Balkanlar’da Sırbistan’ın Ortodoks ve Slav toplumları üzerindeki ısrarcı aktif politik dini hamleleri ve “Open Balkan” projesi, bölgenin tansiyonunu yükseltmeye başladı.
Önce Bosnalı Sırpların ayrılık talepleri, ardından Sırbistan’ın Arnavutluk, Kuzey Makedonya ile yürütmeye çalıştığı “Open Balkan” hamlesi, Kosova, Kuzey Makedonya Arnavut toplumu, Bosna Hersek ve son olarak Karadağ ülkesinin iç siyasi dengelerini bozmaya başladı.
Açıkçası, bölge halklarında “Open Balkan” (Açık Balkan) projesinin kime ne getirecek kimden ne götürecek tartışması hala sürüyor. Balkanlarda genel kanı, Open Balkan’ın Rusya -Sırbistan’ın bölgesel gücüne güç katacağı şeklinde algılanmaktadır.
Soros’un ısrarla savunduğu fikir; Açık Balkan sürecinin bir an önce hayata geçirilmesi, 6 ülke arasında serbest ticari insani ilişkilerin gecikmesinin faturasının ağır olacağı, AB’nin hantal ve ağır yürüyen sürecinin Rusya, Çin ve Türkiye’nin eline büyük kozlar vereceği doğrultusundadır.
29 Temmuz’da Hırvat Ulusal Meclisi’nde kabul edilen ilginç sonuçlar, kamuoyuna açıklanırken Hırvatlara, Bosna-Hersek topraklarının yeniden düzenlenmesi için prosedürler başlatmaları emredildi.
Bu, Hırvat nüfusun bulunduğu yerlerde, Bosna-Hersek topraklarında, anayasaya aykırı özerk bir bölge ilan edileceği anlamına geliyor.
Boşnaklar bu konuda çok tedirgin, Bosna-Hersek Anayasası ihlal edilirse, askeri olarak karşılık vermeyi düşünen bir politik potansiyel var.
Bosna, bir ucunda Sırplar diğer ucunda Hırvatlar arasına sıkışmış durumda. Rusya ise Sırbistan’ın AB’ne girmesini Open Balkan’ı desteklerken sadece NATO üyeliği konusunda onay vermeyeceğini açıklıyor.
Kosova, genel hatları ile Open Balkan’a karşı değil, fakat Sırbistan’ın önce Kosova’yı tanıması ve halledilmesi gereken toprak, sınır problemini çözmek istiyor.
Geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği’nin korumasındaki Karadağ ülkesinin yeni ve tecrübesiz genç Başbakanı Dritan Abazoviç'in Sırp Kilisesi ile anlaşmasına karşı çıkan Cumhurbaşkanı Milo Djukanoviç, bölgedeki bazı devletlerin Açık Balkanlar'a nasıl ulaşacağına dair ürkütücü bir öngörüye sahip olduğunu açıkladı.
Karadağ’ın yeni Arnavut genç başbakanı Abazoviç, bölgede heyecana sebep olurken Open Balkan ve Sırbistan ilişkilerindeki tavrı, kısa sürede karamsarlığı beraberinde getirdi. Kurban Bayramı’nda Abazoviç ile ayaküstü buluşmamızda kısa bir sohbet imkanı buldum.
-Karadağ Başbakanı Dritan Abazoviç ile bayram sabahı ayaküstü sohbet-
Open Balkan’ın Kosova, Kuzey Makedonya, Bosna Hersek Müslüman toplumu üzerinde bir çok soru işaretleri ve tedirginlikler olduğunu sorduğumuzda, kendisi kesinlikle bu tarz düşünenler ile aynı fikirde olmadığını ve bu konuyu kimse ile tartışmayacağını ifade etmişti.
Abazoviç’in Sırbistan Belgrad’ın gölgesinde bir politik çizgide yürüdüğünü her haliyle anlamak mümkün.
Karadağ Cumhurbaşkanı Cukanoviç, "Açık Balkanlar" hayata geçerse Kosova, Karadağ, Bosna Hersek ve Kuzey Makedonya gibi ülkelerin "yok olacağı" konusunda ciddi bir uyarıda bulundu.
Cumhurbaşkanı Djukanović, Başbakan Abazoviç’in seçimlerde cezalandırılacağını, tarihin ve mahkemelerin onu vatana ihanetten yargılayacağını söylüyor.
Karadağ'ın Avrupa Birliği'nin bir sonraki ilk üyesi olması mantıklı, çünkü tüm aday ülkelerin çok ilerisinde ve Avrupa Birliği'nin iç ve dış politikalarını uyumlu hale getirdiğini vurguluyor.
Karadağ Cumhurbaşkanı, ülkenin Karadağlı Ortodoks, Müslüman Boşnak ve Arnavut toplumlarının son günlerde yaşanan Sırp Ortodoks kiliseler ile yapılan gizli anlaşma metninden doğan büyük problemi dile getirdi.
