İstanbul’un en eski ve sayılı spor kulüplerinden İstanbul Görmeyenler Gençlik ve Spor Kulübü (İSGÖR) kapandı.
Haber, kamuoyu veya spor camiasında kimleri, nasıl ilgilendirir bilemem ama, sayıları iki elin parmakları kadar dahi olsa görme engelli bireylerin bir araya geldikleri İstanbul’daki görme engellilerin spor yuvası şimdi yok.
Kulübün Yönetim Kurulu adına açıklama yapan değerli Başkanı/Kardeşimiz Ali Çavdar, aktivitelerini sonlandırmalarının en önemli sebebinin maddi imkânsızlıklar, taviz verilmeyen değerler olduğuna dikkat çekti.
Sayın başkan, “Kamuoyuna duyurulur…" başlığı altında, 2001 yılında kurulan ve Goalball Bayan-Erkek, B1 Futbol, Atletizm branşlarında sayısız Türkiye Şampiyonluklarına adını yazdıran ve Milli Takım sporcusu yetiştiren güzide kulübün kapanmasını şöyle özetliyor:
"...Ama emin olunmalıdır ki, bizde sporun sahada yapılacağı kültürü olmasaydı ve rakiplerimizle aynı yollara başvursaydık hem daha çabuk toparlanır, hem de bizi o hale düşürenleri çok daha içler acısı hale düşürebilirdik. Ama o zaman İSGÖR olamazdık.
İstanbul Dernekler İl Müdürlüğünce 31.03.2017 tarihi itibarıyla onaylanarak İSGÖR resmen tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almıştır.
Hep spor ve sporcu odaklı olan kulübümüz fesih aşamasında da sporcuların mağduriyet yaşamaması için tamamının serbest kalmasını sağlamış ve geleceklerini bonservis avcıları değil, kendilerinin çizmelerini sağlamıştır…"
Futbol başta olmak üzere, Türk sporunda, “Nereye gidiyor" sorusuna cevap aranmasına devam ediledursun, İstanbul gibi devasa, bir o kadar nadide bir şehirde sadece sayıları 3-4 görme engelli spor kulübünden biri olan İstanbul Görmeyenler Gençlik ve Spor Kulübü’nün kapısına ilgisizlikten kilit vurulması, şahsımı derinden üzmüştür.
Bu üzüntüye gelinene kadar kim bilir yardım-destek için başkan ve yönetiminin çaldığı hangi kapılar yüzlerine kapandı, aşındırılan hangi yollardan eller boş dönüldü?..
HEDEF ‘ENGELSİZ BİR HAYAT’ OLMALI!..
Nasıl mı?
Onlara acıyarak, üzülerek, kayırarak değil.
Sadece ve sadece imkân sağlayıp, fırsat vererek.
Yıllardır onlarla birlikte olmanın bize sağladığı tecrübe "Engelli vatandaşlarımıza balık ikram etmekten daha çok, balık tutmasını öğretmek" gerekliliğinin kaçınılmaz olduğunu göstermekte.
Tamamen batının-haçlıların bir oyunu olan ‘özel günler’ adı altında yılda bir kez değil her gün hatırlamak, kendi geçimlerini sağlamalarının yanında, ülkenin üretimine katkı sağlayacak ortak oluşturmak gerekiyor.
Görme Engelli Avukat, Görme Engelli Santralci, Görme Engelli Milletvekili, Bedensel Engelli Olimpiyat (Paralimpik Oyunlar) Şampiyonu Sporcu, İşitme Engelli Avrupa Futbol Şampiyonu Takım…
Başarı listesi uzayıp gidiyor.
"Sahi, engelli bireyler bunları yapabiliyor mu?" sorusu kafamızda oluşabilir!
Şaka-hayal gibi değil mi?
Biraz kuma gömülmüş kafamızı dışarı çıkarsak, sosyal medya denen her ‘tıklamayı’ kendimize maharet sandığımız sanal dünyadan kendimizi kurtarıp etrafımıza bakarsak farkına varacağız da, nerede o maharet ve cesaret.
Sizlere sadece bir örnek isim vermek istiyorum; Ali Çavdar.
Kendisi maddi imkânsızlıklar nedeni ile kapanan ve bu yazımıza konu olan İstanbul Görmeyenler Gençlik ve Spor Kulübünün (İSGÖR) başkanı.
Uzun yıllar öncesine dayanan dostluğumuzda Çavdar’ın eğitim ve spor hayatına şahitliğimiz, bizi her defasında şu soruyu gündeme getirmeyi kaçınılmaz kıldı; "Acaba onlar mı engelli, yoksa bizler mi?”
Neden?
Sayın Ali başkan, doğuştan görme engelli.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu.
Ekonomide Yüksek Lisans yapmış ve halen Maliyede çalışmakta.
Spor hayatında futbolda Milli Takım seviyesine kadar yükselmiş, sporda akademik kariyer edinmek için Marmara Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi öğrencisi olarak eğitimini sürdürmekte…
Daha fazla söze ne hacet!
Yüreğimizi biraz cesaretlendirip kalplerimizi daha fazla karartmayı istemiyorsak, üstlendiğimiz görev ve sorumluluğumuzu yerine getirelim.
İşte o vakit çalışmalarımızın adı milli seferberlik, işte o zaman engelli veya engelsiz tüm toplumun bireyleriyle hep beraber huzurlu-verimli yaşama imkânı yakalarız…
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com