?>

İmparator Valens’in Thyateira, Nakoleia, Salice ve Hadrianopolis Harpleri

Ramazan Topraklı

10 saat önce

Har.1: Değişen coğrafya: Hoyran ve Eğirdir Gölleri, Anayol [Kıral Yolu], diğer yollar, ırmaklar, şehirler, Kıreli ve Beyşehir Gölleri. Kötürnek [Hadrianopolis, el-Alemeyn, Hısnu’l-Meclis], Lagania [Anastasiopolis, Marcianopolis], Sagouda [Söğüt, ad Salice]. 

İmparator Valens’in Thyateira, Nakoleia, Salice ve Hadrianopolis Harpleri

Öz

Bu makalenin amacı, Bizans İmparatoru Valens’in [MS 364-378] yapmış olduğu Thyateira, Nakoleia, Salice [Söğüt] ve Hadrianopolis harplerinin vûku buldukları yerleri tespit etmektir. O yüzden bu makale, bir tarihî coğrafya çalışmasıdır. İddia edildiği gibi bu harplerin Akhisar ve Edirne ile hiçbir ilgisi yoktur. Valens, Bizans’ın Doğu kısmının imparatoru olduğu için bu harplerin üçü [Thyateira, Salice ve Hadrianopolis] Eğirdir Gölü çevresinde, Nakoleia harbi ise Seyitgazi’de vûku bulmuştur. Bu harplerde zikredilen Gotlar, Bizans imparatorları tarafından Şuhut ve Eğirdir Gölü, Hunlar ise Eğirdir Gölü çevresine yerleştirilen Bizans paralı askerleridir. Zira, Eğirdir Gölü’nün en eski adlarından biri olan Uz [Oğuz] Gölü adı, Anna Komnena’ya göre bu Hunlar’la ilgilidir. Hadrianopolis harbi, Kötürnek köyüne 9 mil uzaktaki Köke köyü önünde, yâni Marcianopolis’te yapılmıştır.

Açar Kelimeler: Valens, Thyateira, Arkadiopolis, Nakoleia, Salice, Söğüt, Marcianopolis, Köke, Hadrianopolis, Kötürnek.

Giriş

Valens, 28 Mart 364 tarihinde kardeşi I. Valentinianus tarafından Doğu İmparatorluğu'nu idare etmek için ortak imparator seçilmiştir. İmparatorluk iddiası güden Procopius adlı bir isyancının kendini imparator ilân etmesini [28 Ey. 365- 27 May. 366] takiben tahtını bırakıp intihar etmeye kalkmış, ancak halkın müdahalesi üzerine intihardan vazgeçmiş ve tahta geri dönmüştür. Romalılar için tam bir felâket olan Hadrianapolis muharebesinde 9 Ağustos 378 tarihinde öldürülmüş ve ordularının hemen tümü Got kavmi istilacıları tarafından imha edilmiştir.

Valentinianus [364-375], kardeşi Valens'in ortak imparator olmasına karar vermiş ve Roma İmparatorluğu'nu Batı ve Doğu olarak ikiye bölmüş ve yalnız Batı Roma'da saltanat sürmüştür. Gratianus [378-383], Valens'in ölümü üzerine Doğu imparatorluğu kendine miras kalmıştır; ertesi yıl General Theodosius'u Doğu İmparatoru atamış ve 375-383 arasında II. Valentianus ile ortak imparator olarak Batı İmparatorluğu yapmıştır. I.Theodosius [379-395], Hadrianapolis muharebesi felâketinin tesirleri ile uğraşması için Gratianus tarafından Doğu imparatoru atanmıştır. Barbar asıllı paralı askerleri Roma ordusuna alarak Doğu ordularını yenilemiştir. II. Valentinianus ve Gratianus’un ölmeleri üzerine Batı İmparatorluğunu da üzerine almıştır. Hıristiyanlığı, Roma İmparatorluğu'nun resmî dini olarak kabul etmiştir. Arcadius [395-408 Doğu], karısı Aelia Eudoksia ile yüksek devlet memurlarının elinde kukla olmuştur. Batı imparatoru Honorius’un erkek kardeşidir. Olayları iyi anlaşılabilmek için Vikipedi’den, o döneme ait Doğu ve Batı imparatorları hakkında yukarıdaki kronolojik bilgilerini verdim.

Thyateira ve Nacoleia Harpleri

Procopius, Kilikya yerlisiydi ve 326 yılı civarında Corycus'ta doğdu. İmparator Julian'ın anne tarafından kuzeniydi. 358'de Lucillianus ile birlikte Sasani sarayına elçi olarak gönderildi. Procopius, Julian'ın maiyetine katıldı ve 363'te Sasaniler'e karşı yaptığı seferde yer aldı. Sebastianus ile birlikte 30.000 adamla yukarı Dicle'yi kontrol etmekle ve mümkünse Ermenistan Kralı II. Arsaces'e katılıp güneye doğru yürüyerek Asur'daki Julian'ın ordusuna ulaşmakla görevlendirildi. Ancak Julian öldü; Procopius, Nisibis ile Singara arasındaki Thilsaphata yakınlarında ana Roma ordusuna ulaştığında yeni imparator Jovian ile tanıştı. Julianus'un bedeninin Tarsus'a taşınmasını ve ardından gömülmesini denetledi ve ancak daha sonra ailesiyle birlikte Sezariye'ye gitti. Jovian'ın ölümünden sonra yeni imparatorlar Valentinianus ve Valens, Procopius'u tutuklamak için birkaç asker gönderdiler. Procopius teslim oldu, ancak ailesiyle görüşmek istedi ve ailesiyle birlikte önce Karadeniz'e, sonra da Tauric Chersonese'ye kaçtı. Procopius sürekli ihanete uğrama veya ifşa olma korkusu içinde yaşıyordu ve yardım istemek için İmparatorluğun başkenti İstanbul’a gitti. Procopius, kendini İmparator ilân etmeye karar verdi. O sırada İstanbul’da dinlenen iki lejyonu rüşvetle satın aldı ve imparatorluk şehrinin kontrolünü ele geçirdi. Bundan kısa bir süre sonra, 28 Eylül 365'te kendini İmparator ilan etti ve hızla Trakya; daha sonra Bitinya eyaletlerinin kontrolünü ele geçirdi. Valens, Thyatira ve Nacolia'daki iki savaşta Procopius'a galip geldi. Procopius savaş alanından kaçtı; bir süre Frigya'nın vahşi doğasında kaçak yaşadı; ancak kısa süre sonra iki generalinin ihaneti sonucu yakalandı. 27 Mayıs 366'da idam edildi ve kesik başı, ortak imparator Valentinianus'a gönderildi (Vikipedi 2).

Tarihî Coğrafya: Thyateira ve Nacoleia Neresidir?

Corycus [Korikos], Mersin-Erdemli ilçesinde eski bir kent; Tarsus malûm; Nisibis Nusaybin; Sezariye ise Kayseri olmalı. Karadeniz eski Eğirdir Gölü, Tauric Chersonese ise Anayol [Kıral Yolu] üzerinde bulunan Kemer Boğazı olmalıdır; zira, Bilge Umar’ın Gelibolu Yarımadası dediği Khersonnesos [Anna'da Kherronesos], Kemer Boğazı’nın batı yakasıdır (Anna, 1996: 225, 228, 248, 448-453, 505). Burada Anayol’dan ayrılan Bizans Askerî yolu, Bozdurmuşbeli, Şuhut, Afyon, Seyitgazi, Eskişehir, İnegöl ve Yalova-Taşköprü yoluyla İstanbul’a gider. Tauric ise Tauros [Dağları] kelimesiyle ilgili olmalıdır. Trakya denilen yer, Kemer Boğazı’nı da içine alan Thrakesia temi; Bitinya ise İznik ve İzmit Bithynia’dan gayri, Thrakesia teminin şark hududunda yer alan ikinci bir Bitinya olmalıdır. Zira, bazı metinlerde Gelendost civarı için de Bitinya denildiğini gördüm.

Thyateira, Asia eyaleti ve Anayol üzerinde Arkadiopolis, Pelopeia ve Semiramis gibi adları bulunan kenttir (Remsi, 1960: 122, 130) ve Kemer Boğazı’nın 6-7 km şarkındadır [bk.Har.3]. Procopius’un, İstanbul’dan itibaren Askerî yolu takiple Kemer Boğazı ve Gelendost civarına kadar hâkim olduğu, Valens’in ise şarktan ve Konya-Ereğli tarafından gelerek Procopius üzerine yürüdüğü anlaşılmaktadır. Thyateira’da mağlup olan Procopius, Kemer Boğazı’ndan itibaren Bizans Askerî yolu üzerinden İstanbul’a doğru geri çekilirken Nacoleia, yâni Seyitgazi yanında yapılan harbi de kaybetmiştir. “Valens, Ankara'dan yola çıkarak Pessinus üzerinden Frigya'ya girdi ve Akhisar yakınlarında yapılan Thyatira Muharebesi'nde Procopius'un generali Gomoarius'u yendi. Ardından Nacoleia'da Procopius'un kendisiyle buluştu ve askerlerini onu terk etmeye ikna etti” denilir [vikipedi 4]. Tabir caizse ordular dans ettirilir: Valens, Ankara’dan Akhisar’a götürülür; oradan da Seyitgazi’ye getirilir. Göller Bölgesi’ndeki coğrafî değişimi bilmeyen tarihçi, Ankara, Pessinus ve Thyateira hakkında yanılmıştır. Söz konusu Ankara, Anayol üzeri ve Suğla Gölü yanındadır; Pessinus, Anayol üzerinde ve Küçük Firikya’daki Kötürnek köyüdür [Hadrianopolis]; Thyateira ise Kemer Boğazı’nın 4-5 mil şarkında veya Kötürnek’in 15-16 mil batısındadır [bk. Har.1, Har.3].

Ad Salice [Söğüt] Harbi

Karadeniz’in kuzeyine yerleşen Gotlar, Olbia’daki Grek-Roma kültürüyle temasa geçmişlerdir. Olbia, tarihin bir bölümünde Yunan kolonisi olmuş ve İÖ IV. Yüzyıldan itibaren yüksek bir medeniyet seviyesine ulaşmıştır.

Valens, Gotların sınır bölgesine gelişini olumlu karşıladı ve bölgenin Roma valilerine geçiş için talimat verdi. Nehri geçmek için çok sayıda basit bot temin edildi. Pek çok Got bu nehirde hayatını kaybetti. Ancak karşı kıyıya yine de çok miktarda Got ulaştı. Gotların, Romalılara olan müteşekkir tavrı zamanla değişti. İlkin Romalılar küçük yaştaki Got çocuklarını alıp İmparatorluğun çeşitli yerlerine köle olarak gönderdiler. Gotlar ses çıkarmadılar. Sonra Valens’ten ikinci bir emir geldi. Tüm eli silah tutan Gotlar, silahlarını Romalı yetkililere teslim edecekti. Ancak Gotlar silahlarını teslim etmek yerine yerel yöneticilere rüşvet vererek bu yükümlülükten kurtuldular. Valens, bu haberleri sonradan öğrendi. İmparatorluğunun içinde çok sayıda silahlı barbar vardı. Valens, yanlış karar verdiğini anladı ve Gotlar’ı gruplara bölüp İmparatorluğu’nun çeşitli köşelerine dağıtacaktı. Bu arada Tuna sınır bölgesinde çok sayıda Ostrogot belirdi. Onlar da soydaşları gibi Hunlar’dan kaçıyordu. Bunlar soydaşlarından farklı olarak sınırı geçmek için Roma’dan izin istemediler; bir gece Frithigern’in Gotlar’ıyla birleştiler. Valens, her şeye rağmen Gotlar’a yardım etmekte kararlıydı. Gotlar, Trakya valileri Maximus ve Lupicinus’un sahtekârlıkları yüzünden isyana sürüklendiler.

