Yabancı Servisler (İstihbarat Kurumları / Kuruluşları ve Teşkilatları) bilinenin aksine her zaman düşman unsur ya da düşman ülkelere karşı “Hollywood” tarzı gösterişli ve abartılı ajan/eğitilmiş personel temelli harekâtları ile operasyon düzenlemezler. Birçok farklı çeşidi ve türevi vardır, düşman unsurlara karşı operasyon gerçekleştirebilmeleri için.
Bunu bir liste yapmak tabii ki çok zordur. Ancak ülkemizin içinde bulunduğu şu günlerde yaşanan bazı “patolojik” olaylara baktığımızda yabancı servislerin belli başlı “klasik” operasyonlarından en belirgini; Kullanışlı ve etkin lider hedefleme operasyonlarıdır.
Hedef ülkede, önde giden siyasi - bürokratik - medyatik ve yönetici vasfındaki kişilerin ajanlaştırılması - beklenti ve isteklere göre algı oluşturmasını talep ederek, operasyon ya da operasyonlar için alt zemin hazırlığıdır. Teorik olarak bu şekilde açıklanabilir.
Yabancı Servisler için en lezzetli, en keyifli ve diğerlerine göre en ucuz “düşman unsur yıpratma” operasyonu hiç şüphe yok ki; Kullanışlı ve Etkin Lider Hedefleme operasyonlarıdır.
Yöntem basittir; Düşman / Hedef ülke içindeki kendi çıkarlarınıza göre ters hareket eden bir yapıya karşı planlar yapmaya başladığınızda basit bir liste oluşturursunuz. “Bu yapıya karşı kimlerle mücadele edebilirim?” listesidir bunun adı.
Elbette ki siz anakaranızdan birini o ülkeye gönderip orada “halkı kışkırtmak – ayaklandırmak ve mevcut idareye hasar vermek” için bir personelinizi gönderemezsiniz.
Akla da eşyanın tabiatına da aykırıdır bu tip bir adım.
Hedef ülkedeki, geçerli olan yapıya zarar vermesi veya zarar verebileceğini düşündüğünüz muhtemel hedefleri belirlersiniz.
Kullanacağınız bu hedeflerin ilk özelliği; kesinlikle kullanışlı olmasıdır.
İkinci en önemli özellik; O ülkeye ait olmalıdır. O ülkede yetişmiş, büyümüş, o ülkenin kültürüne – değerlerine – hassasiyetlerine ve yazılı olmayan kurallarına hâkim bir hedef olmalıdır.
Ve tabii ki bu hedefin bir kitleye ve / veya birçok farklı etnik – siyasi oluşuma hitap yeteneği, ikna yeteneği ve hatta takipçilerinin de olması şarttır.
Yoksa mahalledeki Emlakçı Rıfat amcayı kandırmak sadece o mahalleyi kazandırır ama ulusal bazda yayın yapan bir hedef seçersiniz ki ulusal tabanda bir hareketlilik sağlasın.
Hedefinizde ilk baktığınız özellikler bunlardır.
Ardından belirlenmiş hedefler içinde bir eliminasyona gidersiniz.
Hepsi kullanışlı, hepsinin ciddi bir takipçi kitlesi olan ve hepsi ulusal anlamda medyatik.
Sonra?
Sonra başka bir cetvel alırsınız elinize.
Listenin en üstünden başlarsınız; muhtemel ajan adaylarınızın “Hangisi kolay kandırılabilir?”
Bu ilk sorunuz olacaktır kendi ekibinizle cevaplamanız gereken.
İlgili hedef eğer “IQ” ve “EQ” olarak iddialı bir seviyedeyse onu eler bir sonrakine geçersiniz.
“Hangisinin duygusal olarak travmaları mevcut ve ne seviyede?” Yine ekibinizle çalışmaya başlarsınız.
Her soru, bir önceki soruya göre daha da kolaylaşır aslında.
Bu duygusal travma kısmı önemlidir.
Hedefin bir şekilde kendi öz değerlerine kızmış, öfkelenmiş olması size büyük yarar sağlayacaktır.
O yarayı kurcalayarak hep taze, kanlı ve acılı tutarsınız.
Ki belirlediğiniz ajan, her geçen gün ilgili hedef yapıya karşı öfke ve nefret dolu kalsın.
Listeden birkaç ismin daha üzeri çizilir.
Geriye kalanların hepsi, sizin için kullanışlı ve uygun ajanlardır ama yeterli değildir.
Bu operasyonunuzun yüzde 100 başarısı için daha fazla çalışmalı daha fazla sorular sormalısınız.
“Hangisinin kullanılabilir / işlevsel, değiştirilebilir fikir ve görüşleri mevcuttur?” Yine listenize bakarsınız.
Bu parametrede, ajanın ideolojik – siyasi ve hayat görüşleri çok çok önemlidir.
Tamamen bağlı, kemikleşmiş ve eğilmez görüşleri olan hedefleri anında elersiniz.
Esnek, esneyebilecek hatta değiştirilip, üzerinde oynama yapabilecek fikirleri olanları öne çıkartırsınız.
Burada ideolojinin çeşidi, türü, hedefin o düşünce yapısı hakkındaki entelektüel bilgisi ve temeli de muhakkak ki çok önemlidir.
Ütopik fikirlere sahip olan insanların, bu tip operasyonlarda kullanışlı olması her zaman daha doğrudur.
Gerçekçi, realist ve rasyonel ideolojilere sahip insanlar, kolay kolay kandırılmazlar.
Listeniz daha küçülmüştür.
Elinizde kalanlara sormanız gereken sorular da azalmıştır.
Kişisel sorulara geçersiniz; “Hangisinin narsiszim, megaloman yapı hatta ego sorunları vardır?” Bu kullanmak istediğiniz ajanda olmazsa olmaz bir konudur.
Narsis eğilimi olan insanlar birazcık destekle çok işlevsel hale dönebilirler.
Keza megaloman bir yapı mevcutsa ona göstereceğiniz suni teatral şovlarla kendinize daha da bağlayabilirsiniz ve tüm bunları yaparken size koşulsuz şartsız itaat etmesi için egosunu daha da şişirirsiniz. Şişmesini sağlarsınız. Onun vazgeçilmez derecede önemli bir insan olduğuna inandırırsınız.
Ve en son sorunuz daha da basittir; “Hangisinin asla ret edemeyeceği zafiyetleri vardır?” Bunu sakın insanları hor görme olarak değerlendirmeyin.
Her insanın bir zafiyeti vardır; önemli olan bunu ne kadar kontrol edebildiğiniz ve çevrenize nasıl servis ettiğinizdir.
Kapsamlı bir çalışma ile ajan adayınızın zaaflarını rahatlıkla öğrenebilirsiniz.
Her şey olabilir bu; para, karşı cins, unvan, medyatiklik, gizli bilgilere sahip olma (bilmesi gerekeni kadarı), uyuşturucu maddeler, lüks, spor araba(lar), alışveriş, pahalı bir teknoloji marketinde limitsiz bir çek, bir tatil hatta sulu, az pişmiş bir bonfile…
Yani herkesin bir fiyatı vardır ve herkes satın alınabilir.
İlgili ajanın belirlenmiş zaaflarına karşı çalışmaya başlarsınız. Ona istediği tüm imkânsız talepleri verir, karşılarsınız.
Kendini bulutlarda hissetmeye başlar.
Arada bir bunları çekersiniz ya da çekmekle tehdit edersiniz ve o an o panik ile size daha da bağlanır. Artık sahip olduklarını kaybetme kaygısı başlamıştır ve onu sadece sizin verebileceğinize inanmıştır.
Ardından, pırıl pırıl, işlevsel, son derece kullanışlı ve her teklifinize açık, hedef ülkede istediğiniz gibi koşturup, değerlendirebileceğiniz “milli” ve “yerli” bir ajanınız oluşmuştur. Artık gerisi sizin hayal gücünüze kalmıştır.
Standart bilgi, teknoloji ve menkul değerlerle destekleyeceğiniz ajanınızın ister sırtına binersiniz, ister tarlanızı sürdürtür, isterseniz şarkı söyleyip, dans etmesini bile isteyebilirsiniz. Asla ret etmeyecektir.
Minimum emek, minimum masraf ve maksimum kazanç.
.
Serkan Yıldız, dikGAZETE.com