“Sel gider kum kalır” derler. 31 Mart seçimleri de geride ülke gündemini meşgul eden kriz bıraktı. Belki Binali Yıldırım’a kalsa “İmamoğlu’na verin mazbatayı beni de rahat bırakın” diyecek.
Aday olmakla neleri kaybettiğini şimdi daha iyi anlıyordur. Sadece kendisi olsa neyse; beraberinde ona bel bağlayan yüzlerce insan da siyaset denkleminin ve bu denklemin sağladığı nimetlerin dışında.
İster “Yenilen pehlivan güreşe doymaz” deyin ister “Kavgada yumruk sayılmaz” deyin ama itiraz olunca sandıkta oyları sayıyorlar.
İçlerine sinmezse 31 Mart’ta, Türkiye genelinde yapılan yerel yönetimler seçiminin İstanbul ayağını iptal ettirmek için hazırlıklılar.
İstanbul seçimi iptal edilir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Moskova'ya hareketi öncesi Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamalardan İstanbul seçiminin iptal edileceği imasında bulunduğu yorumları yapılıyor.
Erdoğan’ın YSK başkanlığına yönelik “Ortada 320 – 330 bin civarında geçersiz oy var. ‘Bunun sayımını yapamayız’ diyorsanız.” sözleri ile “Amerika’da bazı eyaletler yüzde 2 oy farkı olunca tekrar seçime gidiyor” ifadelerinden hareketle AK Parti’nin seçimi iptal ettirmek istediği sonucu çıkar mı takdir sizin?
AK Parti Isparta Milletvekili YSK Temsilcisi Hukukçu Recep Özel; AK Parti’nin İstanbul’la ilgili itirazını görüşen YSK’nın 31 ilçede oyların yeniden sayılmasını kısmen reddettiğini, Büyükçekmece ile ilgili kararın ise ertelendiğini söylüyor.
CHP YSK Temsilcisi Avukat Mehmet Hadimi Yakupoğlu, oy sayım sürecinin 51 sandığın sayılması ile sona ereceğini, sonra seçim sonucunu etkileyen olgulara dayanan olağanüstü itirazın söz konusu olabileceğini, tıpkı 2014 seçimlerinde kısıtlı seçmenin oy kullanması ve aradaki farkın bu seçmenlerden az olması sebebiyle iptal edilen seçimler gibi nedenlerle AK Parti’nin seçimin iptali talebinde bulunabileceğini belirtiyor.
Benim, her iki partinin YSK temsilcisinin söylediklerinden anladığım şu; 51 sandığın sayılması ile oy sayım süreci sona erecektir. İtirazlar böylece sona erecektir. Sayımın ardından AK Partililerin “Tam kanunsuzluk” iddiası ile “Olağanüstü itiraz” talebinde bulunarak seçimin iptali istenebilecektir.
Hangi ilçelerdeki hangi sandıklar sayılacak?
- Ataşehir: 1306 numaralı sandık
- Avcılar: 1017, 2372 numaralı sandıklar
- Bağcılar: 1025, 2041, 2174,3106, 3368 numaralı sandıklar
- Bahçelievler: 2169 numaralı sandık
- Beşiktaş: 1034, 1076, 1184 numaralı sandıklar
- Beykoz: 1013 numaralı sandık
- Esenler: 2114 numaralı sandık
- Esenyurt: 1169, 1181 numaralı sandıklar
- Eyüp: 1132 numaralı sandık
- Fatih: 1249, 3139, 1075 numaralı sandıklar
- Gaziosmanpaşa: 1279, 3300 numaralı sandıklar
- Kadıköy: 1306, 3052, 3068 numaralı sandıklar
- Kartal: 1034 numaralı sandık
- Küçükçekmece: 1073, 1522, 3294, 3491 numaralı sandıklar
- Pendik: 1095 numaralı sandık
- Sarıyer: 1082, 1253 numaralı sandıklar
- Sultangazi: 1035, 1009, 1217, 2389 numaralı sandıklar
- Şişli: 1002 numaralı sandık
- Ümraniye: 2025, 2215, 3023, 3408, 3439 numaralı sandıklar
- Üskidar: 1287, 2059 numaralı sandıklar
- Zeytinburnu: 1123, 1172, 1264, 2016, 2205, 2090 sandıklar
AK Parti’nin kurmayları iddialarının arkasında durmaya devam ediyor. Çünkü sonucu değiştirecek adım atmazlarsa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekdirine muhatap olacaklarının farkındalar. Evdeki pazarlık çarşıya uymayabilir. Çünkü yanlış hesap BAĞDAT’tan döndüğü gibi hukuken yanlış bir talep de YSK’dan dönecektir.