Trakya’da bu gelişmeler olurken Romalılar büyük bir ordu toplayıp, bu büyük tehlikeyi biran önce bertaraf etmek istediler. Roma ordusu Trakia eyaletine geldi. Valens, Batı’dan destek istedi. Gratianus, Pannonia Valeria bölgesinin komutanı Frigeridus’u bölgeye gönderdi. Ancak Frigeridus bölgeye gelmeden, Gotlar’ı Dobruca’nın içlerine doğru hareket etmeye zorlamak için bir askeri harekete girişti. İki lejyondan fazla olan bu ordu, açık alanda Gotlar’la savaşa girmek istedi. Gotlar ise Salice denilen yerde acele çadır kurup, savaş düzeni aldılar. Savaş çok kanlı oldu, ancak sonuç alınmadı. Gotlar yerlerinde kaldılar. Roma ordusu ise yakınlardaki Marcianopolis kentine çekildi. Richomerus, destek ve asker bulabilmek için Galya’ya gitti. Romalılar, Gotlar’ı açlığa mahkûm etmek için Balkan Dağlarındaki geçitleri tuttular; tarlaları yaktılar ve yiyeceklere erişimi engellenmeye çalıştılar. Valens ise daha hızlı bir şekilde Trakia eyaletine varmaya çalıştı. Amaç Gotları bölgeye hapsetmek ve Karadeniz kıyıları veya Tuna’ya ulaşmalarını engellemekti. Burada kritik bir hamle Frithigern’den geldi; Hunlar’dan kaçanlarla temasa geçti. Bunlar, Tuna Nehrini geçen Ostrogotlar’ın oluşturduğu bir gruptu. Bunlar Aşağı Moesia bölgesindeydiler. Bu grupla temasa geçip, kendilerine katılmalarını sağladı. Bu grup yalnızca Gotlar’dan oluşmuyordu; içerisinde kaçak Hun askerleri ve Alanlar da vardı. Klasik piyade Gotlar’ın yanına Ostrogot süvarileri de eklenmişti. Böylece Got ordusu daha da güçlü bir hale geldi. Modern Burgaz’ın yakınında Dibaltum-Develtus denilen Karadeniz kıyısında Got akıncı birlikleri, Roma birliklerine baskında bulundu ve Roma birlikleri katledildi ve ordu dağıldı.

Bunlar olurken Gratianus’un emriyle Frigeridus, Beroea Strara Zagora bölgesinde tahkim edilmiş bir savunma hattı kurmayı denedi. Saturnis bunu daha önce Shipka’dan Maritsa vadisine açılan kritik yol hattında denemişti. Nitekim bu plan işe yaradı. Farnobius’un başında bulunduğu Got grubu bu stratejinin kurbanı oldu. Bu çatışmadan sağ çıkan bir kısım Vizigot, Yukarı İtalya ve Aquitania bölgesine yerleşti. Valens, 378 yazında Konstantinopolis'e döndüğünde Gotlar’ı, Roma topraklarının içlerine aldığı için suçlanıyordu. Valens, kendi hatasının sonuçlarını onarmak için çaresizce her şeyi riske atmaya karar verdi. Başkentte sadece birkaç gün kaldı ve Hadrianapolis surları yanındaki ordu komutasını devraldı. Ad Salice Harbiyle ilgili bu metni Kozan (2017)’den özetledim.

Olayların Coğrafyası: Söğüt Neresidir?

Ad Salice [Söğüt] harbi, tarihçiler tarafından bugüne kadar Balkanlar’da gösterilmiştir. Yine tarihçi, 29 Nisan 1091 tarihinde vukû bulan Lebounion harbini de bugünkü Edirne civarında göstermiştir ki, yanlıştır. Lebounion harbi, eski Eğirdir Gölü’nün kuzey sahili ve Barla ile Gelendost arasındaki ovada vukû bulmuştur [bk. Har.2]. Aynı bunun gibi Söğüt harbi de Senirkent ovası ve Söğüt nehri [Popa çayı] yanında vukû bulmuştur. Şimdi bu durumu olaylar ve olayların vukû buldukları yerlerin adlarıyla ispat etmeye çalışalım:

1.Roma çok sayıda paralı askeri, önce Sasaniler, sonra Araplar, sonra da Türkler ile savaştırmak için Anadolu ve bilhassa da hudut kabul edilen Eğirdir Gölü civarına yerleştirmiştir. Eğirdir Gölü civarı veya Küçük Firikya’da çok sayıda Hun, Oğuz, Got, Alan, Bulgar, Peçenek, Kuman, Sarmat, Frank, Katalan vs. savaşçı kavim vardır.

2.Yukarıda Thyateira harbinin Kemer Boğazı yanında, Nacoleia harbinin de Seyitgazi yanında yapıldıkları gösterdik. Thyateira kentinin yeri, tarihçilerce yanlış bilinmekle beraber, bu harbin Anadolu’da yapıldığına dair fikir birliği vardır.  Got lideri Athanarik, yaklaşık 30 bin kişilik bir kuvveti Procopius’a yardım gönderdiğine göre (Kozan-, 4), Eğirdir Gölü civarında 30 bin kadar Got var demektir. Hatta Gotlar’ın birkaç yüz bin olduğu gibi çok abartılı bir sayı da verilir ve bunlar, Highland adlı bölgeye yerleşir (Kozan-, 10). Highland [yüksek ülke], Eğirdir Gölü’nün şarkında Yukarı Firikya denilen Gelendost-Şarkîkaraağaç bölgesidir (Khoniates, 1995: 49).

3.Trakya veya Trakia denilen yer, malûm Trakya değil, Kemer Boğazı çevresini içine alan Thrakesia temidir. Basit botlar ve sallarla geçilmek istenilen ve Tuna denilen “nehir”, malûm Tuna değil, eski Hoyran ve Eğirdir Gölleri arasındaki ve Yenice Köyü Köprüsü ile geçilen büyük, derin ırmaktır [Bathys Rhyax] [bk.Har.1, Har.2, Har.3]. Bu kayıttan 360’lı yıllarda Kemer Boğazı’nda köprü bulunmadığı, varsa da yıkıldığı anlaşılıyor. Buraya köprü kurulması için Theodosius’a 380-390’da bir dilekçe verildiği; Justinian’ın 560 da, yanyana dizilmiş kayıklardan ibaret ve sellerin sık sık bozduğu eski bir köprünün yerine taş kemer bir köprü yaptırdığı anlaşılıyor (Remsi, 1960: 78, 235). Peçenek ve Halkokondiles tarihindeki Trakya, Senirkent ovası; İstros ve Tuna denilen nehir ise Uluborlu Papa çayıdır.

4.Karadeniz değil, “pontus”, yâni “deniz” olup, bu deniz, eski Eğirdir Gölü’dür. Olbia da Eğirdir Gölü’nün kuzey sahilindeki Barla olmalıdır. “Seleuceia'ya da aslında Olbia denirdi. Seleuceia’nın eski adı Olbia idi. Nikomedia, eski Astakos yahut Olbia'nın yerine yapılmıştı” (Remsi, 1960: 22 açık.1, 46 açık.2, 194) gibi kayıtlar, Eğirdir Gölü yanında da bir Olbia bulunduğuna işaret eder. Kırım’daki bir Olbia tarihî metinle uyuşmaz. Selefkoslar Eğirdir Gölü civarında Apameia, Laodikya [Eğirdir], Antiocheia [Yalvaç] vs. gibi birçok şehir kurdular. Barla, hem Seleuceia, hem de Antiocheia olarak da anılır. Eski Eğirdir Gölü civarına Seleukobolos deniliyor (Remsi, 1960: 392). Onun için Hadrianopolis yakınında vukû bulan Marcianopolis harbinde zikredilen Olbia, Barla’ya uygun düşmektedir.

5.Anna’da da zikredilen Moesia Mysia olup, Mysia Uluborlu-Yalvaç arasıdır ve Kötürnek köyüne kadar uzanır. Firikya ile Mysia arasındaki sınır tam belirgin olmayıp, bu husus bir darbımesel olmuştur (Remsi, 1960: 70). Beroea ise, Anna’daki Beroe, Berroe, Beroia ve Berroia ile aynıdır ve Hoyran Gölü yanındadır. “İmparator, sık sık sözünü ettiğimiz, Ermiş Georgios Burcu'nu işgal etmeye gitti; oradan da, yörede Sagouda [Söğüt] denen bir kasabaya geçti; ama Türklerle karşılaşmadı” (Anna, 1996: 483, yıl 1115). Mysia'da aynı adı taşıyan nehrin kıyısında Söğüt [Σογούτη] adında müreffeh küçük bir kasaba var. Bu kasaba Karadeniz'den yaklaşık 250 stad uzakta ve Yunanistan’dadır. Oğuzlar geldiklerinde bir süre bu bölgede yaşadılar (Halkokondiles, 2014: 19). İşte iki kaynakta zikredilen Söğüt ile Salice [Lat. Söğüt] aynı yer olup, Senirkent ovası ve Popa çayı kıyısındadır [bk.Har.1]. Eski Eğirdir Gölü için, Halkokondiles çevirisinde de hatalı olarak Karadeniz denildiği görülmektedir.

6.Salice’de [Söğüt] mağlup olan Romalılar, Kemer Boğazı’ndan [Hellespontus] geçerek Boğaz’ın 10 mil şarkı ve Kötürnek’in [Hadrianopolis] 10 mil garbında ve Gelendost-Köke köyü önündeki Marcianopolis’e gitmişler ve 09 Ağustos 378 tarihinde Gotlar’la tekrar savaşmışlar, yine mağlup olmuşlar ve Valens de öldürülmüştür. Theodosius, “Eskiden Vergolion denilen şehri yeniden bina ettirmiş ve ona kendi oğlunun adını vermiştir” [Cedrenus 1, 568]. Hierocles'te Bargylia'nın Marcianopolis veya Anastasiopolis adı altında gizlendiği anlaşılmaktadır. Kilise listeleri kendi eski adıyla kaydederler (Remsi, 1960: 125, açık.2) ifadesinden Bargylia, Marcianopolis, Anastasiopolis ve Vergolion kentlerinin aynı olduğu ve Köke köyü önündeki Lagania’ya yerleştiği anlaşılmaktadır [bk.Har.1].

7.Valens daha sonra Procopius'a yardım eden ve Trakya'yı işgal etmekle tehdit eden Vizigotlar’a savaş açtı; 367 Mayıs'ında Tuna'yı geçti ve Vizigot topraklarını [günümüz Romanya'sında] harap etti. O yıl [376], Hunlar’a yenilen ve takip edilen Vizigotlar’ın, Valens'in generallerince Tuna'nın güneyindeki Roma topraklarına yerleşmesine izin verildi. Kısa süre sonra kabile Romalılara isyan etti (britannica). Bir doğu Germen kabilesi olan Teuringi, Hun istilasından kaçmak için topraklarını terk etmişti. Liderleri Alavivus ve Fritigern ile Doğu Roma'ya sığınmışlardı. Valens onları müttefik olarak 376’da Tuna'nın güneyine yerleşmelerine izin vermişti. Ancak eyalet kumandanlarıyla sorunlar yaşayan kabile, Romalılara karşı ayaklandı (vikipedi 3). Hagenmeyer'e göre Fulcherius ve çağdaş batılı tarihçiler, Bulgaristan’ın Roma İmparatorluğu’nun eski Moesia, Thracia ve Macedonia illerinden oluştuğunu düşünüyorlardı, yâni Tuna nehri ile Adriyatik Denizi ve Ege Denizi arasında kalan bütün bölgeler Bulgaristan sayılıyordu (Yıldız, 1999: 21, açık.54) yorumu yanlıştır. Moesia ve Thrakia’yı üstte açıkladım. Macedonia ise Gelendost ile Şarkîkaraağaç arasında olmalıdır. Fulcherius, 1097 yılı Haçlı seferinde Afyon-Şuhut civarını, “çok iyi toprağa sahip ve her tür ekin için verimli Romania olarak tarif eder” (Yıldız: 1999: 46-47). Bu bölgeyi, Halkokondiles Sarmatia olarak verir; ama mütercim Rusia alarak hatalı tercüme eder (Halkokondiles, 2014: 25, 29-31).

8.367'nin ilkbaharında Valens Tuna'yı geçti ve Gotlar’ın üzerine yürüdü. Gotlar Karpatlara kaçtılar ve Valens'i yazın geri dönmek durumunda bıraktılar. Ertesi bahar Tuna'da yaşanan sel, Valens'in nehri geçmesini engelledi. Bunun üzerine Valens, askerlerini kaleler inşa etmekle görevlendirdi. 369'da Valens bir kere daha Noviodunum'dan nehri geçti ve Gotlar ile karşılaşıp onları yenmeden önce kuzeydoğudaki Got kabilesine saldırdı (Kozan, 2017). Açık. Noviodunum, "yeni kale" anlamına gelen Kelt kökenli bir isimdir: "Yeni" anlamına gelen Keltçe nowyo ile "tepe kalesi" veya "müstahkem kale" anlamına gelen Keltçe dun kelimelerinden gelir.

Burada zikredilen Tuna, Kemer Boğazı’ndaki derin nehir olmalıdır. Karpatlar ise Kemer Boğazı çevresindeki Toros kollarından biridir. Kanaatimce Bozdurmuşbeli ve Yoğurtçubeli geçitlerinin bulunduğu Sultan dağlarıdır. Yeni kale ise Kemer Boğazı’nın şarkında olmalıdır. Buradaki bir mevkiin adı Yenişar-harımı, su ise Yenişar-âbı’dır.

9.[İskitler] çok kalabalık Tuna'yı geçerek Tuna'dan sonra gelen Mysia'nın [yukarı ve aşağı] iki ilinden geçtiler [75]. Hayatta kalanları bu bölgeden Tuna Nehri kıyısındaki Aşağı Mysia'ya yerleştirdi [76]. Diğerleri Maiotik Gölü ve Pontus kıyısında yaşıyordu; yani Zichen ve Abasgianlar, Gotlar ve Hamaxobioi, Tauroskythians ve Borysthenitler ve ayrıca Mysia'da Tuna nehrinin ağzında yaşayanlar; bunlara Hunlar ve Kumanlar deniyordu; bazıları onlara İskitler de diyor [81]. Yunancada kuzeydoğu rüzgârının adı olan "Kaikias", Mysia'daki Kaikos nehrinin adından türetilmiştir [271]. Küçük Asya'nın kuzeybatı köşesini [Mysia] fethettiler ve eskimiş kaleyi [Palaiokastro] kendilerine ikametgâh ettiler [282] (Gregoras, 1973). [Gregoras, 1973: 75-76, 81, 271, 282]’den Mysia ile ilgili kısımlar aldım:

Tuna, Uluborlu Papa çayı; Mysia, Uluborlu ve Yalvaç arası, Maiotik Gölü [?], Pontus [deniz] ise eski Eğirdir Gölü’dür. Hunlar, Gotlar ve Toros İskitlerinin [Tauroskythians: Peçenekler], Eğirdir Gölü [Deniz: Pontus] civarında bulundukları anlaşılıyor. Bu bilgi, Valens, Gotları Roma toprakları içlerine kabul etti kaydına uygun düşer (vikipedi 3). Mysia’daki Kaikos, Hoyran ovası; Elek suyu ise Kaikos nehridir. Zichen Lichie olup, bu yer Eğirdir’dir. Mysia, Küçük Asya'nın değil, Asya Eyaleti’nin kuzeybatı köşesidir ve Palaiokastro muhtemelen Söğüt’tür [Sagouda].

10.“Türkiye Kralı’nın komşusu olan Tuna nehri kıyılarında bulunan Pannonia kalesine ulaştı”. “Peçenekler, çadırlarda yaşamayı seven göçebeler oldukları için sürülerini Tuna’nın ötesindeki Borysthenon nehri ile Pannonia arasında bulunan meralarda otlatırlardı. Peçenekler, 895 yılında Bulgar Kralı Simeon'un müttefiki olarak Macarlar'a saldırıp onları bugünkü yurtları olan Pannonia’ya gitmek zorunda bıraktılar (Skylitzes, 2016: 141, 181 ve açık.929).

Bu kaynak metinlerden Senirkent ovasının doğu tarafına Pannonia denildiği anlaşılmaktadır.

11.“Bizim şimdi Ozolimne dediğimiz gölün, hatırı sayılır çevre uzunluğu ve genişlik boyutu vardır; göl, yüzölçümü yönünden de, bugüne dek coğrafya yazarlarının andıklarının hiç birinden geri kalmaz. Yüz Tepeler denen yerin ötesindedir ve ırmakların en uzunları, en bol su getirenleri oraya boşalır; yüzeyinde çok sayıda büyük taşıma gemileri gider gelir, bu da gölün ne kadar derin olduğunu gösterir. Ona Ozolimne denmesi, sağlığa zararlı ve tiksindirici kokular yaydığı için değildir; tersine, vaktiyle bu göle, günlük konuşma dilinde Ouz'lar denen Hunlar’dan bir ordu gelip, onun kıyılarında konaklamıştı; o günden beri, bu göle Ouzo-Limne [=Uz Gölü] denmiş, kuşkusuz adın içinde “U” sesi de varmış” (Anna, 1996: 225).

Yüz Tepeler, Şumnu’da değil, ovadaki höyük ve tepeciklerin çokluğundan kinaye Uluborlu-Senirkent ovasıdır. Uz veya Oğuz Gölü ise eski Eğirdir Gölü’dür. Irmakların en bol su getirenleri iki göl arasındaki ırmak ile Marsyas veya Bigadiç nehri, en uzunları Yalvaç çayı ile Uluborlu Popa çayıdır. Vikipedi 3, britannica, Kozan-, 9 ve Kozan-, 14’deki metinlerden ve Gregoras’tan Eğirdir Gölü yanında Gotlar ile Hunlar’ın birlikte bulundukları görülmektedir. Yine bu metinlerden Eğirdir Gölü’nün Uz veya Oğuz adının, IV. Asra kadar indiği anlaşılmaktadır.

Hadrianopolis [Adrianopolis] Harbi

“Hadrianopolis Muharebesi olarak da bilinen Adrianopolis Muharebesi, Roma imparatoru Valens liderliğindeki Doğu Roma ordusu ile Fritigern liderliğindeki Got isyancıları [çoğunlukla Therving'ler ve Greutung'lar, Got olmayan Alanlar ve çeşitli yerel isyancılar] arasında gerçekleşti. Savaş, Roma'nın Trakya eyaletindeki [günümüzde Avrupa Türkiye'sinde Edirne] Adrianopolis yakınlarında gerçekleşti. Gotların ezici zaferi ve İmparator Valens'in ölümüyle sonuçlandı. 376-382 Got Savaşı'nın bir parçası olan bu savaş, genellikle 5. yüzyılda Batı Roma İmparatorluğu'nun çöküşüne yol açan olayların başlangıcı olarak kabul edilir. ABD Askeri Akademisi Tarih Bölümü'nün harp haritasına göre, harp alanı Edirne’ye 8 mil mesafededir” (vikipedi 1). Şimdi de olayları Kozan (-)’dan özetleyelim:

Vizigot-Roma ilişkilerinin bozulmasına temel sebep Athanarik’in Valens yerine Procopius’u desteklemesiydi. Athanarik, Procopius’u gerçek imparator tanımış ve Constantinus döneminde yaptıkları anlaşma gereği yaklaşık 30 bin kişilik bir kuvveti Procopius’a yardım olarak göndermişti (Kozan-, 4). Bu gönderilen yardım birlikleri Trakya eyaletinin içlerine doğru ilerledi. Ancak gönderilen bu kuvvetler ne Procopius’un kuvvetlerini görmüşler; ne de Procopius’un kendisini görmüşlerdir. Çünkü kuvvetler Trakya’nın içlerine varmadan Procopius ölmüştür. Trakya içlerine desteğe giden ordu, Tuna Nehri havalisine ulaşamadan, Roma ordusu tarafından teslime zorlanmış; teslim olan ordunun büyük kısmı köle olarak Roma’nın dört bir yanına gönderilmiştir (Kozan-, 5). Athanarik, esir düşmüş veya yaralanmış Gotlar’ı talep etti; ancak Valens, bu talepleri reddetti; kardeşi Batı Roma İmparatoru Valentianus’un tavsiyesine uydu ve Tuna Nehri hududunu geçerek, Athanarik’e kendi topraklarında saldırdı (Kozan-, 6).

Bu savaşlar üç yıl devam etti. Valens katıldığı her savaşta Gotlara üstünlük sağladı (Kozan-, 7). Karşılıklı verilen rehineler sayesinde 369 yılında Athanarik ile bir antlaşma imzalandı. Bu arada Athanarik ile Frithigern’in arası bozuldu ve kendisi ile yaptığı savaş neticesinde ülkeyi terk etmek durumunda kaldı ancak Romalılar’ın sayesinde ülkesine geri döndü ve tekrar kontrolü ele geçirdi (Kozan-, 8). 376 yılına gelindiğinde Vizigotlar, tüm Vizigot ordularını yönetecek biri olarak Athanarik’i kendilerine lider seçtiler. Bu toplanan ordu Dinyester Irmağı’nın Batı yakasındaydı; eğer Hunlar, Vizigotlar ile çatışmak istiyorlarsa nehri geçmeleri gerekiyordu. Hun ordusunun atlı bir bölümü bir gece ay ışığından da faydalanarak atlarını nehirde yüzdürerek Got kampına baskın vermiştir. Paniğe kapılan Gotlar kaçmışlar; Athanarik ise, Prut Nehri’ne doğru çekilmiştir (Kozan-, 9). Athanarik yakınındaki birkaç yüz-bin kişiyi de alıp Romalı yazarların Caucalanda diye tabir ettikleri, yâni Got dilinde Hauhaland eski İngilizcede Highland olarak anılan bölgeye gelmişlerdir. Henry Bradley ve Herwig Wolfram bu bölgenin bugünkü Romanya’nın Transilvanya bölgesi olduğunu dile getirmektedirler. Çaresiz kalan Frithigern ve Alaviv ise İmparator Valens’e elçiler göndererek Tuna Nehri’ni geçip Roma topraklarına sığınmak istemişlerdir (Kozan-,10).

Valens, Gotlar’ın sığınma talebini kabul etti. Gotlar Roma’nın hizmetine girecekler yerleştikleri bölgede emirleri Roma Valisinden alacaklardı. Gotlar, sallarla Tuna Nehri’nin karşısına geçmeye başladılar (Kozan-, 11). Birçok Got nehirde boğuldu. Nehri geçen Gotlar’ı zorlu şartlar bekliyordu. Roma askerleri tarafından ailelerinden alınan çocuklar İmparatorluğun dört bir yanına köle olarak gönderiliyorlardı. Böylelikle Roma’ya müteşekkir olan Gotların durumu hızla değişti ve Roma’ya büyük bir öfke dalgası hâkim oldu (Kozan-, 12). Gotlar, Romalı askerlere cüzi miktarda rüşvet vererek silahları edinebiliyorlardı. Valens bunu duyunca dehşete düştü. Gotlar’ı kabileler halinde bölerek imparatorluğun farklı köşelerine göndermeyi düşündü; ancak başaramadı Valens, Hun zulmünden kaçan bir grup Ostrogot’un da sığınma istediğini duydu (Kozan-, 13). Ostrogotlar, Tuna’yı geçerek, Roma topraklarına girmeyi başardılar. Böylece ilerde Frithigern ve soydaşlarına yardım edecek önemli sayıda Got, Roma topraklarına girdi. Valens, bu insanlara önemli miktarda erzakı, bölgenin Roma valilerine gönderdi (Kozan-, 14).

Trakya valileri Lupicinus ve Maximus açgözlü ve son derece kötü yöneticilerdi. Gotlar’ın durumu son derece kötü olup, açlık ve umutsuzluk içindeydiler. Açlıktan ölmemeleri için çocuklarını Romalılara köle olarak veriyorlardı (Kozan-, 15). Halkının tüm isyan isteğine rağmen Frithigern, takipçilerini sükûnete davet ediyor; imparatorluğun farklı yerlerine dağılmış olan küçük yaştaki Gotlar’ı düşünüyor ve Roma ile iyi geçinmeye çalışıyordu. Lupiciunus, Frithigern ve Alaviv başta olmak üzere Got şeflerini Marcianopolis’te bir yemeğe davet etti. Bu sırada Frithigern ve takipçileri, Marcianopolis kentinin dış surlarında kamp kurmuşlardı (Kozan-, 16).

Koruma birlikleri, muhtemelen açlığın da verdiği baskıyla şehirde satılan yiyeceklerden satın almak istediler; ancak Lupiciunus buna engel oldu. Bu yüzden şehirdeki Romalı koruma birlikleriyle Gotlar arasında kısa süreli bir çatışma yaşandı. Frithigern soydaşlarının feryatlarını duyduğunda olaylar çoktan çığırından çıkmıştı. Karışıklık esnasında bir kısım üst düzey Got ve onlara eşlik eden koruma birliğindeki Got askerleri öldürüldüler. Frithigern ve bazı Got şefleri şehirden kaçıp çadırlarına vardılar. Frithigern, diğer olanları da öğrendikten sonra “savaşta ölmeyi açlıktan ölmeye tercih ederim” demiş ve hemen ordusunu toplayarak harekete geçmiştir (Kozan-, 17).

Gotların savaş trompetleri Marcianopolis’in içinde duyulmaya başlamıştır. Marcianopolis’teki Roma garnizonu hemen savaş düzeni almıştır. Şehrin hemen dışında yapılan savaş Romalılar için korkunç neticelenmiştir. Roma garnizonu neredeyse yok edilirken savaş neticelenmeden Lupiciunus hayatını güçlükle kurtarabilmiştir. Trakya’nın diğer bölgeleri Got yağma akınlarına açılmıştır. Roma ordusunda para ile tutulan Got askerleri bir-bir birliklerini terk etmiş ve soydaşlarına katılmaya başlamışlardır. Yine aynı şekilde Trakya madenlerinde çalışan pek çok kişi Gotlara katılmayı tercih etmişlerdir. Özellikle Trakya altın madenlerinde çalışan pek çok madenci Gotlara katılmıştır. Bunun neticesinde Got isyanı büyüyerek Trakya’nın tamamını kaplamıştır (Kozan-, 18).

Marcianopolis ve Hadrianopolis Neresidir?

“Olayların Coğrafyası: Söğüt Neresidir?” başlığı altında açıkladığım gibi 09 Ağustos 378 tarihinde vukû bulan Got-Roma harbi, Anayol üzerinde ve Kemer Boğazı’ndaki büyük derin Kutsal ırmağın [Hyeronpotamum] 11 mil şarkındaki Anastasiopolis ve Lagania gibi adları da bulunan Marcianopolis kentinde yapılmıştır (Remsi, 1960: 125, açık.2 ve 264). Kemer Boğazı’ndaki ırmak ile Hadrianopolis [el-Alemeyn: Hısnu’l-Meclis: Kötürnek] arası 20 mil olduğuna göre, Marcianopolis ile Hadrianopolis arası 20-11 = 9 mil gelir. ABD Askeri Akademisi Tarih Bölümü'nün harp haritasına göre, harp alanı [Marcianopolis] Edirne’ye [Kötürnek köyü] 8 mil mesafededir. Marcianopolis, bugün için Gelendost ilçesinin Köke köyü Gavur öreni mevkiine denk gelmektedir. Burası ile Söğüt [Salice] arası 11 mil + [14-15] mil olmak üzere 25-26 mil; Thyateira ile Marcianopolis arası ise 6-7 Roma milidir. Şuhut üzerinden Thyateira ile Nakoleia [Seyitgazi] arası ise İbn Hordazbih ve Peutinger’e göre yaklaşık 129 Roma milidir.

Sonuç

Yukarıda açıkladığım gibi Prokopius ile Valens arasındaki Thyateira [Plopeia: Semiramis: Arkadiopolis] harbi, Anayol üzeri ve Kemer Boğazı’nın 4-5 mil şarkında, Nakoleia harbi ise Roma Askerî yolu üzeri ve Seyitgazi yanında yapılmıştır. Söğüt veya ad Salice harbi, Senirkent yakını ve Popa çayı kıyısında, Hadrianopolis harbi ise Anayol’a göre Gelendost-Kötürnek köyünün 9 mil garbında ve Gelendost-Köke köyü önünde yapılmıştır. MS 365-378 yılları arasında vukû bulan bir dizi harbe göre Eğirdir Gölü civarında aileleriyle birlikte sayıları on binleri bulan Hun, Got, Ostrgot, Bulgar vs. gibi paralı askerler vardır. Roma için çalışan bu askerlerin sayıları 30 bin, hatta birkaç yüz binle ifade edilirse de bu sayılar çok abartılıdır. Kanaatimce her bir kavmin sayısı beş-on bini geçmez. Yine kanaatimce Roma, kendisine bir tehlike oluşturmaması için paralı askerleri, farklı kavimlerden ve sınırlı sayıda temin etmektedir. Yine mühim bir husus da bu kavimlerin, daha önce yaşadıkları yerlerdeki ırmak, dağ, şehir, köy vs. gibi yer adlarını yeni geldikleri yerlere taşıdıkları anlaşılmaktadır. Tarihçi, muhtemelen tarihî metinleri araziyle yüzleştirmediğinden olacak, olayları bilinen mevcut yer adlarına göre yorumlayarak hata yapmaktadır. Onun için Barla önünde yapılan Küçük Aslan [Lebounion] harbini malûm Edirne-Enez; Kemer Boğazı yanında yapılan Thyateira harbini Akhisar; Gelendost-Köke köyü önünde yapılan Hadrianopolis harbini de malûm Edirne yanına taşır. Senirkent-Kayaağzı Mahallesi yanındaki Philippoi [Filibe] kentini ve o civarındaki Bulgar varlığını bilmediği için Mani’ci Papaz Begomil’in mezhebini Bulgaristan-Filibe’de kurduğunu sanır. Gelendost ovasındaki Apasa [Efes] ve Ayasuluk’u bilmediği için, içinde Efes geçen her olayı da, Selçuk civarına taşır. Umarım bu çalışma hakkıyla değerlendirilir. İki makalesini bize gönderme nezaketinde bulunan Tarihçi Mert Kozan’a çok teşekkür ediyorum.

.

Ramazan Topraklı, dikGAZETE.com

Kaynaklar ve Tetkik Eserler

Anna Komnena (1996): Alexiad, Malazgirt’in Sonrası, Çeviri: Bilge Umar, İnkılâp Kitabevi-İstanbul.

Grigoras, Nikeforos (1973): Rhomäische Geschichte, çeviri-açıklama: J. Louis V. Dieten, 1. Ks. (Bl. I-VII), Stuttgart.

[1], https://en.wikipedia.org/wiki/Battle_of_Adrianople [erişim 3 Ek.24].

[2], https://en.wikipedia.org/wiki/Procopius_(usurper) [erişim 3 Ek. 24].

[3], https://tr.wikipedia.org/wiki/Hadrianapolis_Muharebesi [erişim 3 Ek. 24].

[4], https://tr.wikipedia.org/wiki/Valens [erişim 3 Ek. 24].

https://www.britannica.com/biography/Valens#:~:text=Battle%20of%20Adrianople [erişim 3 Ek.24].

Khalkokondiles (Halkokondiles), Laonikos (2014): The Histories, 1. Bölüm, Çev. Kaldellis, Anthony, Londra.

Kozan, Mert (2017): “Hadrianopolis Savaşı Öncesi Durum ve Savaşa Giden Süreç” Jurnal of İSR. USAD, C.10, S.53,

s.302-307. [mkozan@ankara.edu.tr]

Kozan, Mert (-): “Hadrianapolis Savaşı ve Roma ordu sisteminin çöküşü”, PowerPoint.

https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=40160 [erişim 3 Ek. 24]

Ramsay [Remsi], W. M. (1960): Anadolu’nun Tarihi Coğrafyası, Çeviri: Mihri Pektaş, MEB-İstanbul.

Skylitzes, Ioannes (2016): Bizans Tarihi, terc. Hatice Bolat, Y. Lisans Tezi, Marmara Ü., XII-XXIII Bl. (959-1057) yılları, s.1-233.

Yıldız, Mukadder (1999): Fulcherius Carnotensis, Birinci Haçlı Seferi Vakayinamesi [Fulcheri Carnotensis Historia Hierosoly mitana], Kitap 1, İÜ. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Basılmamış Y. Lisans Tezi.

Har.1: Değişen coğrafya: Hoyran ve Eğirdir Gölleri, Anayol [Kıral Yolu], diğer yollar, ırmaklar, şehirler, Kıreli ve Beyşehir Gölleri.

Kötürnek [Hadrianopolis, el-Alemeyn, Hısnu’l-Meclis], Lagania [Anastasiopolis, Marcianopolis], Sagouda [Söğüt, ad Salice].

Har.2: Değişen coğrafya: Lebounion [Küçük Aslan] savaşı [29 Nisan 1091]. Küçük Firikya Bölgesi, Kuman-Peçenek savaşı.

Har.3: Değişen coğrafya: Arzava ve Truva ile Ahhijava ve Akhalar. Plopeia [Thyateira], Thrakesia ve Trakya görülmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI