ABD ve Rusya, birbirlerini karşılıklı besleyen madalyonun iki yüzü gibidirler.
Onlar için olmazsa olmaz tek şey, kendi kurguladıkları (danışıklı dövüşün) planlamanın, aksamadan devam etmesidir.
Çünkü Birinci Dünya -paylaşım- Savaşı’ndan sonra, dünyada yeni bir akıl tek başına hüküm sürmeye ve planlama yapmaya başladı.
Mezopotamya’da, Afrika’da, Asya’da, Uzakdoğu’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Baltıklar’da, Avrupa’da, hatta Amerika kıtasında bile çok derinlere kök salmayı başarabilmiş “İngiliz Aklı” ki “Güneş batmayan krallık” tabirini duymayanımız yoktur; dünya genelinde yerleştirdiği akıl yapısı tarafından kullanılan “stratejik formül” tüm dünyayı yılgınlık hatta yok oluş noktasına getirmiştir.
Şayet dikkat edilmez ise İngiltere (İngiliz adasındaki akıl ve düşünce sistematiği) bugün herkesi yine birbirine kırdırtacaktır.
İnsanlık alemi, yüzyıllardır KÖR DÜVÜŞÜ yapmaktan, karşılıklı olarak ülkelerin birbirlerini yok etmesinden ve bu mücadele için sürekli olarak ciddi bir emek ve sermayenin kullanılmasından muzdariptir ve tükenişe doğru gitmektedir.
Bundan dolayı ABD, Rusya, hatta “1. ve 2. Afyon Savaşları”ndan kaynaklı bağımlılıklara (prangalara) sahip Çin bile, dünya genelini çekilmez kılan bu akıl oyunlarından kurtularak, dünyaya yeni bir bakış açısı kazandırmanın faydalı olduğu görüşünde hemfikirdir.
Almanlar ve “Kuma”sı Hollanda, Ruslar ile çatışmaktan (bu arada, İngilizler’in devasa şirketlerini Hollandalılar yönetirler); Ruslar, rahat ticaret yapamamaktan; Çin, üretimi ile dünyayı besleyecek potansiyele sahipken dışlanmaktan; Türkiye, dünyanın ortasında olmasına rağmen birleştirici rol üstlenememekten; insanlığa yeni bir soluk getirmek için birleşen Avrupa bile bu durumdan şikayetçi ve muzdariptir.
Anlayacağımız bütün dünya, kurgusu yapılan ve değiştirilmemesi için her türlü mücadelenin verildiği, “Böl, ayrıştırarak yönet ve oyuna muhalif olanları elimine et” stratejisine dayandırılan akıl yapısının artık değişmesi ve bu sıkışmışlığı rahata kavuşturacak yeni bir akıl yapısının dünyaya kazandırılmasını içtenlikle istemektedir.
İngiliz düşünce ve akıl sistematiği, İngiltere adasına hapis edilebilir mi?
Bahsi geçen ada, etkisiz bir (muz) Cumhuriyet(in)e dönüştürülebilir mi?
Şayet, dünya geneline yerleştirilmiş olan bakış açısı ve akıl yapısı terk edilmediği taktirde insanlık, kendi sonunu göz göre göre getirmekle kalmayacak, hayatı destekleyen tüm doğal üniteleri de geri dönüşü mümkün olamayacak şekilde kökten yok olma noktasına taşıyacaktır.
Fazla bilimsel ve karmaşık konuşmanın bir manası ve kazandıracağı hiçbir şey yoktur.
Kısa, öz ve net olmak gerekiyor artık.
Denizlerin, akarsuların, hayvanların, bitki örtüsünün, ziraat alanında tohumlardan tutun da toprağın zehirlenmesine kadar neyi tutarsanız tutun elinizde kalmaktadır.
En önemli konu, ahlâki (ETİK) sınırlarımız belirsizleşerek yok olmaya doğru ilerlemektedir.
Neden mi?
Birinci Paylaşım Savaşı öncesinde, kazanılacak olan ganimetin paylaşma sözü verilmesine rağmen, savaş sonunda kazanılan tüm ganimeti kendi kasalarına taşıyan akıl yapısı, yapılan çeşitli sözleşmeler olmasına rağmen, gerekli şekilde paylaşım yapmamakta ısrar ettiği için, başlatılan “BİRİNCİ PAYLAŞIM Savaşı hala devam etmektedir” diye görmemiz gerekmektedir...
Medeniyetlerin vücut bulduğu “RAHİM” olan Kadim Anadolu…
Bu rahimden doğacak yeni bir anlayış, akıl ve düşünce sistematiği, insanlığın kendi kendini kurtarmasını tekrardan tetikleyecektir.
Anlayacağımız; insanlığı, birilerinin gelip kurtaracağı beklentisi, boş ve beyhude bir beklentidir.
İnsanlığın, aklını başına almadan, topyekûn aynı hedefe konsantre olmadan rahata kavuşması da bir o kadar boş beklentidir.
Son Söz;
Şayet bir akıl, dünyayı kaoslara ve yok oluşa sürükleyebiliyorsa, doğru kodlara sahip yeni bir akıl, insanlığı yok oluştan kurtarabilir.
Önemli olan bu akıl ve düşünce yapısını, insanlığa kazandırabilmektir…
Her şey, zıddı ile anlam buluyor ise, gerçek tüm karanlıkları aydınlatıyor ise…
İnandırıldığımız yanlış yoldan hep birlikte dönmek ve geleceğimizi hep birlikte kurtarmak, insanlığın el ele vererek başlatması gereken yeni görevidir…
Geri dönüşün mümkün olmadığı noktaya geldikten sonra, pişman olmak hiçbir şey kazandırmayacaktır.
Bir kısım, kendisini ‘elit’ olarak görenlerin hazırladıkları yeraltı yaşama alanları dikkatli incelenecek olunursa, insanlık adına bu “Son buluş”un şiddetini hesaplamak çok da zor olmayacaktır.
ABD ve Rusya ile birlikte eşgüdümlü hareket ederek, kurulacak olan yeni ve adil bir dünyayı inşa edecek olan Türkiye’nin ve yeni bir akıl ve düşünce sistematiğini insanlığa sunan “Erenler”in iyi takip edilmesi dileği ile…
.
Ali Karani, dikGAZETE.com