Karadağ’da yeni kurulan koalisyon hükümetinin Müslüman Arnavut başbakanı Dritan Abazoviç, kısa sürede ülke içinde tepkilerin hedefi olmaya başladı.
Abazoviç’in Open Balkan projesine bakışı ve Sırp kiliseleri ile gerçekleştirdiği gizli anlaşmalar Karadağ’da yeni bir hükümet bunalımına yol açtı.
Balkanlarda özellikle Kosova, Bosna Hersek Boşnak toplumu ve Karadağ’da Müslüman Arnavut Ortodoks Karadağ toplumu “Open Balkan” projesinin kendileri için tatmin edici olmadığını, mevcut hali ile “büyük Sırbistan” projesi tehlikesine işaret etmektedir.
Ülke parlamento üyelerinin büyük çoğunluğu, Karadağ başbakanının Belgrad’ın yeni Balkanlar projesinde bir enstrüman olarak kullanıldığına inanmaktalar.
Karadağ Cumhurbaşkanı Djukanoviç’in bu konuda açıklamaları çok dikkat çekici;
“Avrupa Birliği söz konusu olduğunda Karadağ'ın alternatifi yok, bu yüzden hükümetin Sırbistan Kilisesi ile sözleşme imzalamak gibi bazı konulara öncelik vermesine şaşırıyorum.”
“Balkanlar'da Sırp ve Rus etkisini yaymanın ana aracı olan Sırbistan Kilisesi.“
“Bu sözleşme oldukça tartışmalı ve halkın haberi olmadı, perde arkasında yapıldı, Sırbistan kilisesine fayda sağlayan birçok yanlış tarihi gerçeklerin bulunduğu ve ayrıca arazinin ve binaların büyük bir kısmının kiliseye atfedildiği bir sözleşme.”
“Doğrudan devlete zarar veren bu anlaşmaların hepsi anayasaya aykırıdır ve bu nedenle böyle bir sözleşme imzalanırsa birisinin cevap vermesi gerekir.”
“Hükümetin öncelik olarak koyduğu ikinci konu ise Açık Balkanlar meselesidir. bizim açık Balkanlara ihtiyacımız yok, bizim Balkanlar'da Avrupa Birliği üyeliğine ihtiyacımız var.”
“Açık Balkanlar; Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya, Kosova ve Karadağ'ın ortadan kalkması anlamına gelecektir. Balkanlar'ı tanıyan herkes, bunun Balkanlar'da bazı büyük devletlerin yaratılması için bir mekanizma olduğunu ve her zaman Sırbistan'dan geldiğini, bu kez açık Balkanlar bahanesiyle, yani bir Sırp dünyası yarattığını bilir.“
“Bu sefer de Balkanlar'da yeni çatışmalara yol açabilir, tabii ondan önce Sırbistan ve Sırp Kilisesi, bölgedeki Sırpların tehdit edildiği bahanesiyle son iki yüz yıldır yaptığı gibi zemini hazırlayacaktır. Karadağ'da ve bölgedeki bazı ülkelerde bile istikrarlı bir Karadağ'ın uygun bulmadıklarını ve içinde çatışmalar olmasını istediklerinin farkındayız.”
Başbakan Abazović'in Sırbistan ziyaretinin Karadağ ile Sırbistan arasındaki ilişkileri yeniden başlattığı yönündeki açıklamasını nasıl yorumladığı sorulduğunda, Djukanović, bunca yıl sonra bir ziyaretle ilişkilerin yeniden başlatıldığına dair tarihte bir örnek olmadığını söylerken, önümüzdeki günler için Karadağ’da yeni bir hükümet krizi ve değişiminin işaretini vermiş oldu.
Herkesin üzerinde uzlaştığı tek gerçek; 1995 Bosna Hersek Deyton Anlaşması barışın ilacı olamadı.
Ne Bosnalı Hırvatlar ne Sırplar ne de Boşnaklar mevcut durumdan memnun değiller. Kısa vadede taşlar yeniden yerinden oynayacaktır.
Balkanlar’ın AB sürecinde istikrar arayışı politikasının en önemli sacayağı Kosova ve Bosna Hersek’tir. Bu iki ülkenin Sırbistan ile olan sorunları çözülmeden bölgesel barış zor görülmektedir.
Geçtiğimiz hafta, Arnavutluk ve Kuzey Makedonya ile Avrupa Birliği arasındaki üyelik müzakerelerine start verilmesi, inşallah Kosova ve Bosna Hersek - Belgrad sorunlarının bir an önce çözülmesinde yeni bir kapı aralar.
Türkiye, Open Balkan sürecinde Kosova ve Boşnak toplumunun hassasiyetini iyi analiz ederek iktidar ve muhalefet kesimlerini yalnız bırakmamalıdır.
.
Osman Atalay, dikGAZETE.com