?>

‘İstemezük’çüler, her daim vazife başında!

Osman Ovacıklı

4 yıl önce

Ülkemiz Türkiye'de, uzun seneler bir takım imkânsızlıklar ya da başka sebeplerle yatırımlar, icra safhasına bir türlü  geçirilemedi ve ekonomimizde iyileşmeler yaşanamadı.

Bu yüzden de insanlar mağdur oldular... 

Bununla ilgili pek çok örnekler mevcut...

Say say bitmez!..

Ülkemizde, bizlerin faydasına olacak o kadar güzel icraatlar yapılıyor ki; maalesef bazı “istemezük” taifesi tarafından buütün bu yapılanlar ehemmiyetsizleştirilerek nazarlarda küçük gösterilmeye çalışılıyor!..

“İşin çok önemli olmadığı” yönünde o kadar olumsuz ifadeler kullanıyor ki, zannedersiniz ortaya çıkarılan eser, kıyametin kopmasına sebep oldu. 

Halbuki, yapılan işle; insanların hayatında bazı kolaylıklar olacak, pek çok vatandaşa istihdam oluşturacak; kısaca insanlığa büyük  faydası olacak, hem de uzun vadede bütün gelecek nesiller, istifade edecek...

Bu çerçeveden bakılmadan sadece, “günü kurtarma şeklinde yapıldı” diye değerlendirilerek; ortaya konulan eserler veya yatırımlar, o “istemezük”çülerin dillerine “sakız” oluyor (!)... 

Yahu, tam donanımlı bütün hastaların sıkıntılarını giderecek standartlarda şehir hastaneleri yapılıyor ve hizmete giriyor, hemen o güruh tarafından çatlak sesler yükselmeye başlıyor; “aman ne gerek var, mevcut hastaneler neye yetmiyor”, yol yaparsın “buralardan kim geçecek”, havaalanları yaparsın “hangi uçaklar inecek”, boğazlara köprüler yapılır, karşıdan karşıya  geçerken trafikte sıkışıklık yaşanmasın diye, ona da itirazlar yükselir “hangi parayla yaptırıldı” diye, denizin altından geçen yollar (Marmaray) yapılır ve milyonlarca insanın kolayca, kısa süre içerisinde geçişleri sağlanır, yağmur demeden, rüzgâr demeden, kış-soğuk demeden rahatça kullanımları sağlanır, “aman buna ne lüzum var, zaten vapurlar çalışıyor” derler, bunlara benzer onlarca eserler ve yatırımların hepsine de bu “istemezük”çülerin bakış açısı aynı, hiç değişmiyor...

Hiç etraflarına geniş açıyla bakmıyorlar, takmışlar gözlerine at gözlülüğü, kafalarını çevirmeye bile üşeniyorlar(!)... 

Eğer kafalarını birazcık çevirip de bakıverseler; o zaman yapılan güzelliklerin, insanlığa büyük hizmetlere vesile olacağını görebilecekler; ama nafile, ne yaparsanız yapın bu güruhun bakış açısını değiştiremezsiniz....  

Hani derler ya “ağzınızla kuş tutsanız, bunları memnun edemezsiniz!..” diye, işte onlar bu taifeden... 

Müslümanlar, bütün İslâm âlemi, 86 yıldır Ayasofya Camii'nde namaz kılmaya, ibadet yapmaya hasret bırakıldı... 

Aradan geçen bu uzun vakitte, “acaba yeniden ne zaman cami  olarak hizmet verecek, minarelerinden ezan sedaları semalara yükselecek” diye beklerken; 24 Temmuz 2020 bir Cuma günü, bu hasret sona erdirildi. 

Müslümanların bu mutluluğuna da "gölge" düşürmek için bu “istemezük”çüler korosu, harekete geçti, insanların sevincini  doya doya yaşamalarına mani olacak “şarkı”lar söylemeye başladı(!)… “Etrafta bir sürü cami var, ona lüzum yok!.. Karşıda Sultan Ahmed Camii duruyor, açarsanız- açın, müze olarak gelir getiriyor, yoksa o gelirden mahrum kalınacak, ekonomiye destek oluyor!..” gibi sözlerle bu güzel teşebbüsün üzerine perde çekmeye çalıştılar...  

Yahu arkadaş; bu olay, Müslümanlar için çok önemli, Ayasofya Camii sadece “bir cami” değil, onun manevî değeri ve temsiliyeti çok büyük, uzun zaman da hasretlik var, biraz da böyle görülmeli... 

Ama ne gezerrrr!... 

DOĞALGAZ SEVİNCİ, BAZILARINDA "GAZ" YAPTI (!)...

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, “21 Ağustos 2020 Cuma günü müjde” vereceğini söyledi Çarşamba günü... 

Hemen yine devreye girdi bu “istemezük”çüler korosu; “Vay efendim niye Cuma günü oluyor, neden perşembe değil!..” gibi terennümler başladı. 

Yahu, sana mı sorulacak ne zaman haber verileceği... Senden icazet mi alınacaktı!?.

Muharrem İnce, CHP içerisinde hareket başlatacağını duyurdu ve bununla ilgili açıklamalarının olacağını belirtti, o da hemen ertesi gün olmadı. “Önümüzdeki Perşembe günü” açıklama yapacağını söyledi. 

İnce'nin açıkladığı “Perşembe” gününü herkes “kuzu” gibi bekledi... Kimse de “ya niye hemen açıklamıyor!..” demedi... 

Zaten “müjde” ifadesi var, kim vaat ettiyse, onun belirlediği şekilde olur tamam mı sayın "istemezük"çü korosu(!)... 

Efendim, Cumhurbaşkanımız  Recep Tayyip Erdoğan, 21 Ağustos 2020 Cuma günü saat 15.00'de Karadeniz'de tamamen kendi imkânlarımızla ve sondaj gemimiz Fatih'le “Tuna-1 Kuyusu”ndan kaliteli 320 milyar metreküp doğalgaz bulunduğu müjdesini verdi. “İstemezük”çüler korosu durur mu? 

Hemen sazı ellerine aldılar (!), “Hayır efendim bu miktar ekonomiyi kurtarmaz, millete faydası olmaz, gaz kaliteli mi, miktarı tam belli değil” gibi ipe-sapa gelmeyen  ifadelerle bu sevince de “gölge” düşürme seferberliğine(!) girdiler... 

El insaf be kardeşim; dur biraz, frene bas bi!.. 

Senin kulakların mı duymuyor, gözlerin mi görmüyor?... 

Cumhurbaşkanı ve ilgili bakanlar, çok açık bir şekilde hem de dilimiz Türkçe’yi kullanarak izah etti. “Tamamen yerli kaynaklarımızla, kendi imkânlarımızla, kendi denizimizde, 2023'de de kullanıma hazır hale getirileceğini ve de arkasının geleceğini, çalışmaların devam edeceğini…” ifade ettiler, sen daha neyin peşindesin?...  

Ülke ekonomisine ve milletin cebine de büyük katkısı olacak.  Ya arkadaş, önce bir dur yaaaa!...

Ülkemizde enerji sıkıntısı yaşanıyor ve ithal ediyoruz ve artık biz de enerji üretir konuma geldik... Bunun neyini küçümsüyorsun? Niye hazmedemiyorsun?... Ele, yabancıya avuç açmayacağız artık...

Neredeyse her ülkeden enerji ithal ediyoruz ve milyonlarca dolar ödüyoruz... 

Ülke ekonomisi üzerinde büyük yük. Bu yük hafifleyecek, üretime, sanayiciye büyük destek olacak...

Kimse  darlandığında, “gazımızı” kesme tehdidinde bulunmayacak... 

Önce bunları iyice bir sindirelim, sonra muhalefeti ve bazı kendini aydın zanneden zevatı, “gaz” sancısı sarıyor(!)...

Hâlâ aynı nakaratlarla “istemezük”çüler korosu terennümlerine devam ediyorlar(!)...  

Bütün cihan ülkemizi ve yöneticilerimizi tebrik ediyor, sen hâlâ "olmaz"lar rüyasındasın(!)...

Bir de, “1923”çüler türedi(!) dostlar... Onları da anlamak mümkün değil!.. 

Ortada bu kadar güzellikler var... Etraflarına bakma zahmetinde bile bulunmadan “konuş konuş faydasız” atasözü misali, sabahdan- akşama kadar tıngırdıyorlar(!)... 

Yahu, biraz gerçekçi olmak gerekiyor. 

Cumhuriyet kurulalı yaklaşık bir asır geçti. Bu zamanın neredeyse 60-70 senesi; yokluk, sıkıntı, anarşi-terör, muhtıra, darbe ve ülkeyi işgal teşebbüsüyle geçti. Son 15-20 yılda bazı güzellikler oluyorsa bundan niye rahatsız oluyorsunuz?... 

İşte bu güzelliklerden bir tanesi... 

4 dakikada Eminönü'nden-Üsküdar'a denizin altından geçiyorsunuz... 25-30 sene önce, lodos, poyraz olduğunda şiddetli rüzgâr sebebiyle gemiler çalışamaz, insanlar ev ve işyerlerine gidemeyerek mağduriyet yaşarlardı... Şimdi ise öyle bir durum yok, 4 dakikada karşıdasın.

Niye bu güzelliği görmeyerek, inat içerisindesin anlaşılır gibi değil...

Sen hâlâ,”Ülkemiz hep yerinde saysın, IMF kapılarında nöbet tutalım, üretmeyelim, yabancılardan isteyelim, enerji aramayalım, barajlar- köprüler yapmayalım ve hastaneler eski binalarında kalsın, yeni hastanelere gerek yok!..”  gibi durumların devam etmesini mi istiyorsun?... 

O zaman senin yolun açık olsun (!)... Haydi güle güle (!)...

.

Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI