?>

Kadınların soyadı meselesi

Sevim Korkmaz

2 yıl önce

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Medeni Kanunu’nda yer alan ve kadının soyadı olarak yalnızca evlenmeden önceki soyadını kullanmasını engelleyen hükmü eşitliğe aykırı bularak iptal etti.

Böylelikle kadınlar, evlenmeden önceki soyadını, “tek soyad” olarak evlendikten sonra da kullanabilecek.

28.04.2023 tarihinde Resmî Gazete’de de yayımlanan karar, dokuz ay sonra yürürlüğe girecek.

Kararla birlikte, kadınların evlendikten sonra yalnızca bekarlık soyadlarını kullanabilmeleri için dava açmalarına gerek kalmayacak.

Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinde, “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir” hükmü yer alıyordu.

Bu kararı dini, kültürel ve geleneksel aile yapımıza aykırı olarak gören, “feminist düşüncenin bir çabası” olarak değerlendirenler var.

Esasında kadınların evlenince kocasının soyadını alması, Müslüman kültürüne aykırıdır.

Aişe binti Ebubekir” denir sünnette de; “Aişe zevc Muhammed” denmez mesela.

Çocuklar kimin döşeğinde doğduysa ölene kadar onun yani babasının soyuyla anılmalıdır ayet gereği.

Arap, İran ve Türk kültüründe yani İslam medeniyetinde, kadın evlenince kocasının soyadını almıyordu, babasının soyadını kullanmaya devam ediyordu yani soyadı hiç değişmiyordu. Araplarda ve İran’da hâlâ bu uygulama devam ediyor. Biz, batıdan aldığımız kanun gereği 1934’deevlilikte kadın kocasının soyadını almalıdır” hükmünü uygulamaya başlamışız.

Yani mevcut uygulama batı kökenli.

Esasında kadınların fıtratına, kişiliğine ve özlük haklarına uygun olan soyadının değişmemesi uygulaması bizim kadim medeniyetimizde var olan uygulamadır.

Kadınlar soyadının değişmesi ya da iki soyad kullanırken bunun ‘bir’e düşmesi ile medeni durumu hakkında bilgi sahibi olunulmasını pek olumlu karşılamıyor.

Medeni hali, kişinin özelidir ve bunun kendi istemediği sürece bilinmesini isteyip istememe özgürlüğü vardır; mevcut uygulama, bu özgürlüğe mani.

Benim Kur’an’dan anladığım; Allah, bir insanı hangi soy bağıyla yarattı ise insanlar bunu değiştirmemeli.

Çocuklar kimin döşeğinde doğduysa, nesebi ona aittir ve bu beşikten mezara değişmemelidir.

Mevcut uygulama hem kadınları hem de çocukları toplum içinde açıklama yapma gereği duymalarına yol açan özel hayatın gizliliği ve mahremiyet ilkesini ihlal eden bir uygulama idi.

Neyi muhafaza ettiğinin bilincinde olmayan muhafazakâr kesim, bu kararı yine “feminist söylemin aile düşmanlığı” olarak ilan ediyor.

KADEM” başta olmak üzere kadınları savunan her oluşumu her söylemi “batılı, modernist, feminist” ilan etmeyi kendine vazife edinmiş bu kesim, soyadı ile ilgili yeni düzenlemenin aslında bizim dinimize ve geleneğimize uygun olduğu gerçeğini göz ardı edip, soyadı ile ilgili yeni kararı,nesebi bozan, aileyi yıkan bir karar” olarak göstererek önyargılarını ve cehaletlerini bir kere daha ispat etmiş oldular.

Öte yandan, İslam’ın kadına verdiği değeri, kadınlar için  devrim niteliğindeki uygulamalarını görmek istemeyenler de aslında yeni kararın, İslam’ın ve Müslüman kültürün öngördüğü ve uyguladığı kadim geleneği olduğunu bilmediklerini göstermiş oldular.

Yeni düzenleme, yani aslında aslımıza rücu ettiğimiz bu karar, hayırlı olsun...

.

Sevim Korkmaz, dikGAZETE.com

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI