?>

İsra, Miraç, Kudüs ve meselenin püf noktası…

ArşiV-lik- YaZı-Lar...

7 yıl önce

“İsra Suresi, Kudüs ve Yahudilerin ikinci fesadı” başlığı altındaki yazısında Faruk Beşer, “Miraç yükseliştir ve Kudüs yükselme mekânıdır…” diyerek önce İsra ve Miraç’a dair bir izahla başladı, sonra o surenin Kudüs’le ilgili açıklamalı mealine dikkat çekti ve ardından yahudilere dair hükümlerle birlikte “meselenin püf noktası”na geldi, en sonunda da “lanet”e işaret etti.

İşte yazısı

:

İsra Suresi hicretten bir yıl önce indirilmiş.

Yani Hicret yakındır ve artık Medine’de Yahudilerle temas başlayacaktır.

Sure sanki her iki tarafı da buna hazırlıyor gibidir.

Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar için önemi de işte o tarihte, İsra ve Miraç olayı ile daha da büyür.

Miraç aynı zamanda Müslümanların yükselişini temsil eder. Miraç yükseliştir ve Kudüs yükselme mekânıdır.

İSRA VE MİRAÇ…

Surenin ‘sübhan’ kelimesiyle başlaması bu konuda anlatılacak olayların müteşabih/zor anlaşılır konular ve bir iman meselesi olduğuna işaret eder. 

Yani insanlar bu yükselme, çıkma, inme olayları sebebiyle Allah’ı tecsim, teşbih ve tatile kayabilirler, Allah hakkında yanlış şeyler düşünebilirler, dikkatli olmalıdırlar, Allah bunlardan münezzehtir demek istenmiştir. 

Bazıları da bunu zaten akıllarına sığdıramazlar ve inkâr ederler.

İsra ve Miraç olayının, Mekke’de artık çok yorulmuş olan Resulüllah için bir teselli ve ümitlendirme olduğunda da şüphe yoktur.

Surenin Kudüs’le ilgisini anlamak için ilk sayfasının açıklamalı mealini vermek istiyorum:

‘Kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için kulunu geceleyin Mescid-i Haram’dan alıp, etrafını bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah münezzehtir. Semi’dir/herşeyi duyar, Basîr’dir/herşeyi görür’.

Bereket, hayrın artması ve sürekli olması demektir. 

O halde Kudüs bereketlidir, mübarektir.

Bu ayeti kerime bazılarının iddia ettiği gibi Resulüllah’a mucize olarak sadece Kuranıkerim’in değil, hissi mucizelerin de verildiğini gösterir (Matüridî).

‘Biz Musa’ya da Kitap verdik ve onu İsrailoğulları için hidayet kıldık; benden başka bir vekil edinmeyin diye’.

Vekil kendisine güvenilen, dayanılan, yardımcı bilinen demektir.

Demek ki onlara da kitap verildi ama onlar bu ahde riayet etmediler ve cezayı hak ettiler. 

Siz de aynı şeyi yaparsanız siz de öyle olursunuz.

DOĞRUDAN YAHUDİLERE HİTAP EDEN AYETLER…

‘Ey Nuh ile birlikte gemiye yüklediklerimizin zürriyeti! O çok şükreden bir kuldu’.

Siz de öyle olun. Siz de onun zürriyetindensiniz ve siz de aynı kanunlara tabisiniz.

‘Biz kitapta İsrailoğullarına, yeryüzünde iki kez fesat çıkaracaksınız ve büyüklendikçe büyükleneceksiniz diye hükmetmişiz’.

Kitaptan maksat sözü edilen Tevrat’tır. 

Yani böyle olacağını Tevrat’ta kendilerine vahyettik.

Bu kitap Levh-i Mahfuz da olabilir, yani onların böyle olacakları Allah’ın ezeli bilgisinde vardır demek olur.

Bundan sonraki ayetlerin muhatabı doğrudan Yahudilerdir.

‘Birincinin zamanı gelince üzerinize güçlü savaşçı kullarımızı gönderdik, evleri dahi köşe bucak aradılar. Böylece bu vaat gerçekleşmiş oldu’.

Ey Yahudiler, birinci fesadınızda size bir hak daha verildi, ama ikinci fesadınızdan sonra artık böyle bir hakkınız kalmayacak denir gibidir.

Yahudilerin bu hezimeti, Câlut’un ya da Babilli Buhtunnasr’ın istilası olduğu söylenir.

‘Sonra onlara karşı size tekrar ikbal verdik, servetinizi ve nüfusunuzu artırdık, sayıca sizi daha da çoğalttık’.

‘Artık iyilik yaparsanız kendinize iyilik yapmış olursunuz, kötülük yaparsanız da kendinize. İkincinin zamanı gelirse; birilerinin yüzlerinizi rüsvay etmeleri, mescide ilk girdikleri gibi tekrar girmeleri ve ele geçirdiklerini yerle bir etmeleri için gelmiş olacak’.

YAHUDİLERİN İKİNCİ FESADI VE ŞU ANDAKİ MÜSLÜMANLAR…

Meselenin püf noktası burasıdır. Yahudilerin bu ikinci fesadı ve onları cezalandıracak ve Mescid-i Aksa’ya girecek olanların kimler olduğu belli değildir. Müslümanların Yahudilerle büyük bir savaşının olacağını bildiren hadisi şerife bakılırsa bu ders vermenin Müslümanlarca yapılacağı anlaşılır. Resulüllah şöyle buyurmuştur: 

“Müslümanlar Yahudilerle savaşıp onları öldürmedikçe Kıyamet kopmayacaktır. Öyle ki, Yahudiler taş ağaç ne bulurlarsa arkasına saklanacaklar, taşlar ve ağaçlar, ey müslüman, işte arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür diyecek. Garkad ağacı hariç. Çünkü o Yahudi ağacıdır” (Müslim). 

Bu sembolik ifadelerden Yahudilerin dışındaki bütün insanların Yahudilerin imhasına yardım edeceği anlamı çıkabilir. 

Çünkü onların fesadı bütün insanlık aleyhinedir. 

Ancak şu andaki Müslümanlar böyle bir zafer elde etmekten çok uzak durumdadırlar.

İKİNCİ YÜKSELİŞLERİ VE FESADLARI BUGÜN YAŞADIKLARI HAL OLMALIDIR…

Yahudilerin bu ikinci fesadı ve bunun ardından olacak olan bu olaylar olmuş mudur, yoksa bundan sonra mı olacaktır, bu da çok açık değildir. 

Bu sure geldiğinde Câlût hezimeti (MÖ 1000 civarı), Asur (MÖ 722) ve Babil (MÖ 579) sürgünleri ve en son Roma istilası ve sürgünü (MS 70) olmuş bitmiş olduğuna göre bunun gelecekte olacağı daha güçlü bir ihtimaldir. 

Gelecek ayet de buna işaret eder. 

Said Havva der ki, Yahudiler tarihte pek çok fesada sebep oldular, ama devlet olma düzeyine Hz. Davud’dan sonra günümüze kadar bir daha ulaşamadılar, dolayısıyla ikinci yükselişleri ve fesatları bugün yaşadıkları hal olmalıdır, ya da bu onun bir başlangıcıdır ve bunun arkasından tekrar hezimetleri mukadderdir.

“LANETLİK BİR KAVİM” OLARAK YARATILMADILAR…

‘Rabbiniz size de merhamet edebilir, ama siz dönerseniz biz de döneriz. Biz cehennemi kâfirlere hapishane yapmışızdır’.

Yani Yahudiler daha baştan lanetlik bir kavim olarak yaratılmış değillerdir, laneti bozgunculukları sebebiyle hak ediyorlar.

Vazgeçerlerse Allah onlar için de Rahman’dır.

Faruk Beşer, Yeni Şafak -10 Aralık 2017, Pazar-

:

Yazıda, -rahat okutma amaçlı- bazı ilave paragraf açmalar ve bazı siyahlaştırmalarla ara başlıklar bize aittir.

dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI