Kaos yok; Narkozdan uyanan Suriye’nin yanı başında Türkiye var!
2013’de haber ajansları, günlük hayatın olağan akışı dışında bir haber geçti.
Şam'ın Yelda beldesindeki Salihin Cami imamı Şeyh Salih el-Hatip el-Yeldani, İslam'da “haramların zaruret halinde mubah olduğunu” hatırlatmış; “İnsan hayatının devamı, haram bir şeyin yenilmesiyle mümkün olacaksa o şey yenilebilir. Şam'ın güneyinde 11 aydır kuşatma altında olan halk, artık yiyecek ağaç yapraklarını bulmakta zorlanıyor. Bundan dolayı kedi etinin yenilmesi fetvasını verdim” demişti.
Açıklamanın devamında, Yeldani; “Fetva, tüm Suriyelileri değil, sadece Şam'ın güneyinde kuşatma altında yaşayanları kapsıyor” diyerek insanlığın düştüğü çukurda debelendiğini açık etmişti.
Modern Dünya ve Birleşmiş Milletler; Katil Esed Rejimini sonlandıramamıştı.
İran’ın vekil gücü Hizbullah militanları ve Ebu Fadl Abbas Tugayı tarafından kuşatma altında tutulan Şam’ın kırsalında açlıktan ölüm vakası haberlere yansıdı.
Müslüman devletler; dün Esed’i engelleseydi bugün Gazze’deki vahşet bu boyutta olmazdı.
Azerbaycanlı gazeteci Rufiz Hafızoğlu, Halep’ten Suriyeli Muhaliflerin çekilmesi ve şehrin Esed rejimi tarafından ele geçirilmesi üzerine; “Evet beyler! Birisi Halep’i birisi de insanlığını yitirdi” demişti.
Tüm dünya; Filistin, Kıbrıs, Bosna, Kafkasya, Doğu Türkistan ve Halep’te yaşanan vahşet karşısında insanlığını yitirmişti. Tüm Dünyadan kastımız elbette Birleşmiş Milletlerin; Güvenlik Konsey üyesi beş devlet.
Katil rejimin Halep’i ele geçirmesi, içerimizde bir acı olarak kalmıştı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Suriye Lideri Ahmet Şara ile Şam’da görüşme esnasında söylediği; “Muhalif güçlerin Halep'i terk etmek zorunda kaldığı günü, bazı ülkelerin sizi yalnız bırakıp gittiği günleri unutamam. Ancak bugün, umut dolu yeni bir gündür. Yaşadıklarınız yeni Suriye'yi kurarken size güç vermelidir. Hayatını kaybeden kardeşlerimiz, gelecek kuşaklar ve barış içinde yaşayan bir Suriye için beraberce çaba göstereceğiz” dediği gibi birçok devlet, Suriye halkını zalim bir rejim ile baş başa bırakmıştı.
Rus lider Putin’e kalsaydı Esed çoktan çöpe atılacaktı.
Putin, Aralık 2017'de Suriye'deki Rus Hmeymim Hava Üssü'ne giderek Esed'le bir araya gelmişti. Putin, kürsüde konuşurken yanına gitmek isteyen Esed’i Putin’in korumaları durdurmuş, bu durum; “Putin'in Esed’i orada ziyaretçi olarak gördüğü” yorumlarına yol açmıştı.
Zannedildiğinin aksine Esed’in; en büyük destekçisi İsrail’di.
Esed rejiminin devrilmesi ve İran güçlerinin bölgeden çekilmesinin ardından, İsrail rahatlamış gibi görünse de Türkiye ve Katar tarafından desteklenen, Müslüman Kardeşlerle ilintili muhalefetin, Suriye’de yönetimi şekillendirecek olması; İsrail’i endişelendirmektedir.
İran ve İsrail gibi kemikleşmiş düşman iki devletin farklı da olsa çıkarları; Suriye’de örtüşmektedir. Her iki devlet de geniş halk kitlelerinin desteği ile Sünni kökenli bir yönetimden rahatsızlıklarını belirtmişlerdir.
İran’ın Dini/ Devrim Lideri Seyyid Ali Hamaney; Esed’in Rusya’ya kaçmasını hazzetmemiş olacak ki “Suriye’nin cesur gençleri de sizi oradan kesinlikle çıkaracaktır” demekle isyan çağrısı yapmıştır.
Amerika ve Avrupa; Suriye Halk Kurtuluş Savaşında, muhaliflere ne siyasi ne de askeri destek sağlamamıştı. ABD Başkanı Barak Obama’nın duyarsızlığı, Esed Rejimine nefes aldırmıştı.
Zaten ileriki yıllarda, Amerika; Suriye’de tabanı olmayan PKK Çatı Terör Örgütü’nün Suriye uzantısı PYD/YPG’yi destekleyerek Esed rejimini görmezden gelmişti.
Batı için Ortadoğu’da İsrail’in güvenliği öncelik meselesiydi. İsrail’e ilişmeyen Esed Rejimini kendi halinde bırakmışlardı.
ABD’nin şimdiki başkanı Joe Biden, önceki dönemde başkan yardımcısı iken Türkiye’ye gelmiş; Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmüş ve “biz Esed’in gitmesini istemiyoruz” demişti.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın da söylediği gibi Biden; İsrail’in görüşünü dile getirmişti. İsrail, İran’ın Suriye’de olmasından rahatsız olsa da Esed onlar için faydalı bir aktördü.
Batı’nın duyarsızlığı yeni değildi. Baba Hafız Esed’in emriyle 1982’de Hama’da yüz bine yakın insan katledilirken; batılı medya sanki Suriye’de barış havası varmış gibi görmezden gelmişti.
Türkiye, 1982’de Hama’ya sessiz kalsa da 2011’den itibaren Suriye muhalefetinin her daim yanında oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türk milleti devleti ile birlikte Suriye halkını yalnız bırakmadı.
Türkiye, bölgesel barışa katkı sağlayan güvenli, özgür, müreffeh bir Suriye'nin kurulmasına her türlü katkıyı sunacaktır.
Nasıl ki Türkiye ve Türkistan bir araya gelerek güç birliği oluşturduysa Türkiye ve Suriye’de Ortadoğu’da yeni bir güç dengesi oluşturuyor. Bu oluşuma; Lübnan, Mısır, Irak, Libya’da dahil olacak.
Dünyada devam eden çatışmalardan son dakika haber, analiz ve görüşleri sosyal medyada paylaşan “Clash Report” isimli hesaba göre; Türkiye, diplomatik/teknik meseleleri çözdükten sonra, yeni Suriye hükümetine destek çabaları kapsamında Halep ve Şam'daki askeri akademilerde Suriye Milli Ordusunu eğitecek, askeri danışman gönderecek.
Humus’a askeri birlik yerleştirilecek ve Hava savunma Sistemi kurulacak.
Halkın desteğine dayalı güçlü bir hükümet; Suriye’yi kaostan çıkartabilir. Ulusal uzlaşma Suriye’yi toparlar.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sözleriyle sonlandıralım; “Şam’a gözünü dikenin Tel Aviv’de, Kudüs’te Osmanlı şamarını yiyeceğini hiç kimse de unutmamalıdır.”
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com
https://www.aa.com.tr/tr/dunya/fetva-kusatma-altinda-yasayanlari-kapsiyor/207861
https://www.disisleri.gov.tr/disisleri-bakani-sayin-hakan-fidan-in-al-hades-tv-ye-verdigi-mulakat--15122024.tr.mfa
https://www.indyturk.com/node/750776/d%C3%BCnyadan-sesler/bat%C4%B1-suriyede-ikinci-kez-hata-yap%C4%B1yor
https://nationalinterest.org/feature/road-out-chaos-syria-214138
https://www.jpost.com/israel-news/article-834407?s=09
https://tr.irna.ir/news/85697156/Devrim-Lideri-Suriye-de-de-onurlu-ve-g%C3%BC%C3%A7l%C3%BC-bir-Suriyeli-direni%C5%9F
https://x.com/clashreport/status/1870861863963259186