YSK, İstanbul seçimini iptal ederse yeni seçim 2 Haziran 2019 Pazar günü
Aslında böyle bir şey olur da YSK İstanbul seçimlerini iptal ederse Yüksek Seçim Kurulu’nun 1683 No’lu Kararına göre, seçimler 2019 yılı Haziran ayının ilk Pazar günü yapılacak.
YSK, resmi sayfasında yazıyor ben uydurmuyorum. Ne yazıyor biliyor musunuz?
“2972 sayılı Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanunun “Seçimin veya tutanağın iptali” başlıklı 25. maddesinin; İkinci fıkrasında; “Bir seçim çevresinde yapılan seçimin, seçim işlemleri sebebiyle iptaline karar verildiği takdirde, o seçim çevresinde yeniden seçim yapılır.
İl seçim kurulu, seçimin iptaline dair kararı ilan ettiği gibi kararın kesinleşmesini müteakip o çevrede seçimin yapılacağını da derhal ilan eder.”
Üçüncü fıkrasında; “Bu ilandan sonra gelen 60 ıncı günü takip eden ilk pazar, oy verme günüdür.” hükümleri yer almaktadır.
2972 sayılı Kanunun 25. maddesi uyarınca, 2019 yılı Haziran ayının ilk Pazar günü yapılacak.” (İlgilisi baksın: https://www.ysk.gov.tr/doc/karar/dosya/78040/2019-1683.pdf )
Erdoğan seçimi iptal ettirmez!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, "10 milyonu aşkın seçmenin olduğu İstanbul'da kalkıp da 13-14 bin farkla bir seçimi kazandım havasına kimsenin girmeye de hakkı yoktur.
Çünkü İstanbul'da bu işin çok daha huzurlu olabilmesi için burada hakikaten bütün yasal olarak müracaat edilmesi gerekli itiraz mercileri neresidir?
İlçe, il seçim kurulu. Bir üstü YSK'dır. Bu itirazlar biter, çıkan netice de başımız gözümüz üstüne deriz. Olay bu kadar basit" sözleri parti organlarının itirazlarını sunduğu Yüksek Seçim Kurulu’nun kararını kabul edeceklerinin ispatı.
Ayrıca 31 Mart gecesi İstanbul dönüşü Ankara’da yaptığı balkon konuşmasında “Biz siyaseti milletle inatlaşma, milleti küçümseme, milleti tahkir etme değil sadece ve sadece ülkeye ve millete en iyi hizmetleri getirme aracı olarak görüyoruz…
Önümüzdeki dönem hem partimiz, hem ülkemiz için daha hayırlıya ve daha iyiye doğru bir değişim dönemi olacaktır. 4,5 yıl seçim yok, seçim yok.
Ne yapacağız? Hem ulusal, hem uluslararası bazda çalışmalarımıza odaklanacağız, kilitleneceğiz ve ülkemizi inşallah muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracağız.” diyen Erdoğan’a kimse ama kimse kusura bakmasın da sözlerini yediremez.
Ayrıca; seçim sonucunu siyasi tasarrufla Yüksek Seçim Kurulu’nu baskılayarak değiştirmek, sermaye piyasalarını ürkütecektir. Borsa tepetaklak olur, döviz alır başını gider kötü yollara düşer!
Sadece Bu mu? Tabi ki değil… Başka nedenler de var!.. Yabancıların Erdoğan’a karşı Türkiye’de alternatif lider arayışını unutmayın!
Erdoğan döneminde ve Erdoğan sonrası alternatif lider arayışını sadece muhalefet partilerine özgü sanmayın. Yabancı para piyasalarını kontrol eden dev finans şirketleri de benzer şekilde “Türkler’in yeni lideri kim olabilir” sorusunun karşılığını almak için çok uğraşıyor.
Bu nabız yoklamaların iki ayağı var. Birincisi Türkiye ayağı diğeri yurtdışı ayağı.
Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan ve halen davaları süren dış dünyayı takip eden emekli gazeteci ve Milletvekili bir dostum, Avrupa piyasalarında finans şirketlerinin siyasi istikballerine yatırım yaptığı birkaç isimden Ali Babacan ve Binali Yıldırım’dan söz etmişti.
“Neden” diye sormuştum?
Cevabı kısa ve netti. Yurtdışı sermaye çevrelerinin kendileri açısından Türkiye’de hukukun işleyişini önemsediklerini ve ekonominin başında kendilerinin tanıdığı güvenilir buldukları isimleri görmek istediklerini belirtmişti.
Hadi bir isim de ben ekleyeyim.
26 Mart 1954 Ankara doğumlu. 1973 İstanbul Saint Joseph Lisesi ve 1977 Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Ekonomi Bölümünden mezun.
İngiltere'de Birmingham Üniversitesi'nden kalkınma finansmanı konusunda master derecesi olan, İçişleri eski Bakanı Mustafa Faik Öztrak’ın torunu, TRT’nin ilk genel müdürlüğünü yapmış Adnan Öztrak ile Devlet Bakanlığı, Fahri Korutürk ve İhsan Sabri Çağlayangil dönemlerinde Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği yapmış İlhan Öztrak’ın yeğeni, eski İçişleri Bakanlarından Orhan Öztrak’ın oğlu, şimdilerde CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak.
TBMM Başkanlığı’ndan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olmasıyla kendi rızasıyla tasfiye kararnamesini imzalayan Binali Yıldırım’ın kısa vadede siyasi aktör olarak halkın önüne çıkması neredeyse mümkün değil.
Çünkü İzmir ve İstanbul seçimlerinde aldığı seçim yenilgisiyle halkın gözünde başarısız bir siyasi aktör konumuna düştü veya düşürüldü.
Karizması çizik bir siyasi o. Bizzat kendi ifadesiyle “Bin deyince binen, in denildiğinde inen” bir flu bir siyasi karakter. Erzincanlı politikacıların nedense böyle bir kaderi var.
Hatırlarsanız 1989-1991 yılları arasında başbakanlık yapan ve Türk politika tarihinin en renkli simalarından olan Yıldırım Akbulut, kendine ithaf edilen fıkralarla bir nesil tarafından hep tebessümle anılan bir siyasetçiydi.
Yıldırım Akbulut; ANAP’lı Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Başbakanıydı, Binali Yıldırım da AK Partili Recep Tayyip Erdoğan’ın.
Ankara kulislerinde bir süredir İstanbul Seçim sonuçları resmi olarak açıklandığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın parti, hükümet ve bürokraside değişikliğe gideceği konuşuluyor.
Erdoğan, işe parti teşkilatlarına çeki düzen vermekle başlayacak!..
İstanbul seçimlerinin netleşmesiyle birlikte bu kez gözler AK Parti'de olacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İstanbul sonuçlarının sebebi olan isimleri sert bir dille uyardığı söyleniyor.
Parti teşkilatlarının birçok ilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın performansının gerisinde kaldığı ortada. Seçimdeki göreceli başarının faturasını ilk elden ödemesi beklenen özellikle İstanbul İl teşkilatı.
Sandık müşahitlerinin ve adayların belirlenmesinden Şubat 2018 tarihinde Genel Merkez tarafından AK Parti İstanbul İl Başkanı olarak atanan 6 Mayıs 2018 tarihinde yapılan 6. Olağan İl Kongresinde bu göreve seçilen Bayram ŞENOCAK sorumlu.
Kimine göre, Erdoğan’ın ateşlemeye hazırladığı topun ağzında olanlardan.
İstanbul seçimlerini yakından takip eden AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz da bu hengâmede nasibine düşeni alabilir.
İl Yönetiminin görevden alınması, il ve ilçe başkanlarının değiştirilmesi söz konusu. Teşkilatlarda alttan alta “Trabzonlu-Rizeli rekabeti”nin sandığa yansıdığı iddiaları da var.
Hatta eğer doğruysa, “Trabzonlu’nun fendi Rizeli’yi yendi” gibi abuk-subuk tekerlemeler kimilerinin ağzına sakız olmuş. Son söz, seçim falan iptal olmaz; yazın bir kenara!
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete