?>

İşçi avukatların ekonomik sorunları

1 yıl önce

Türkiye Barolar Birliği (TBB) resmi kayıtlarına göre ülkemizde 2022 yılı sonu itibarıyla 83 baroya kayıtlı toplam 174 bin 533 avukat bulunmaktadır.

Ekonomide orta sınıfın kazancının daralması sonucu gelir seviyesinin azalması, özellikle bağlı çalışan avukatların da işçileşmesi sorununu ortaya çıkarmıştır. Yeni açılan Hukuk Fakültelerinden mezun hukukçuların sisteme girmesiyle her geçen gün artan sayının, orta sınıfla birlikte bağlı çalışan avukatların da gelir seviyesinde gerilere gitmesi, emek ve işgücü piyasasında açlık sınırında çalıştırılmalarına yahut işsiz kalmalarına neden olmuştur.

Emek gücü arzının artması ile pastadan alınan miktarın azalması da halihazırda serbest çalışan avukatın, gelir seviyesini düşürmekte, vekalet görevini yerine getirirken bir yandan da ekonomik olarak hayatta kalma mücadelesi vermesi sonucunu doğurmaktadır.

Bununla beraber bir avukatın, kendi ofisini açması ve masraflarını karşılaması da imkansız hale gelmiştir.

Bir başka deyişle işçi veya ücretli avukatlık yaygınlaşmakta, asgari ücret seviyesinde gelirle çalışan emekçilerin, yargının savunma ayağını, geçim sıkıntısıyla beraber savunması kamusal sorumluluk bilincinin zayıflaması, adalet mekanizmasın sağlıklı işleyemeyeceği sonucunu da beraberinde getirmektedir.

TBB avukat levhası arama motoru, sadece bir ildeki veya ilçedeki toplam avukat sayısını gösterir.

Oysa İstanbul Barosu’na bağlı yapılan çalışmada İstanbul’da çalışan avukatların yüzde 50’si, 3 ya da daha fazla avukatın çalıştığı bürolarda çalışmaktadır.

Avukatların hangisinin serbest hangisinin bağlı çalışan olduğu bilinmemekle birlikte, ücretli çalışan avukatlarınkendi bürosunda serbest çalışan avukatlar” olarak bilinmesi de son derece yanlıştır.

Her Avukat, serbest olarak çalışmaz, bu sorunun temelinde Baroların, ruhsat alan avukatlara ofis yardımı yapacak bütçesinin olmayışı, kanun koyucu olarak TBMM nezdinde lobi çalışmalarında etkili olamayışları, mesleki dayanışmanın zayıf olması, bağlı çalışan avukatların,serbest meslek erbabı” yerine fabrikada mesai saatlerine dikkat eden işçilere dönüşmesidir.

Bağlı çalışan işçi avukatların ofise gelen müvekkillere ulaşamaması ya da ofise kendi işlerini getirememeleri ekonomik özgürlüklerine ulaşamamalarının temel sebeplerinden biridir.

Barolara maddi kaynak sağlamakla birlikte, avukatların ofis ihtiyaçları karşılanabilir mi?

Öncelikle ülkemizde 5-6 milyon TL’ye bir ofis sahibi olmak, büyükşehirlerde nerdeyse imkânsıza yakındır, Avukatlık ofisi temini için bina yapmak yerine kiralamak, Baroya ulaşım için araç satın almak yerine de kiralamak avukatların ekonomik sorunlarına bir nebze yardımcı olabilir.

Kamuda atıl vaziyetteki binaların çürümeye bırakılması yerine restorasyonunun yapılması hem bina ömrünü uzatır hem de Avukatların ofis sorununa çözüm olabilir, bakım ve onarımı da gerek barolar gerekse yerel yönetimler tarafından karşılanabilir.

Barolar ile yerel yönetimler olan Belediyeler ve İl Özel İdarelerinden kullanılmayan binaların tahsis edilmesi sağlanabilir; yine Milli Emlak Müdürlüğü’nden de ellerindeki kullanılmayan kamu binalarını kiralama işleri için protokol düzenlenebilir.

Yine mesleğin en önemli sorunlarından olan piyasadaki avukat sayısının fazlalığı da Noter Başkatiplerinin hukuk mezunları içinden seçilmesi ile çözülebilir.

Piyasadaki avukat fazlalığını hızla eritmek için en kolay ve hızlı çözümlerden olarak kanuni düzenlemeyle, halihazırdaki asgari ücretle yaşamak zorunda kalan avukatların hem Noter Başkatiplik yolu ile eritilmesi hem de noterlik kanunu düzenlemesi yolu ile Noter olma yolunun açılması sağlanmalıdır.

Bir diğer konu sağlık güvencesidir, avukatların sağlık güvenceleri, devlet tarafından karşılanmalıdır; artan maliyetlerden dolayı asgari düzeyde hayatını idare etmek zorunda kalan ücretli avukatlar, sağlık hizmetlerinden zorunlu olmadıkça faydalanmak istemiyorlar; kanuni düzenleme ile Avukatın da Kamu Personeli sayıldığından Sosyal Güvenlik Kurumundan faydalanabilmesinin önü açılmalıdır.

Avukat sorunlarından en önemlilerinden biri olan Baro ve Barolar Birliği seçim sistemine de başka bir gün değinmek isterim. Zira temsilde tekelin olması, meslektaşları Barolardan küstürmekte, temsilde yüzde 15 civarı oy alan yönetimin, yeterince lobicilik yapamaması, sistemde belli bir dar kesimin sürekli kazanarak tekel oluşturması, temsilde oransal olarak büyük yüzdenin oy kullanmaya bile gitmek istememesinin, sistemin temsilde azınlığın elinde olmasına neden olması, ihtiyaçlara cevap verecek siyasi erke ulaşmanın yahut çözümün imkansızlaşması, yahut bir noktada kilitlenmesini de beraberinde getirmektedir.

Herkese selam ile teşekkürlerimi sunarım.

.

Av. Mustafa Çelik, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI