İsrail Ordusunun “Yedek Güçleri”, sadece “Yedek” mi?
7 Ekim tarihinde, Gazze Şeridi'nden Hamas milislerince İsrail topraklarına düzenlenen sürpriz saldırılar, İsrail'in yedek kuvvetlerinin önemini bir kez daha gündeme getirdi. Saldırılar, İsrail'in sivil nüfusunu hedef aldı ve ülkenin güvenliğini ciddi şekilde tehdit etti. Bu durum, İsrail hükümetini, yaklaşık 360.000 yedek askeri seferber etmeye zorladı.
Bu seferberlik, İsrail'in yedek kuvvetlerini tekrar sahne önüne çıkardı. Ancak, İsrail'in ‘rezerve birlikleri’nin geleceği, belirsizliğini korumaya da devam ediyor.
Tüm İsrail vatandaşlarının 18-21 yaşları arasında askerlik yapması gerekmektedir. Erkekler 32 ay, kadınlar ise 24 ay askerlik yapar. Bu hizmet dönemi sona erdikten sonra, çoğunun yedeklerde görev yapması ve 40'lı yaşlarının ortalarına kadar yılda birkaç hafta eğitim alması gerekiyor.
Aktif göreve çağırılmaları durumunda yedeklerin çoğu, Batı Şeria ve daha sessiz sınır bölgelerindeki rutin kanun ve asayiş görevleri için görevlendiriliyor. Ayrıca seçkin yedek kuvvet birimleri, hava kuvvetleri ile bazı piyade ve zırhlı birliklerinin omurgasını oluşturuyor.
Bir ‘Garnizon Devleti’ Olarak; İsrail…
İsrail, 1948'de kurulduğunda, kurucu liderler ülkenin güçlü, iyi donanımlı ve yüksek eğitimli bir askeri güçle komşularıyla askeri çatışmalara dayanmaya hazır olmasını istiyordu. Ancak İsrail'in nispeten küçük bir nüfusu ve sınırlı doğal ve mali kaynakları vardı. Bu nedenle, İsrail Savunma Kuvvetleri'ni (IDF), çoğunluğu askere alınanlardan oluşan küçük bir daimi orduya ve çok daha büyük bir yedek kuvvete dayalı olarak oluşturmayı seçtiler.
Askeri uzmanlar tarafından sıklıkla ‘Garnizon Devleti’ olarak adlandırılan bu modelle kurucular, İsrail'in büyük bir daimi ordu bulundurmak zorunda kalmadan çok daha büyük Arap ordularıyla savaşabileceğine inanıyorlardı. Böylelikle hem personeli hem de finansmanı birbirine bağlayarak ülkenin ekonomik kalkınmasına zarar verme ya da engel olma riskini de düşürmüş oldular.
Yedeklere verilen destek azalıyor!..
Yedek askeri güçler 1973 Yom Kippur Savaşı'nda İsrail'in Mısır ve Suriye'ye karşı kazandığı zaferde çok önemliydi. Ancak, İsrail'in yedek kuvvetlerine verilen destek, 1980'lerden bu yana azalmaktadır.
Temelde bunun birkaç nedeni vardır;
Birincisi; İsrail'in Batı Şeria'daki ve Gazze Şeridi'ndeki Filistin nüfusu üzerindeki askeri kontrolünü sağlamak için yedek askerlerin giderek daha fazla kullanılıyor olmasıdır. Bu görevlerde verilen emirler, birçok İsrailli yedek kuvvet için tartışmalı, etik dışı ve suç olarak görülmektedir.
İkincisi; İsrail'deki sivil yaşam ve askeri yaşam daha önceki on yıllara göre daha az iç içe geçmiştir. Halk arasında ‘anti-militarizm’ filizlenmeye başlamıştır. Askerlik hizmetinde sağlanan başarılar ve taktir belgeleri, özel sektörde bir zamanlar olduğu gibi prestij ve fırsatları garanti etmemesiyle bu durum daha da zirveye çıkmıştır.
Son olarak, İsrail ordusunu geçmişte çevreleyen başarı atmosferi, İsrail ordusunun 1990'larda ve 2000'lerde, Lübnan'da Hizbullah'tan ve Gazze Şeridi'nde Hamas'tan gelen tehditleri etkili bir şekilde azaltmadaki başarısızlığının ardından sönmüştür.
7 Ekim saldırıları: Yedeklere dönüş…
Diğer yandan, 7 Ekim saldırıları, İsrail'de yedek kuvvetlere verilen desteği yeniden sağlamış gibi görünüyor. İsrailliler, bu saldırıyı yalnızca Hamas ile İsrail güçleri arasındaki yeni bir çatışma türü olarak değil, daha çok ulusun varlığına yönelik ciddi ve önemli bir saldırı olarak görüyor ve deneyimliyor.
Bu saldırı, İsrail'in sivil nüfusunu hedef almıştı ve ülkenin savunma güvenliğini ciddi olarak tehdit etti. Ve bu da İsraillilere birbirlerini ve ulusu savunma yönündeki sivil sorumluluklarını hatırlattı. Ve ardından, bu kaosu fırsata çeviren İsrail hükümeti, yaklaşık 360.000 yedek askeri seferber etti.
İsraillilerin büyük bir kısmı, bu seferberliği bir terör eyleminden ziyade ‘Yahudi Devleti’nin hayatta kalmasını sağlamaya yardımcı olmaya yönelik uygun bir yanıt olarak gördü.
Saldırıya izin veren başarısızlıklar nedeniyle Netanyahu ve hükümetini suçlamaya devam ediyorlar, ancak savaşın yaşanması gerektiği konusunda hemfikirler. Ayrıca Hamas'ın saldırısı, esas olarak sivilleri hedef aldığı için bu da İsraillilere, birbirlerini ve ulusu savunma yönündeki duygularını daha da ön plana çıkarttı.
Resmi olarak seferber edilmemiş, en az binlerce İsrailli yedek, hizmete geri dönmeye gönüllü oldu. Hatta uzak ülkelerdeki ikametgâhlarından bile ayrılıp, orduya yazılmak üzere İsrail’e gelenler oldu.
İsrail Yedeklerinin Geleceği…
Yedek askerlere verilen destekteki değişimin bu savaşın ötesine geçip geçmeyeceği belli değil. Savaş, nasıl veya ne zaman biterse bitsin, İsrail'in Batı Şeria'daki askeri işgali ve politikaları, İsrail'de siyasi bölünmenin kaynağı olmaya devam edecek.
Konuyla ilgili olarak İsrail'in yedek güçleri, rollerinin kendilerine sağladığı siyasi gücü de keşfetmeye başladı.
Netanyahu'nun 2023'ün başlarında, hâkimlerin bağımsızlığını azaltmak da dâhil olmak üzere ulusun demokrasisini baltalama çabaları, kamuoyunda geniş çapta protestoyla karşılaştı.
Yedekler, Netanyahu'nun tekliflerine karşı direnişte öne çıktı; hatta hizmetlerine son vermekle veya belirli girişimlerin ilerlemesi halinde askeri görevlerden istifa etmekle tehdit ettiler.
Bu durum, İsrail'in yedek kuvvetlerinin yalnızca askeri bir güç olarak değil, aynı zamanda siyasi bir güç olarak da önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Ancak her ne olursa olsun, İsrail'de yedek kuvvetlerin geleceği belirsizliğini koruyor olsa bile 7 Ekim saldırıları, İsraillilerin yedek kuvvetlere verdiği desteği yeniden sağlamış gibi görünüyor.
Bu durum, İsrail'in yedek kuvvetlerinin yalnızca askeri bir güç olarak değil, aynı zamanda siyasi bir güç olarak da önemli bir rol oynamaya hatta bu rollerinde daha da güçleneceklerini gösteriyor.
.
Serkan Yıldız, dikGAZETE.com