Arnavutlar’ı Osmanlı’ya isyan ettiren İngilizler, Birinci Dünya Savaşı sona erince Yunan ordusunu silahlandırdı ve Anadolu’ya Türkler’in üstüne sürdü.
Anadolu'nun işgali, Londra’da mukim bankerlerin işi olduğu kadar Kraliyet ailesinin hevesiydi.
Amaç Londra bankerlerinin kâr hayallerini köpürtüp, Birleşik Krallık Atina şubesini, İstanbul işgalini tamamlayarak Bizans tahtına oturtmaktı.
İngilizler, Yunanistan ve Kıbrıs’tan hiç vaz geçmedi…
Hiç düşündünüz mü?
Kraliçe’nin kocası Prens Philip'in babası Prens Andrew kimdir?
Hadi ben söyleyeyim; Prens Andrew, Sakarya Meydan Muharebesi’nde Yunan 2. Kolordusu’nun mağlup komutanı.
Bu adam, yani Prens Andrew, bozulan Yunan Ordusu, İzmir'den kaçarken İzmir’in yakılması emrini vermişti.
Yunanistan Kralı I. Konstantin, Prens Andrew'in ağabeyi ve Prens Philllip'in ise amcası oluyor.
Anlayacağınız kuyruk acıları aile boyu…
Kraliçe Elizabeth'in kocası Edinburg Dükü Prens Philip, Yunanistan ve Danimarka Prensi Andrew’in oğlu.
Annesi ise Kraliçe Victoria'nın torununun kızı, 25 Şubat 1885'de Windsor Kalesi'nde doğmuş olan Battenberg Prensesi Alice. Prens Andrew ile 1903'te evlenmişler.
İşte Kraliçe Elizabeth'in kocası Philip, bu çiftin çocukları. Annesi sonradan deyim yerindeyse kafayı yemişti.
Kraliçe’nin baş papaz olduğu Anglikan Kilisesi'nden Ortodoks kilisesine geçmiş, Hz İsa ile seviştiklerni söyleyince kadıncağızı paldır kültür Berlin yakınlarındaki psikanalitik bir klinik olan Schloss Tegel’e yatırırlar.
Prens Philip’in annesi Alice'nin rahmine Freud yüksek dozda radyoterapi uygular…
Kliniği ziyaret eden Sigmund Freud bu ünlü hastayla bizzat ilgilenir.
Alice’in, İsa ile kurduğu romantik ve cinsel hayallerin geçmişte kalan, yaşanmamış ve bastırılmış bir ilişkiyle bağlantılı olduğunu düşünen Freud, paranoid şizofreni tanısı konan genç kadının libidosunu yok etmek için rahmine yüksek dozda radyoterapi uygulayarak onu menopoza sokmaya çalışır.
Kraliyet ailesinin normal hayatları yok.
Galatasaray eski Başkanlarından Ünal Aysal'ın ikinci eşi Fani Grammatikogiann ismini duydunuz mu?
Fani Grammatikogiann, yıllarca Yunanistan’da birçok TV kanalında muhabir olarak çalıştı.
Güzel ve tecrübeli bir gazeteci. Çift, 2006’da Atina’da tanıştı. Atina’da yaşayan Fani, İstanbul’a geldiği zamanlarda Ünal Aysal’ın, “The Ritz Carlton Otel”inin çatı rezidansında kalmaya başladı.
Sıkı durun, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in eşi Edinburgh Dükü Prens Philip Mountbatten’ın kuzeni.
Philip Mountbatten, Kral Konstantin’in yeğenlerinden biri olarak Korfu’da 1921 doğumlu. Danimarka ve Yunan melezi. Philip, İngiliz Kraliyet Donanması’nda teğmenken 1947 yılında Kraliçe 2. Elizabeth ile evlenmişti.
“Schleswig- Holstein- Sonderburg- Glucksburg” olan soyadını Mountbatten olarak değiştirmişti. Armasında halen Yunanistan bayrağı ve Danimarka Kraliyet Bayrağı var.
Kraliçe ile kocası at meraklısı ve Prens Phillip, İstanbul’a resmî ziyaretlerinin haricinde at satın almak için “Mister Philip Mountbatten” ismine çıkartılmış normal İngiliz pasaportu ile birkaç defa geldiği, istihbarat raporlarında mevcut.
İşte küresel Kraliyet ailesi geçmişteki akrabalık bağlarını bahane ederek “Kıprıs” ve Yunanistan’ı sahipleniyor.
İngilizler, Güney Kıbrıs'ı ilhak etti Türkiye karşı çıktı…
Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ile İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague arasında, İngiliz Üsleri içerisinde kalan 3 Belediye ve 16 Köyün kalkınmasına yönelik bir anlaşma olduğu biliniyordu.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in Londra ziyareti çerçevesinde 15 Ocak 2014’te imzalanan, Ada'daki egemen İngiliz üslerindeki taşınmazların mal sahiplerince kullanılmasına ilişkin düzenleme yürürlükte.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ve İngiliz Yüksek Komiseri Stephen Lillie ve diğer yetkililerinin katılımıyla üç gün önce Güney Lefkoşa’da gerçekleştirilen törenle başladı.
İngiltere, iki askeri üssü aracılığıyla Ada topraklarının yüzde 3'üne yakın bölümünde egemenlik haklarına sahip.
Rum kesimi anlaşmanın uygulamaya konulmasıyla birlikte, İngiliz Üsler bölge sakinleri için ekonomik büyüme ve faaliyetler açısından önemli fırsatlar doğurmasını bekliyor.
İngiliz Üsleri’nin, 200 km karelik alana denk gelen yüzde 78’i, şehir planlama bölgelerine dahil olması öngörülüyor. Böylece bu bölgeler içerisinde mülk sahibi olma ve kalkınmaya ilişkin sınırlandırmalar da kalkacak.
Ayrıca Kıbrıslı Rumlar, anlaşmanın, mülkiyete ilişkin, hak sahipliğine ilişkin önemli bir revizyon da sağladığı görüşünde.
Aslında durum pek de öyle sayılmaz. Rumlar bu anlaşma ile İngilizler’in adadaki meşru olmayan varlığını kabul etmiş oldular.
Ağrotur Üs bölgesinde 860 hektar, Dikelya bölgesinde ise 930 hektar olmak üzere yaklaşık bin 800 hektarlık alan kalkınma projesine dahil.
Şehircilik planlamasına dahil olacak bölgeler dışında, belirli koşullar altında, benzin istasyonları, lokanta, kokteyl salonları gibi yerler için de Rum yönetimince izin verilebilecek.
Kıbrıs'ın yüzde 2.76'lık bölümünü oluşturan Ağrotur (Akrotiri) ve Dikelya'daki üsler, "egemen İngiliz üsleri" statüsüne sahip ve İngiliz hukukunun geçerli olduğu İngiliz toprağı sayılıyor. İki üs yaklaşık 254 kilometrekarelik alana yayılıyor.
Türkler anlaşmaya karşı…
Türk Dışişleri, Kıbrıs’taki egemen İngiliz üslerine ilişkin yürürlüğe giren düzenlemenin taraflar arasındaki dengeye ve Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik çabalara zarar verdiğini söylüyor.
Ancak Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy'un açıklamasına bakılırsa, eğer İngilizler ve Rumlar bu konuyu Türkler’e danışarak yapmış olsalarmış mesele yokmuş.
Bununla birlikte adı geçen bölgelerdeki Kıbrıs Türkleri’ne ait mal varlıklarının, Kıbrıs Türkleri’nin taşınmazları, vazgeçilmez hak ve çıkarlarının görmezlikten gelinmesine itiraz edilmesi de yadsınamaz.
Kıbrıs Rum Yönetimi, “Kıbrıs Cumhuriyeti” mirasını ret etti İngiliz egemenliğini tescilledi…
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 60 yıl sonra ilk kez böyle bir gelişme yaşanıyor. Bu anlaşma Kıbrıslı Rumlar’ın bağımsızlık davasına ihanettir.
Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti idealine ihanettir. Ada’da İngiliz egemenliğini sonlandırmayı amaçlayan ENOSİS davasına, EOKA hareketine ihanettir.
Kıbrıs davasında Kıbrıslı Rumlar’ın ve Türkler’in İngilizler tarafından nasıl çatıştırıldığını daha önce yazmıştım. O nedenle ENOSİS - EOKA sizi korkutmasın. Asıl hedef İngilizler’di, Türkler maalesef arada kaynadı.
Kıbrıslı Türkler ve Rumlar gün gelecek bu hainleri mahkemelerde yargılayacaktır.
Türkiye, bu oldu bittinin karşısındadır. Asla onaylamıyor. Dünya kamuoyuna da itiraz şerhini düştü.
İngilizler, İstiklal Savaşı’nda olduğu gibi yine Yunan kartına oynuyor. İngiliz desteğine güvenen Yunan Ordusu, ikide bir çıkıp zırt-pırt savaş narası atıyor.
Ulan kopiller savaş, Atina tavernalarında rakıyı kafaya dikip sallana sallana sirtaki oynamaya benzemez.
Akıllı olun.
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete