Sünnet yani Arapça hitan (ختنة ), tıbbi ve cerrahi bir müdahale. Hitan yani sünnet; kesmek fiiliyle gerçekleştirilir. Cerrahi süreçte; penis başını örten ve koruyan üst derinin (prepus) kesilip atılması işlemidir.
Sünnet için öne sürülen tıbbi nedenler: UTI’nin, yani üriner yol enfeksiyon olasılığının azalması, penis kanseri ihtimalinin azalması, bu erkeklerle ilişki kuran kadınlardaki rahim kanseri riskinin azalması ve cinsel hastalık olasılığının azalmasıdır. Penis kanseri, oldukça nadir rastlanan bir kanser tipidir. Genellikle yaşlı erkeklerde olur.
İsrail oğullarından önce Mısır’da ‘Sünnet’ uygulaması vardı...
Sünnet, antik Mısır'da uygulanan bir eylem olarak bilinir, hatta bazı mumyaların sünnetli oldukları belirlendi.
Sünnetin Mısır'daki tarihinin 6 bin yıl öncesine dayandığı söylenmektedir; antik Mısır'dan günümüze kalan duvar resimlerinde bu işlemin nasıl uygulandığı da gösterilmektedir.
Eski Mısır’daki tıp bilgisi zamanına göre bir hayli ileriydi.
Homeros’un “Odysseia” adlı eserinde tüm sanatlar içinde Mısırlıların en hünerli oldukları alanın tıp olduğu özellikle vurgulanıyor.
Nitekim Mısırlıların mumyalama becerileri, insan anatomisini iyi bildiklerini gösteriyor ve tercüme edilen bazı tıp papirüsleri, Eski Mısır’daki hastalıkların teşhis ve tedavisi hakkında önemli bilgiler içeriyor.
Örneğin; Eski Mısır’da enfeksiyonlar, küflü ekmek ile tedavi edilirmiş.
Irza tecavüz, erkeğin iğdiş edilmesiyle cezalandırılıyordu; buna karşılık, bir başka kadının kocasını ya da bir erkek çocuğu baştan çıkaran kadının da burnu kesiliyordu.
Taş devrinde cinsel hastalıkların tedavisi için penis derisi kesilirdi...
Sünnet, geçmişte henüz Bronz Çağı’nı yaşayan Akdeniz kıyısı toplumlarda bronz bıçaklar yerine, taş aletlerle yapılmaya devam ettiği için, Taş Çağı'ndan kalma bir gelenek olarak düşünülmektedir.
İlkel Taş Çağı dönemlerinde sünnet derisinde sağlık problemleri yaşayan bireyler, son çare olarak deriyi kesmek zorunda kalmış, zamanla bu bir gelenek halini almıştır.
Ancak eski zamanlardan beri süregelen cerrahi bir operasyon yani ameliyat olmasına rağmen Yahudi ve İslam toplumlarında halen uygulanıyor.
Sünnet; Yahudi veya Müslüman olmanın vazgeçilmez koşulu gibi algılanıyor ve gerçekleştiriliyor.
Kuran’da Müslümanlara 'sünnet'i emreden ayet yok!..
Kur'ân'da "Sünnet" (hıtan) ile ilgili bir âyet bulunmamakla birlikte bu adet, Müslümanlığın simgesi olarak kabul edilmiştir.
Bazı Şia fakihlerine göre, erkeklerin sünnet olması mezhep ve dinin zaruret ve zorunluluklarındandır.
İmamiye fıkhında erkeklerin sünnetten kaçınması caiz değildir, hatta birisi ileri bir yaşta bile Müslüman olursa yine sünnet olması farzdır.
Sünnet törenleri İslam ülkelerinde farklı gelenek ve adetlerle düzenleniyor.
Ülkemizde sünnetsiz olmak, gâvur olmakla eşdeğer görülür.
Dini anlamda sünnetin kaynağı Yahudiliktir...
Teolojik literatürde sünnetin/hitanın kaynağı Yahudiliktir.
Asıl ismi Avram (Yüce baba -ilk baba anlamında) olan ve Tanrı ile diyaloğa geçtikten sonra adını Avraham/ İbrahim (Çokların babası) olarak değiştiren “Yahudi peygamberi”yle başlayan sünnet uygulaması, Yahudi inancına göre Tevrat’ta belirtildiğinden, Tanrı ile İbrahim ve onun soyundan gelenlerle yaptıkları anlaşma hükmündedir.
Bir başka deyişle erkeklik organına yönelik cerrahi işlem sünnet, “Tanrı ile İbrahim’in yaptığı anlaşma”nın (Brit Mila) mühürlenmesidir.
Tevrat’ta yer alan nakillerde Hazreti İbrahim’in 99 yaşında İlahî Hitap’la karşılaştığı, kendisi, erkek evlatları ve neslinden olanların Allah’a ahitlerinin bir sembolü olarak, sünnet olmasının emredildiği yer alır.
Yahudilerde sünnet olmayan necistir...
Bu sünnet Yahudilerde de yaygındır, sünnet olmamanın çok çirkin bir durum olduğuna inanılır.
Yahudilikteki sünnet uygulaması ile İslam Şeriatında görülen sünnet hemen hemen aynıdır.
Hristiyanlıkta Tanrı’ya iman ve vaftiz töreninin sünnet ve hitan yerine ilahî ahidleşme olarak algılanması söz konusudur.
Tanrı’ya söz veren ve bu sözü tutan sünneti yerine getirmiş sayılır. Yahudiler, sünnet olmayanları necis bilir.
Hıristiyanlarda sünnet Tanrı’ya imanın ve itaatin bir rüknü değildir!..
Hıristiyanlarda erkeklik organına yönelik bu cerrahi işlem; Tanrı’ya imanın ve itaatin bir rüknü veya şartı sayılmaz.
“Sekiz günlükken sünnet oldum. İsrail soyundan, Benyamin oymağından, özbeöz İbrani’yim. Kutsal Yasa’ya bağlılık derseniz, Ferisi’ydim” diyen, günümüzdeki Katolik Hristiyanlığın kurucusu St. Paul yani Aziz Pavlus; Mesih’te gerçek özgürlüğün ne anlama geldiğini açıklamıştı.
Nitekim Galatyalılara yazdığı mektupta, “Dinleyin, ben Pavlus sizlere diyorum ki, sünnet edilirseniz Mesih'in size bir yararı olmaz.
Mesih İsa bağlılığında olana ne sünnet edilmenin ne de edilmemenin bir yararı vardır. Önemli olan, sevgi yoluyla etkisini belirten imandır. Sünnet nedir, sünnetsizlik nedir? Bunların önemi yoktur. Önemli olan Tanrı buyruklarını tutmaktır” ifadeleriyle bu İsrailoğullarının geleneğine karşı çıkmıştır.
İslam öncesi cahiliye Araplarında Sünnet vardı...
İslam’dan önce önceki cahiliye döneminde Arap toplumunda sünnet uygulaması mevcuttu.
Dini rükün olarak başlangıcı İsrailoğullarının ve Arapların atası Avraham / İbrahim'e uzanan sünnet uygulaması, câhiliye devri Araplarında da sürdürülen bir âdetti.
İsrailoğullarında böyle bir uygulama olmamasına rağmen Araplarda kadınlar da sünnet edilirdi.
Erkeğin sünneti için"hıtan" kadınların sünneti için "hafd" kelimesi kullanılmıştır.
Ancak "El-hıtanan" ifadesi (ilgili organdaki) sünnet edilen yer anlamına hem kadın hem erkek için kullanılmıştır.
Cahiliye Araplarının sünneti sürdürmelerinin en önemli nedeni, akraba oldukları Yahudilerle bağlarını koparmamak olduğu kadar, ataları İbrahim’le olan bağlarını korumak içgüdüsü de rol oynamıştır.
İbrahim Peygamber, tıbbi nedenlerle sünnet olmuş olabilir...
Avuç içlerinden çivilendiği çarmıhta “Elohi, Elohi, lema şevaktani” yani, “Tanrım, Tanrım, beni niçin terk ettin?” diye haykıran İsa Peygamber’in son nefesini vermeden önce yüksek sesle, “Baba, ruhumu senin ellerine bırakıyorum!” diye seslendiği İncil’de yer alır.
Acaba buradaki “Baba” sözcüğü, İbranice “Avram” kelimesi ile ifade edilmiş olabilir mi?
Gerçi Hıristiyan teologlar ve dilbilimciler İsa Peygamberin ağzından çıktığı rivayet edilen baba sözcüğünün Aramice olduğu iddiasında.
Tevrat’ta yer alan sünnet konusundaki yazılı metine rağmen “-Peki Hazreti İbrahim neden, erkeklik organından bir parça derinin kesilmesi gibi bir geleneği başlatmıştı?” sorusuna yüzyıllar boyunca cevap arandı.
Bazıları “İbrahim peygamber başında bulunduğu insanları ‘seçilmiş bir halk’ olarak görüyordu ve onları bir şekilde öteki insanlardan ayırmak gerekiyordu” diyerek işin içinden çıktı.
Gerçekten öyle miydi?
İbrahim Peygamberin, penis başını örten ve koruyan üst deriyi (prepus) kesilip atmasının başka sebepleri olamaz mı?
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter: @oc32oc32