?>

İnsanlaşma süreci 9 -Etkileşim ve Sevgi-

Cengiz Han Güven

4 yıl önce

İnsanlar sürekli olarak karşılıklı hissi/düşünsel bir etkileşim içindedirler.

Bu etkileşim esnasında, kimileri "içgüdüsel" kimileri de "iradi" tercihlerle kararlar verirler.

Etkileşim olayını başlatan unsur, insan bedenini oluşturan atomlardan/moleküllerden başlayarak, hareket halindeki tüm sistemlerin/organların oluşturduğu titreşim dalgalarıyla ilgilidir.

Bedenin tümünde mevcut olan bu "iç dinamik" sayesinde oluşan "vücut ritmi”, bizim algılama ve düşünme yetimize de etki etmektedir.

Mesela "doğrusal mantık”la dogmalara takılmadan düşünebilme yetisi gelişmiş birinin vücut ritmi de düzenlidir.

Algı ve düşünce akışını düzenli bir "dalga boyu" şeklinde düşünürsek, bu düzene istinaden yanılsama ve önyargı gibi unsurlar ortadan kalkacaktır.

Düşünsel/Akli ritmi düzensiz olan biri ise "Dalga Boyları”nı da düzensiz algılayacaktır; böylece dogmalara kolayca kapılan "önyargılı" bir kişilik olacaktır.

Kollektif bir bütünlük içeren akıl/beden ritminin işleyişini şöyle düşünelim, bir jeneratör ile yanan lambanın ışığı, jeneratörün belli bir rölantide çalışması ile düzgün yanacaktır; jeneratörün motoru düzensiz çalıştığında ise ışığın birden azalıp arttığını gözlemleyebiliriz.

İnsanlar arasındaki etkileşimin temel faktörü, akıl/beden ritmidir.

Bir nevi "titreşim dalgaları" şeklinde, insanlar arasında olumlu/olumsuz bağlar oluşturan bu sistem, tesadüfi sandığımız bir çok karşılaşmanın/etkileşimin hatta aşk/ sevgi bağı/ dostluk gibi yakınlaşmaların da temel belirleyicisidir (Kader olgusu dahi bu etkileşim sisteminin türevidir, zira cinsel çekim/etkileşim ve çocuk doğumuna kadar ulaşan zincir bu sistemle irtibatlıdır).

Etkileşim esnasında, içgüdüsel eğilimlerini İrade ile kontrol edebilenler, Akıl/beden ritimlerini geliştirmiş olacaklarıdır.

Çünkü sıkça, güdüsel/refleksif etkileşimlerde bulunmak, iradeyi köreltecektir, yani aşırı hırs/ kıskançlık/ şehvet, maddi/ menfi rekabetler gibi etkileşimler akıl/beden ritmini ve iradi gücü köreltmektedir.

“Sevgi” denilen olgunun temeli de bu sisteme dayanmaktadır.

Karşılıklı uyum/eşgüdüm irtibatını oluşturan "düzenli dalgalar" araya menfi/refleksif etkileşimler girmediği sürece yoğun bir "sevgi bağı" oluşturacaktır.

Kainattaki İlahi denge/uyum ve senkronizasyonun, İnsan üzerindeki akışkanlığını ancak "Sevgi bağları" ile izah edebiliriz. 

Dolayısıyla insan/insanlık, Kainatın işleyişindeki bir gösterge gibi, akışkanlığın ne yönde değiştiğini göstermektedir.

.

Cengiz Han Güven, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI