Bir an önce girmeli miyiz; yoksa beklemek mi gerekir?
30 bin TIR, son teknoloji ve ağır silahların Suriye’den Irak’a uzanan sınır hattı boyunca, binlerce stratejik noktada yer altında depolandığı, eğitilen 70 bin teröristin bu depolar arası tüneller ile geçişleri sağlandığı savaş sırasında kullanılacak mühimmat sevkiyatında sıfır problem üzerine stratejiler yapıldığı, çukurlar ve hendekler kazıldığı bir cehennem…
Şu an, bizi savaşın içine çekecekleri yer!
Ve balçık gibi toprak tam bataklık.
Temel Paşa’nın şu an, askerin o bölgeye sokulmasına karşı çıktığı için kızağa çekildiği (askeri literatürde emeklilik ile eş anlamda) gerçeği önümüzde iken…
Müttefik devletler, bölgede hava sahası dahil kuş uçurtmuyor ve istenilen istihbarat tam olarak sağlanmıyorken…
Arka planda, ABD ve Rusya’nın özellikle Şam Merkezî Yönetimi’nin yoluna devam etmesi, bölgesel Kürt devleti v.b. gibi konulardaki fikirbirliği, ABD ve Rusya askerlerinin teröristlerle gözümüze soka soka attıkları devriye turları devam ederken…
“Irak’a çekildi” denilen ABD askerlerinin, beyni militarize edilmiş savaşçılar (Arabistan’da, Arap ülkeleri ve hatta Batılı ülkelerde, yönetimlere problem olabilecek, ordunun ve sivil halkın içindeki “sorunlu” kişi ve birliklerin, “Cihat” kavramıyla da iyice beslenip, öncesinde Afganistan’a da yolladıkları ve orada ölüp gideceklerini düşündükleri ama hayatta kalıp, “kahraman” gibi ülkelerine dönen, düşünme mekanizması savaş üzerine çelikleşmiş askerler) ile hız kesmeden eğitimleri devam ederken…
Bir de bizim için nefes almakla eşdeğer olan sınır hattımızın güvenliğini sağlamak; Fırat’ın Doğusu ile Müslüman Araplar ile ülkemiz arasında ümmet birliğinin, halifeliğin tesisinin ve doğrudan İslam devletlerinin tek baştan yönetilmesinin önüne geçmek için örmek istedikleri duvara engel olmak…
“Kürt devleti” altındaki itilaf devlet yapılanmasını durdurabilmek…
Akdeniz’e uzanacak koridor ile Akdeniz’deki kaynakların sömürülmesini engellemek…
Oyun kurmada başarılı olursak, Akdeniz’de söz sahibi olmak…
“Oba”dan, “Beylik”ten , “Devletleşme”ye ve İmparatorluğa uzanan Türk’ün tarihi yolculuğundaki altın kural “Devletin bekasının sürekliliğini korumak” en önemli vazife olarak karşımızda iken…
Bilmemiz gerekir ki biz sadece savaşı, Güney’de cephede değil, ekonomik olarak da vereceğiz.
Bir de içimizdeki hainler var, eyleme geçmek için emir bekleyen.
Milli duygularımız, “Girin bir an önce” dese de devlet aklı duygusal değil, çelik gibi mantıklı işlemek zorunda.
Kolay olmayacak!..
Bekleyip görelim; devlet aklı nasıl işleyecek!
Allah, Başkanımızın, Ülkemizin ve Milletimizin yardımcısı olsun.
.
Elif Rana, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @ElfRana_ , @dikgazete