerinden daha fazla kan döktü.
Ben olaya, ABD-İran ilişkileri açısından bakmıyorum.
Türkiye açısından, "Suriye ve Irak Birleşik Türkmen Federe Devleti” önceliğimizde bakıyorum.
Son söz Irak'ta, Türkiye ve ABD birlikte hareket ediyor, dediğim gibi ben böyle düşünüyorum.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete
(*) İran’ı Irak’tan vurmak nasıl bir şey?
https://www.dikgazete.com/irani-iraktan-vurmak-nasil-bir-sey-makale,1860.html
(**) Babacan fiyaskosu ve ABD - İngiltere rekabetinin Türk siyasetine yansıması
(***) Libya niyet Irak kısmet!
https://www.dikgazete.com/libya-niyet-irak-kismet-makale,2021.html