Bilinçdışı, şuuraltı ve alt benlik olarak da isimlendirilen bilinçaltı, akıl ve mantığın devre dışı kaldığı, düşünmeden ve istemsizce uygulanan davranışlar biçimidir.
Yaratıcı olma, hayal kurma, hafızanın ve anıların depolanması, irade, özgüven ve duygular... Hepsi bilinçaltının yönlendirmesidir.
“Bilinçaltı” terimi, ilk kez psikanalizin kurucusu olan Sigmund Freud tarafından kullanılmıştır. Freud'a göre bilinç ve bilinçaltı, okyanustaki buz dağına benzer.
Egomuz, bilincimiz buz dağının görünen kısmı ise bilinçaltımız yani gerçek benliğimiz buz dağının görünmeyen kısmıdır.
Bilincimizin hayatımıza etkisi yüzde 5 iken bilinçaltımızın etkisi ise yüzde 95'tir.
Bilinçaltımız bilincimizden daha güçlüdür.
Bilinçaltımız, anne karnından itibaren şekillenmeye başlar.
Doğru-yanlış, iyi-kötü ayrımı yapmadan her şeyi olduğu gibi kaydeder.
Şakayı anlamaz.
Anlamsız olsa bile hep kayıt halindedir.
Zamanı geldiğinde bu kayıtlardan komutları zihne gönderir; kaydedilen her şeye deneyimler sonucu bir anlam yüklenir ve bu anlamlara göre tepkiler veririz.
Sınırı olmayan depolama alanı olan bilinçaltımız, “hard disk”e “kara kutu”ya benzetilir.
Beyin, kendini korumak için çatışmaya neden olan olayları, anıları, korkuları ve istekleri bilinçaltına gönderir.
Bilinçaltınız, sizi üzen, değersiz hissettiren, kaygı, korku, endişe gibi olumsuz durumlar varsa ve siz bununla başa çıkamıyorsanız, sizi korumak adına bu duyguları bastırır.
Bu olumsuz duygulara karşı davranış ve alışkanlıklar geliştirir.
Bağımlılıkların kökeninde bastırılmış, çözülmemiş duygular vardır.
Psikolojik sorunların büyük bir bölümü bilinçaltı tarafından oluşmaktadır.
Bilinçaltının inançları ve kabulleri vardır.
Bizler bu inanç kalıplarına göre dünyayı algılarız.
Bilinçaltı, kendi bildiğinin dışına çıkmaz ve inancına uygun şeyleri kendine çeker.
Gerçekten neye inanırsak onu yaşarız.
Mutsuz olduğumuzu düşünürsek, bilinçaltımız mutsuz olacağımız deneyimleri yaşatır bize.
Bilinçaltımız istediğimiz, hedeflediğimiz şeylere ulaşmamız için kaynaklar üretir, olaylar yaratır.
Vücut sağlığımızı dengede tutar.
Vücudun kendi kendini doğal olarak iyileştirme gücünün olması, bilinçaltının sayesindedir.
Bilinçaltı, alternatif tıbbın da temelini oluşturmaktadır.
Beyin, minimum efor sarfetmeyi sever; bilinçaltı ve bilincin uyumlu olması bu yüzden çok önemlidir.
Bilinçaltı, kendi kendine neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilemez.
Bilinci ve bilinçaltını dengede tutmak beynimizi doğru kullanmak için kendimizi çok iyi tanıyıp bilmeliyiz.
Kendimizin farkına varmalıyız; çünkü bizler dünyaya insanlığı deneyimlemeye gelmiş özel varlıklarız.
Daha 13. yüzyılda kendilik anlayışını açıklayan “Garip Yunus” iken kendini arayan ve kendini bularak Derviş Yunus olan, Yunus Emre'nin söylediği gibi; "Beni bende demen bende değilem. Bir ben vardır bende benden içerü."
Bilincaltını karanlığından sıyırıp, hakiki bilince ulaşmaya.
.
Zübeyde Kızılyer Aslan, dikGAZETE.com