İSKENDER, VULSO VE MİTRİDAT’IN YÜRÜDÜKLERİ YOL
Özet
Bu makalenin amacı, bugüne kadar Anadolu’da yürüdükleri yollar, yıllardır bilinemeyen ve yanlış yürütülen bu üç kumandanın Kelene ve Gordion arasındaki yürüyüşlerini, doğru ve sağlıklı bir şekilde ortaya koymaktır.
Açar Kelimeler: Büyük İskender, Manlius Vulso, Mithridates, Kelene, Anaboura, Kaballum, Gordion
Giriş
Ben 2012’de yayınladığım Yol ve Tarih adlı kitapta, Eğirdir Gölü’nün iki parça olduğu varsayımına istinaden Kelene’yi (Kelainai) Dinar’a değil, Kemer Boğazı’na yerleştirdim. Bunun tabii bir sonucu olarak da Kıral Yolu’nun Uluborlu, Kemer Boğazı ve Şarkîkaraağaç’tan geçtiğini gösterdim.
Kaynak metinler İskender’in Ağlasun, Kelene ve Gordion’a geldiğini haber verirler. Manlius Vulsu’nun da İskender’in ayak izlerine basarak yürümüş olduğunu sezdim.
Bilâhare Mitridat’ın İskender’in konakladığı yerlerde konaklamanın kendisine talih getireceğini düşünmüş olduğunu okuyunca sezgimde haklı olduğumu gördüm.
Vulso’nun yürüyüşünde kilit rol oynayan Apameia, Kemer Boğazı yanı, Anaboura Şarkîkaraağaç-Enevre, Kaballum Konya-Gevele, Sakarya üzerine köprü kurarak sol sahile geçti ve yürüyerek Gordion’a gidildi gibi isim ve kayıtlara bakarak Vulso’nun güzergâhını tespit ettim.
Manlius Vulso’nun Yürüdüğü Yol
Bu üç yürüyüşte en çok yer adı bildirilen Vulso’nun yürüyüşüdür.
Vulso, Ağlasun, Dinar, Uluborlu, Kemer Boğazı, Yenice Sivrisi (Kelene Hisarı), Şarkîkaraağaç, Selki (Beyşehir yakını), Derbent (Gevele yakını), Ilgın, Yunak ve Çeltik yoluyla Sakarya nehrinin sağ sahiline gelmiş, bir köprü kurarak sol sahile geçmiş ve Galatlar (Gordion) üzerine yürümüştür. Bu yürüyüşte zikredilen isimler şöyledir:
Obrima ırmağının gözüne kadar gidildi. Acarida ilçesi yanında kamp kuruldu. Selefkus, ertesi gün Apame’den geldi. Selefkus’un verdiği rehberlerle Metropole ovasına, ertesi gün Firikya’daki Dinies’e, Sinnada’ya ilerledi.
Ordu bir günde ancak 5 mil ilerledi. Eski Beudos’a ulaştı. Sonra Anabura, ikinci gün Alendre, üçüncü gün Abbassus’ta kamp yaptı. Burası Tolistoboienslerin ülkesi olduğu için burada birkaç gün kaldı (Livius, 1832: 51).
Rhotrine kaynakları, Aporidos Kome’de kamp, Ertesi gün Selefkus Apameya’dan geldi. Livius, ilginç olduğu kadar inanılması güç bir bilgi verir.
Manlius, Firikya içinde Metropolis üzerinden Diniae, Sinnada, Anabura ve Abassium ve Galatya sınırı yakınında Tolistoaglar’a karşı hücum hazırlığı yapmak için durdu. Abassium’dan hareketinden hemen sonra Oroanda’dan bir elçi heyeti geldi.
Beyşehir Gölü kıyısında bulunan Oroanda elçilerinin Vulso’yu bulabilmek için yaklaşık 200 km yol yürümüş olmaları izah edilemez (Özsait, 1985: 61-62).
Agri Sagalassium, Aporidos Kome, Rhocrini Fontes, Metropolitanus Campus, Dinia-Khelidonia, Synnada, Beudos Vetus, Anabora, Mandri Fontes, Abassos, Lalandum Flumen, Tiskon (Tyscon) köyü, Orondeis elçileri, Plitendum, Alyatsos, Kaballum ve Sangarios sahili (Ramsay, 1960: 471).
Manlius, Abasyom’dan yürüdü. Galatların kurduğu Tiskon ve Abrostola’yı vurdu (Gönçer, 1971: 150-151).
Böylece Vulso’nun yürüyüşüyle ilgili Livius ve üç eserden alıntı yaptım.
Livius ve ona bağlı olarak eserlerde takdim tehir var. Mesela Günaltay, Vulso’nun, Synnada’nın kuzey-doğusuna eriştiğini ve Synnada’ya gitmediğini söyler (Günaltay, 1987: 207-208).
Aslında Synnada’nın güney-doğusu olmalıdır.
Khelidonia adı, hâlâ Uluborlu’nun İleyidağı köyünün adında yaşıyor. İskender, Uluborlu ve Kelene’ye gelmiştir. Khelidonia, kırlangıç anlamındadır.
Kaynakları İleyidağı köyünde bulunan Popa çayının Khelidonia ve Kırlangıç çayı gibi adları var.
Buna göre yürüyüş Ağlasun, Dinar, İleyidağı, Uluborlu, Kayaağzı Pınarları (Rhocrini Fontes), Akkeçili köyü (Aporidos Kome), Kemer Boğazı’ndaki Obrimas ırmağı ve Metropolis ovası şeklindedir.
Acarida ile Aporidos aynı yerdir.
Aporidos Kome, geçit vermez köyü demektir ve Baradız köyüyle ilgisi yoktur. Obrimas, tabir caizse iki göl arasındaki ırmağın (Menderes vs. birçok adı var) güçlü, kuvvetli, şiddetli, yoğun anlamında lâkabıdır (Yıldız, 2012: 25).
Zengin, çok sayıda anlamında cıαλις (halis) de, Menderes’in sıfatıdır.
Rhocrini Fontes, Menderes’ın (Obrimas) kaynakları olup, kanaatimce Hoyran ve Rhocran adları arasında bir bağ vardır.
Metropolis, Apameia olup, yeni bir kent icat etmeye gerek yoktur. Beudos Vetus, Afşar ve Yenice köyleri civarındaki eski bir kent olmalıdır.
Afşar civarından Fele Pınarına (Mandri Fontes) giden biri Kıral Yolu, diğeri Balcı ve Keçili köyleri arasındaki Çıfıt öreninden geçen iki yol vardır. Kıral Yolu, Anabora’nın (Enevre) 10, diğer yol ise üç km kadar solundan geçer.
Manlius, Kıral Yolu değil, diğer yoldan geçmiş olmalıdır. Tarihçi, Afyon civarında asılsız bir Anabora icat etmiştir.
Abassos, Kıreli bölgesinin adı olmalıdır.
Lalandum Flumen, adı üzerinde İlimen çayı, Tiskon (Tyscon) ise, Köşk, Selki veya bunların yakınlarında bir yerdir.
Süleyman Gönçer’in zikrettiği Abrostola, Beyşehir yakını bir yerdir. Asya vilayetinde bulunan Abrostola, hem Uluborlu (Amorion), hem Pessinus yolu üzerindedir (Ramsay, 1960: 261).
Orondeis elçileri, Vulso’ya Beyşehir yakınında gelmiş olup, Mehmet Özsait itirazında çok haklıdır.
Plitendum ve Alyatsos, Selki ile Konya-Derbent arasına yerleşir. Ünlü kumandan Alyates, Alyatos’lu olmalıdır.
Kaballum, adı üzerinde Konya-Gevele.
Vulso, Gevele yakını, Ilgın, Yunak ve Çeltek yoluyla Sakarya’nın sağ sahiline varmıştır.
Büyük İskender’in Yürüdüğü Yol
İskender’in, Uluborlu’ya geldiği ve Virjin mabedinde kurban kestiği başka hiçbir kaynakta yoktur (Demirdal, 1968: 29).
Uluborlu’dan bir gün sonra her yanı dik bayır Kelene Hisarına (Yenice Sivrisi) gelmiş ve burada on gün kaldıktan (Arrianos, 1945: 66) sonra Şarkîkaraağaç, Selki, Derbent yanı (Gevele yakını), Ilgın üzeri Gordion’a gitmiş ve aynı yoldan dönerek Ilgın, Konya, Karaman, Ulukışla ve Tarsus üzerinden İskenderun ve şarka gitmiştir.
Mithridates’in Yürüdüğü Yol
Mithridates, MÖ 88’de Firikya’ya doğru yürüdü. İskender’in mola verdiği yerlerde konakladı. Zira İskender’in mola verdiği yerlerde konaklamanın kendisine talih getireceğini düşünüyordu.
Mithridates, Apameia’a geldiğinde şehrin depremde harap olduğunu gördü ve şehrin imarı için 100 talanton verdi. O, Romalıların elindeki Firikya’nın geri kalanına, Mysia ve Asia’ya saldırıya geçti. Magnesia, Ephesos ve Mitylene’ye vardı (Yıldız, 2012: 108, 163).
Asya (eyaleti), iki göl arasındaki Menderes’le Çarşamba çayı, Mysia ise Yalvaç’la Uluborlu arasındaki bölgedir.
Magnesia, Apameia yanı, Efes Gelendost-Kiremitli Burun önündeki kent, Mitylene ise Eğirdir Nis Adasıdır.
Sonuç
İşte yıllardır Batı’lı tarihçi ve arkeoloğun içinden çıkamadığı, yanlış yaptığı, Prof. Mehmet Özsait hariç, Türk tarihçisi ve arkeoloğunun kafa yormadığı ve kendine mesele edinmediği üç yürüyüşün aslı budur.
Makalede de görüldüğü gibi Dinar (Dinia/Dinies), İleyidağı (Khelidonia), Hoyran (Rhocran), Enevre (Anabora), İlimen (Lalandum) çayı ve Gevele (Kaballum) adları 1834 yıldır çok küçük değişiklerle yaşamaktadır. Bu, Türklerin tarihe karşı saygılı duruşlarının bir neticesidir. Ama maalesef son 60-70 yıldır bu huyumuzda bir değişme olmuş, isimleri değiştirdiğimiz yetmezmiş gibi doğayı da tarumar ediyoruz. Bilhassa son yirmi yıldır, her derenin başına hukuksuz gölcükler yaptık, alttaki köyleri ve canları düşünmedik. Birkaç taşeronun üç-beş kuruş kazanması için açılan taş, mermer ve maden ocakları çevremizi tanınmaz hâle getirdi. Doymak bilmez yaratıklardan bin beter, dağımızı taşımızı kemiriyoruz.
.
Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com