“Yabanigül”le, "7 Emirler Sokak"taki Camide onun da adı aynıydı galiba namazımızı kıldık, ZAMAN’a doğru yürüyoruz; atlamayın hemen bu o değil, ZAMAN YAYINCILIK.
"Abi bir kaset yaptırdım solculara, hani şu radyo tiyatroları vardı ya onun gibi... Ama içime sinmedi; çöpe atacağım... Çok da para harcadım 250 BİN TL.”
Çok hakikaten!.. Annem, 500 BİN TL’ye Şehremini Lisesi çıkışında dükkan almıştı…
-E niye bana söylemedin!..
-Sen anlar mısın bu işlerden?
-Anlamaz mıyım?
Hemen kolları sıvadık; zihnimizi de… İ. Sadri, yeniden yazdı.
Yalnız, "Bizans valisi" sahnesini ilk versiyondaki gibi bıraktık.
Eee adamlar Bizans ruhuna aşina!
Barbaros, "İnsanlar ve Soytarılar"dan bir marş alıp, iki tane de yanına ekledi.
Kayıt ve yönetmenlik bende, ancak ne efekt var elimizde ne de fon müziği.
Tek güvencem, Dostlar’da çok oyuna birlikte efekt yaptığımız Hitay Abi ve İBŞT’deki "2 kanallı Stüdyo"su.
Evet dizgi hatası değil, sadece iki kanal...
Yine de efekt kıtlığı çekiyoruz.
Ajans 1400'e gittim.
Onlar bir takım videolar pazarlıyorlardı, aslolarak MISIR’dan aldıkları…
Saatlerce muhabbet ettik.
Diğer ortaklar Şenol Demiröz ve Yücel Çakmaklı ile sonraları tanışacağım.
Ve nihayet, sonunda başta demem gereken derdime geldim.
Videolarını satın almak istiyordum.
Beyazıt: “Bizde de size yarar bişey yok!.. 300 video izledik çoğu Mısır yapımı 6/7 tane seçtik onlaar da sizi tatmin etmez!.."
"Olsun bana gerekli" dedim anımsadığım kadarıyla, para da almak istemediler; kabul etmedim, hiç etmem.
Ve eve gittim…
Videoya kasetleri peşisıra yükleyip kayıda başladım.
İlkelin aşağısı bir metod.
Ara kablom bile yok!
Belki piyasada da.
Video kayıt cihazının mini mikrofonunu TV’nin mini hopörlörüne dayayıp kayıt ediyorum; at kişnemeleri, kılıç şakırtıları ve sair efektleri.
Müzikler de o gün bu gün Ümmet’in ortak marşı Çağrı filminden.
Yalnız, seslendirme birinci sınıftı…
"Mute Destanı" ile başlayan ürünlerimizde çift anlatıcı kullandık uzun süre.
Erhan Yazıcıoğlu ve dünya efendisi Kerem Yılmazer ve çogu Şehir Tiyatrosu'ndan meslekten oyuncular.
Kimse böyle bir ürün bilmiyor tanımıyor
"İnsanlar ve Soytarılar"ın 1986 turnesinde Afganistan’la ilgili birçok kitabın yanı sıra “Mute Destanı"nı da satmaya başladık.
Ben herkese, neredeyse pek kısa olmayan bir tanıtım konuşması yapıyor ve kasetleri imzalıyordum.
Bize pek bir maddi getirisi yoktu ancak insanlara seslenme coşkusu, sevdasıydı itici gücümüz.
Elbet çataldilli, yılan yürekliler hemen çıktı meydane: “Ne biçim adam kaset de imzalanır mıymış”
-"HAYATTA OYNAMAM" adlı çıkacak kitabımdan…-.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com