?>

İstihbaratçı ve seks işçileri arasındaki bağlantı (R)

Serkan Yıldız

1 yıl önce

İstihbaratçı ve Seks İşçileri Arasındaki Bağlantı (R) 

Dünyanın en eski mesleğinin “karşıdaki müşterek kişiden para ya da bir çıkar karşılığında ona verebileceği ve asla kişinin kendi başına sahip olamayacağı haz/eğlence/mutluluk” duygusunu meslek haline getirmiş gruba mensup olan “Fahişeler” olduğu bilinir. Ancak onlar kadar eski, neredeyse insanlıkla yaşıt bir meslek daha vardır; “İstihbaratçılar

İnsanoğlu, birey olarak mağaradan çıkıp, ilk çağlarda bir grup halinde, sosyal olarak yaşamaya başladıkları anda çok basit ve net bazı parametrelere ihtiyaç duydu.

Grubun sağlıklı ve yeterli beslenmesi, temiz su kaynaklarına ulaşması, soğuktan ve yırtıcılardan korunması için daha konforlu barınaklara sahip olması ve hatta dişileriyle yavrularını diğer türlerin tehlikelerden koruması / koruyabilmesi için ihtiyacı olan şey; “Bilgi”ydi.

Bu kadardı aslında.

Peki; bu hayat kurtaran bilgiye nasıl sahip olacaktı?

Kendi grupları içinde zor koşullarda yaşayabilen / hayatta kalabilen, yırtıcılara karşı güçlü, kriz anlarında yaratıcı, tehlikeleri bertaraf edebilecek yeteneklere sahip üyelerini bu kritik infolara ulaşması için kabile dışına “keşif” görevine göndererek…

Gidip, ölmeden geri geldiklerinde, kabileye; kaliteli yaşam koşulları olan “beslenmetemiz sugüvenli barınakçevre koşullarıdiğer insan yerleşkeleri ve o insanların ne tür tehlikeli envantere sahip olduğuo insanların ne kadar barışçıl yaşadıkları ve paylaşımcı yanları gibi” özelliklere sahip lokasyonlar hakkında öğrendiklerini paylaşacak ve eğer karar verilirse de göçmelerini sağlayacaktı.

Bilgi net ve kesinlikle doğru olmalıydı.

Ve tarihin ilk “istihbaratçıları” işte böylelikle ortaya çıkmış oldu.

Aynı kabilede bir de çocuklarının karınlarını doyurmak ve onlara bakmakla mükellef olan erkeğin bir av sırasında veyahut başka sebeplerle ölmesi ile diğer avcı erkeklerden besin karşılığında, onların gönüllerini hoş tutan bir meslek grubu daha oluştu; “Fahişeler.”

Ortada doktor yoktu, avukat yoktu, vali, yazar, manav, terzi hatta tüccar yoktu, din adamı bile belli belirsiz görünüyordu.

(Kabilede avlama, toplama ve genel olarak yeteneksizlik konusunda en önde olanı “din adamı” olarak seçilmiş ya da kendi iddiaları ile kendini seçtirmiş ve ava giden gruba Tanrıların yardımcı olması için ateş başında dans etmekle görevlendirilmişti. Ondan fazla bir şey beklenmezdi. O dans eder, hoplar – zıplar ve bunun karşılığında bedava et kazanırdı. Haksız da değildi. Kimse onun yaptığını yapamazdı. Hayatta kalmak için farklı bir yöntem olsa o da bir yetenek türüydü. Ve herkes insanları “Tanrılarla bağlantıya geçtim” diye kandıramazdı.)

Genel olarak “İstihbaratçılık” ve “Fahişelik” meslek gruplarını insanlığın ilk gününden bu yana ele alırsak, gelişme ile paralel olarak hedef / kazanç ve çıkarları da değişkenlik göstermiş, çeşitleri artmış, var olma durumları bazı dış nüanslara göre farklılaşmıştır. Ancak iki meslek grubunun da asla içlerinden atamayacakları özellikler hala bugün bile öylece durmaktadır.

Ve sanırım milyonlarca yıl boyunca da çıkmayacaktır. 

İki meslek grubu, akademik değil de primitif olarak incelendiğinde birçok ortak noktası olduğu görülür.

İnsanlık tarihinin en eski mesleği olmalarının dışında en belirgin özellikleri, kesinlikle işleri sırasında son derece “profesyonel” davranmalarıdır.

Her iki gruptakilerin de işlerini icra ederlerken, duygusallığa - romantik travmalara hatta en temelde yatan ilkel insani duygulara yenik düşmemeleri gerekir. Çünkü bu amatörlükler başlarını ciddi derde sokabilir.

Bu duygusal durumun “bağlılık - metanet hatta verilen ödün” kısmına bakıldığında iki meslek grubu birbiriyle son derece paralel ilerler.

Eşit derecelerde ödün verirler.

Verdikleri ödün sadece ruhsal dünyalarında değil; sosyal ve beşeri ilişkilerinde, aile hayatlarında, komşulukta hatta “Aşk” ilişkilerinde bile benzerlik gösterir.

Kariyerleri dışında ilerleyen sosyal ve beşeri hayat ve o hayatın sunduklarına karşı özellikle. 

Çok spesifik durumlar dışında her iki meslek grubu da işini, unvanını hatta işinin temel özelliklerini çevresinden gizlemek durumundadır.

Aslında buna mecburdur.

Ve bundan pek de memnun değillerdir. Yani bir ‘pub’da yeni tanıştığınız insanlara işinizi söylerken her iki meslek çalışanları sizin kadar rahat olamaz.

Bir kartvizitleri yoktur çıkarıp masaya koyabilecek.

Başka bir benzer yanları; gizlilik ve gönüllülük esasına göre çalışmalarıdır.

Bir insanın bu iki işten biri için gönüllü olması bir çılgınlık olabilir ama hangimizin “çılgınlıkları” yoktur ki?

Koca bir ilkokul sınıfında hiçbir çocuk, büyüyünce mesleğinin ne olacağı sorulduğunda; “Fahişe” ya da “istihbaratçı” demez. Ama bazılarımız, bazı muhtelif ve zorlanan / tesadüfi tercihler sonucunda ne yazık ki bu iki meslek için “gönüllü” olup, parmak kaldırırlar.

Her iki meslek grubu da “müşteri ilişkileri yönetimi”nde çok hassas ve tam bir sır küpü gibi davranmak zorundadırlar.

Küçücük bir çatlama sizi işinizden, kazançlarınızdan hatta hayatınızdan bile alıkoyabilir. Bu konuda çok çok dikkatli hareket etmek, bu mesleklerde olmazsa olmazdır.

Her iki meslek grubunda da temel; “müşteri memnuniyeti”dir; müşterinin sizden ne istediğini muhakkak bilmeli ve ona göre davranmalısınız.

Zordur ve bu iki mesleğin en zor yanı budur; “Müşterinin devamlı sizden memnun kalması”.

Sizden, çığlıklar atmanızı isteyen bir müşteri ile çığlıklar attırmanızı isteyen müşteri arasında inanın bana hiçbir fark yoktur.

Biri bir müşteridir, parayı ödeyen insandır, bireydir diğeri ise tüzel bir kişi, bir grup, bir bakanlık hatta bazen koca bir devlettir. Ama “müşteri her zaman haklıdır”; her iki mesleğinde en temel düsturu budur. 

Her iki meslek grubunun da operasyonel kısımda çok ciddi riskler vardır.

Bu noktaya geldiğinizde atacağınız emniyetsiz bir adım size çok pahalıya mal olabilir.

Müşterinin beklentisi bu noktada tabii ki önemlidir ama operasyon ne kadar zorlaşırsa, kazanç ve kâr da o kadar yükselir.

Ve bu, her iki meslek grubunun en belirgin ortak özelliklerinden biridir.

Ne kadar risk o kadar kâr

Kalabalık bir partide “strip dans” yapmakla, düşman unsurlarının fazlaca olduğu bir mağaraya girmek arasında bir fark yoktur.

Operasyon ve harekât olarak karşılaşılan riskler, hemen hemen eşittir.

Bir diğer en belirgin özellik; her iki meslek çalışanlarının da son derece yüksek teatral yeteneklerinin olması gerekliliğidir. “Eli kırbaçlı dominant bir sahibe”yi oynamakla “Palermo’da Hırvat bir olta balıkçısı”nı oynamak arasında bir fark yoktur. Eğer ki oynayamıyorsanız bu işler pek size uygun değildir. “Aaa ben utanırım” ya da “Hım. Olur, deneriz…” demek sizde çok ciddi kayıplara neden olabilir. 

Yalan, her iki meslek grubu için bir ayıp-yasak-günah değil tam aksine olmazsa olmazdır.

Ve bu konuda çok çok iyi olmanız şarttır.

Dürüst olmanız gereken yer, kesinlikle saatleriniz değildir. Eğer dürüstlüğünüzle övünüyorsanız gidin “Rahip - Haham ya da İmam” olun. Onların da nerede ne kadar dürüst olduklarını size bırakıyorum.

Her iki meslek grubu çalışanları da kendi sağlıklarına - fiziksel görünüş ve özelliklerine kesinlikle çok dikkat etmelilerdir.

Bedenleri onların sermayeleridir.

Ve bir gün bu tükendiğinde, yükünüzü sağlam tutmuş olmayı dilersiniz.

Bu yük; bazen tecrübedir, bazen bilgi, bazen zekâ, bazense vadesiz mevduat hesabınızdaki rakamlardır. Hepsi de sizin için artık değerdir. Burada Karl Marx’ın “artık değer”inden bahsetmiyorum.

Bu meslekler, sonsuza kadar yapabileceğiniz işler değildir.

Bir gün yorulursunuz ve “Artık yeter!” dediğiniz süre, ikisinde de hemen hemen aynı yaşlara denk gelir.

Hizmet süresi, ortalama olarak benzerlik gösterir yani.

20’li yaşlarda başlar 40’lı yaşların ortasında 50’li yaşların başında “Artık yeter!” dersiniz.

Ya bir masa başına geçersiniz ya da sizi hiç tanımayacakları bir sahil kasabasındaki villanızın bahçesinde tavuk beslemeye, domates yetiştirmeye başlarsınız.

Başka bir ortak nokta da; her iki mesleğin emeklilik planlarının da çok benzerlik göstermesidir.

Nedense; her iki meslek grubunun emeklilik planını sorun; hemen hemen benzer cevapları alırsınız.

Sebep basittir; toprak ve çamur, ele bulaşmış kandan daha kolay temizlenir…

Her iki mesleğin en temelde ortak özelliği; “Önce emniyet”tir.

Sağlığınızın emniyeti, bedeninizin emniyeti, bilginin emniyeti ve daha çok sahip olduklarınızın emniyeti. Bunlardan biri zarar görürse gerisi çorap söküğü gibi gelecektir çünkü.

Disiplin” her iki mesleğin de sac ayaklarından biridir.

Uymanız gereken bir kurallar dizisi vardır ve bu kurallar, kesinlikle sizin için koyulmuştur. Uymamakta elbette ki serbestsiniz; tabii sonuçlarına katlanabilecekseniz. 

Diğer önemli sac ayağı ise “günün ihtiyaçlarına ve gelişen çağa” ayak uydurabilmenizdir. Eğer bunda zafiyet yaşarsanız her iki meslekte de “istenmeyen çalışan”a dönüşürsünüz. Yani kendinizi devamlı geliştirmek zorundasınızdır. Eğer hala şehirlerarası yol kenarında nasibinize düşenle çalışıyorsanız ya da gelişen teknolojiyi yakalayamayıp, yanınızdakinden ‘GPS’ cihazının kullanımı için yardım istiyorsanız çanlar sizin için çalmaya başlamıştır. 

Ve elbette ki işiniz sırasında; basit temel eğitimin bir tık üstüne çıkmanız gerekir her iki meslek grubunda da.

Alacağınız meslek içi eğitimlerle bunu sağlayabilirsiniz.

Ciddi bir kokteylde ciddi bir aktöre ****luk hizmeti vermekle o aktörün menajeri rolünü oynamak için kesinlikle montanlı bir çalışma ve eğitim gerekir. Ve her ikisinde de harcanan emek aynıdır.

Gelgelim “kutsal” ve “insanlığın en çok ihtiyaç duyduğu” ama “kimsenin yapmak istemeyeceği” bu iki kariyerin en belirgin ortak özelliğine; “Önce acı, bolca acı, ardından yine bolca fedakârlık, sonrası uzayan bir lanet listesi”.

Neler vardır peki bu “lanet listesi”nde?

Sahip olduklarınızın laneti…

Bildiklerinizin laneti…

Ve onları kimseyle paylaşamayacak olmanın verdiği lanet.

Tüm dünya, gözünüzün önünde alkışlar eşliğinde sahnelenirken aslında; sizin, kimin – nasıl ve neden rol yaptığını bilme laneti.

Kazandıklarınızın, kazanırken sizden alıp götürdüklerini, geriye dönüp baktığınızda kendinize neden bunu yaptığınızı anlamama laneti.

Bu liste, uzar gider.

Ve bir diğer ortak – belirgin nokta ise; her iki meslek için de tüm bunları öğrenebileceğiniz bir akademik yayın ya da okul yoktur.

Okuyabileceğiniz bir kitapkaynak yoktur.

Sadece bu meslekleri yapmış birini bulup, yakalamanız gerekir.

İşin ilginç yani her iki meslek grubu da her an her yerdedir ve siz onların kimler olduğunu asla bilemezsiniz. Ama eğer onlar isterse sizi bulurlar…

.

Serkan Yıldız, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI