?>

İran’da Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ve Mesud Pezeşkiyan dönemi

Mahmut Muslihan

5 ay önce

İran’da Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları ve Mesud Pezeşkiyan dönemi

FİKİRSEL BAĞLAMDA DEĞERLENDİRMELER… Merhaba, bu yazı itibarıyla dikGAZETE'de sizlerle bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Türkiye'nin coğrafi konumu nedeniyle bölgede yaşanan gelişmelerden doğrudan ya da dolaylı olarak etkliendiğini ifade edebiliriz.

Bizler de bu bağlamda, Türkiye'nin iç dinamiklerinin yanında bölgesel ve küresel aksiyonlarını ele almaya çalışacağız.

Bizi geleneksel medyadan takip eden dostlarımızın bu merciden de yazılarımıza ulaşması mümkün olacaktır.

İRAN'DA CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİM SONUÇLARI…

İlk konumuz komşu İran'da gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları olacak. İran, bulunduğu jeopolitik konum gerekçesiyle, Türkiye'nin sosyolojisinden ekonomisine, siyasi paradigmasından kültürel yapısına bir çok noktaya etki etmektedir.

Biz de bu nedenle komşuda yaşanan süreci ele aldık.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve bazı üst düzey isimlerin helikopter kazasında hayatını kaybetmesiyle İran, yeni bir seçim atmosferine girdi.

İran anayasasının 131. maddesine göre başkanın ölümü, yokluğu, iki ayı aşan hastalık veya görev süresinin dolması ve yeni cumhurbaşkanının seçilmemesi halinde, cumhurbaşkanının görevlerini bir komisyon üstlenecek.

Bu madde dikkate alınarak İran'da vekaleten Cumhurbaşkanlığı görevini, dönemin cumhurbaşkanı yardımcısı Muhammed Muhbir üstlendi.

İran, ardından seçime hazırlandı. Sosyolojik anlamda hareketli zaman dilimleri geçiren İran, rejimin reforma gidilmesi gerektiği noktasıyla da tartışmaları beraberinde getirmişti. Gerek İran'a uluslararası alanda uygulanan baskılar gerek İran'daki rejimin çökmesi bağlamında içeride pozisyon alan yapılar, İran'da yorucu bir süreç için epeyce uğraştı.

İran rejimi, devrimin 45. yılında sosyolojisini rahatlamak için çeşitli aksiyonlara başvurdu.

Reisi'nin ölümü açıklanmadan İran Lideri Ayetullah Hamaney, “devlet güçlüdür” mesajını verdi.

Haftalar sonra ise İran, cumhurbaşkanını seçmek için sandığa gitti.

Adaylık için birçok kişi başvuruda bulundu.

İran'da cumhurbaşkanı seçimine aday olmak isteyenlerin rejime bağlılığı ile siyasi, ahlaki ve dini sabıkalarını inceleyen Anayasayı Koruyucular Konseyi çoğu kişiyi eledi ve 6 adayın yarışmasına müsade etti.

28 Haziran'da gerçekleştirilen seçimlerin ilk turunda, adaylarından hiçbiri yüzde 50+1 oy oranına sahip olamadı. İkinci tura kalan seçim, Dr. Mesud Pezeşkiyan ile Dr. Said Celili arasında geçti.

5 Temmuz'da gerçekleşen ikinci tur seçimlerde Pezeşkiyan, kullanılan 30 milyon 530 bin oyun 16 milyon 384 binini alarak yüzde 53.7 oy oranı ile 4 yıllığına İran'ın 9. cumhurbaşkanı olarak seçildi. Dr. Said Celilî ise 13 milyon 538 bin oy alarak yüzde 44.4'de kaldı. Halkın seçime katılım oranı yüzde 49.8 olarak gerçekleşti.

İlk turda 24 milyon 535 bin kişi sandığa gitmiş, katılım yüzde 40'da kalmıştı. İran Lideri Hamaney, iki seçimde de oy kullanırken halka “sandığa gelin” çağrısında bulunmuştu.

Çağrılar sonuç verdi ve 2. turda 5 milyon 500 bin seçmen daha sandığa gitti.

İRAN'IN YENİ CUMHURBAŞKANI MESUD PEZEŞKİYAN DÖNEMİ…

Sandıktan zaferle çıkan Pezeşkiyan'ın etnik kimliğine oldukça vurgu yapıldı. Annesinin Kürd babasının ise Türk olduğu ifade edilen Pezeşkiyan, sandığa iki tarafın da gitmesine etki etmiştir.

İran'ın sosyolojisi, etnik kimlik üzerinden bir bağlam oluşturmaktan ziyade, dini bir birliktelik havzasında toplanmaktadır. İran rejimine bağlı olanların etnik kimliğine bakılmaksızın, çeşitli alanlarda olmalarına izin verilebilir.

Pezeşkiyan'ın seçilmesiyle İran içerisinde oldukça fazla nüfusa sahip olan Türklerin haklarının korunacağı ifade edilmektedir. Annesinin Kürd olmasıyla ise Kürdlerin alanında reformların oluşacağı gibi bir beklentiye gidilmektedir.

Bilinmesi gereken husus şu ki; her iki düşünce de İran devriminin müsade ettiği ortamda şekillenebilir. Medyada sanılanın aksine, İran'da etnik kimlikler üzerinden büyük reformların yapılacağını öngöremeyiz.

Çünkü devrimin ilkelerini reddeden ya da rejimin değişip dönüşmesini sağlayacak bir fikir, cumhurbaşkanlığı adaylığında kabul göremez. İran'da cumhurbaşkanlığı makamı görünürde İran devletini temsil etse de asıl belirleyici faktör Devrim lideri Hamaney’dir.

Hamaney, dış politikada çizdiği sınırlar çerçevesinde Pezeşkiyan'ın manevra yapmasına müsade edecektir. Geçmişte, Hasan Ruhani ile Ayetullah Hamaney arasında çeşitli sorunlara şahit olmuştuk. Bu sorunların ana kaynağı İran'daki siyasal sistemdir. İran'daki sistem bir yandan gücünü halktan aldığını ifade ederek seçimlere giderken, diğer yandan Uzmanlar Meclisi tarafından seçilen Devrim Rehberi, dini otoriteyi oluşturmaktadır. Örnek vermek gerekirse devlet yönetim şekillerinde teokrasi olarak dile getirilebilir.

Kısacası Pezeşkiyan'ın seçilmesiyle devrim aleyhine çalışmaların başlayacağı fikrine sıcak bakanların gerçeklikten kopuk olduğu aktarılabilir.

İran devlet aklı zaman zaman dış politikada Cumhurbaşkanlığındaki kişiye uluslararası ilişkilerde alan açarak, içerideki dini, milli ve bütünlüğe atfedilen değerleri konsolide eder.

Pezeşkiyan, cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından İran devriminin kurucusu Ayetullah Ruhullah Humeyni'nin Tahran yakınlarındaki kabrini ziyaret ettikten sonra halka hitap etti. Ziyaret, aslında devrime bağlılığın işareti olarak da okunabilir.

Seçim sürecinin doğru şekilde tamamlanmasından dolayı Ayetullah Hamaney'e teşekkür eden Pezeşkiyan, “Seçimler özgür ve adil bir şekilde yapıldı ve oylar doğru okundu. Bunun için öncelikle Rehber'e teşekkür etmeliyiz. O olmasaydı bu sandıklardan benim adımın bu kadar kolay çıkmasını hayal bile edemezdim” ifadelerini kullandı.

Yapılan açıklama ile Pezeşkiyan'ın aslında rejim için bir “tehdit” unsuru oluşturmadığı açıkça belirtilebilir. Hatta açıklamalar, isimsiz bir şekilde yayınlansa muhafazakar bir kimliğin olduğu tasavvur edilebilir.

İran-Irak savaşında muharip olarak yer alan Pezeşkiyan'ın kimlik bilincinden İran rejimi ile yakın ilişki kurduğu benimsenebilir.

Açıkçası Pezeşkiyan'ı İran devletinin stratejik bir adımı olarak değerlendirmek tutarlı olacaktır.

Azerbaycan'ın Ermenistan ile girdiği savaş, 7 Ekim'de başlayan Aksa Tufanı ve öncesindeki İran'da meydana gelen hayat pahalılığı gösterileri dikkate alınırsa, hamlenin yatıştırıcı bir denklem oluşturmak için seçildiğini söylemek kötü niyetli bir çıkarım olmaz.

İran'da göreve geldikten sonra komşu ülkelerle yakın ilişkiler geliştireceğini belirten merhum Reisi'nin pozisyonundan öte Pezeşkiyan, Batı ile yeni bir sürecin başlamasına neden olacak potansiyeli barındırmaktadır.

İran ile nükleer anlaşmayı askıya alan ABD ve Batı ülkeleri, günümüz şartlarının soğumasıyla birlikte farklı temasların kapılarını aralayabilir.

Sonuç olarak, İran'ın şahin yüzlü politikacılarının aksine güvercin kanatlarıyla diplomasi inşa eden şahısların görünürde olacağını düşünüyorum.

.

Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com

-Gazeteci/Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı-

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI