Bir insanın kalbinden üzüntü ve sıkıntıyı gidermenin paha biçilmez hissiyatı, hiç bir maddi değerle karşılaştırılamaz...
Çünkü, Kalbin/Kâbe’nin sahibinden (cc) gelen ikramdır o…
“Her şey mal mülk, her şey para pul; dostlukmuş, sevgiymiş ara bul” diye söylediğimiz/söylendiğimiz zamanlarda, hiç karşılıksız evini açan insanlar içimizi ısıtıyor.
“İnsanın izzeti, İsmi Azâm’ı taşıyor oluşudur...”
Yöneldiğimiz (bana selam verenin selamını alırım) varlığın manasına, titreşim frekansına uyumlanırız, yapamadığımız şeyleri daha kolaylıkla yapabiliriz. (“duasının kabul edilmesini isteyen salavat getirsin” gibi.)
“Dua” dalga boyutunda bir eylemdir.
Dua ile dalga geçenlerin hepsi nazara inanır mesela, ama dua ile dalga geçer!
Gerçekten enteresan.
Duanı da yap, üzerine düşen diğer işleri de yap.
Bu işleyişi anlamayanların bir diğer ucu da; sadece dua edip, duası ile çelişen işlere devam etmek.
Halbuki niyete aldığın, yapmayı dilediğin konuda “eylem de duaya dahil”; çünkü madde olarak algıladığımız âlem, bir frekans okyanusu; mana yüklü dalgalar.
Sürekli etkileşim ve titreşim halinde olan…
Sistemi bu şekilde anlamadıkça, güleriz başkalarına, kendimiz komik olduğumuz halde.
Pek çok parametreli şu hayatımızın akışında, “hokus pokus.. ta-taaa..” bir anda oluşuvermiyor sonuçlar..
Sabretmek ve devam etmek…
Hiç bir şeyin karşılıksız (etki-tepki) kalmayacağını bilerek devam et!..
Çok ince işçilik bu; sabırsız, umutsuz, sevgisiz, güvensiz yürümeyen.
Zıtları cem...
Her şeyin varlığının/tanımının zıddı ile ortaya çıkıyor olduğunu farketmek...
Bütün hayat hikayemizi alıp başka bir boyuta taşırken, o hikayenin içindeki “ben” (benlik dağı) olduğu yerde kalabilir mi?
Din, felsefe, klasik bilim… İnsanın kendini tanıma “Ben kimim!.. Neler oluyor!..” sorularına cevaplar ararken, faydalandığı kaynakları..
Günümüzde açılan nokta ki kuantum, holografik evren ışığı ile de aydınlatamıyorsak ya tatlı bir edebiyat yapıyor ya da yolu uzatıyor oluruz…
Açılanın, Hakikat bilgisi olduğu idraki, tüm okuduklarımızı daha aktif uygulama yolunu açsın dilerim...
Hazmıyla, sevgiyle, kolaylıkla…
İnsan evladı, merhamet çağına ya geçecek ya da … !..
Geldiğimiz noktada görünen; sanki dünyanın çivisinin çıktığı adeta; bu saatten sonra artık secdeyi sığdırmak nasib olsun kalan zamana...
Secde halinin en muhteşem fiziksel ifadesi, alnın secdeye değdiği kavuşma...
Resulümüz, Rehberimiz Hz. Muhammed’e tüm zerrelerce salat ve selam olsun.
.
Gülşah Aslı Özhan, dikGAZETE.com