Yerel tarih araştırmalarım sırasında birçok menkıbe ve biyografi okuduğumu hatırlıyorum.
Bu süreçte günümüz şeyhlerinin bir çoğunun sahte uyduruk tarikat silsilesi icat edilerek nasıl pazarlandığına tanıklık ettim.
2020'de koronadan vefat eden bir tarikat şeyhinin siyaset ve ticaret üçgenindeki yaşamı tam Uğur Mumcu’luk bir konu sayılır.
Kendisi adına ciltler dolusu kitap yazılmış hatta ABD'den sahte ödüller falan verdirilmişti. Kendisi aş, iş ve eş konularında oldukça şanslı idi. Öldü gitti…
Yine yıllar önce Isparta'ya gelen Diyarbakırlı bir din görevlisini hatırlıyorum. Etrafında kümelenen insanların çoğalması ile birlikte Diyanet’ten istifa etmiş, hiç çalışmadığı halde bir tuğla fabrikasından emekli edilmişti.
Sonra kitaplar yazmaya başladı. İnsanlar üzerinde tesiri pekişince bu “Kürt Şeyh” hazırladığı uyduruk şecere ile kendisini “Hz. Muhammed’e torun” yaptı. O da topraktan geldi, toprak oldu.
Cima yani cinsel ilişki sırasında şeyhlerini düşünen karı kocanın doğacak çocuklarının şeyh efendiye benzeyeceği gibi abuk-subuk tezler hazırlayan damadı da bir ilahiyat fakültesine dekan atanmıştı.
Halen görevde mi bilmem?
Görevde ise vebali onu atayan rektörün, rektörü atayan makamın. Bize de veyl olsun demek düşer.
Şeyhlerin öptürme düşkünlüğü…
Türkiye'deki sapkın tarikat mensuplarının tasavvuf literatürüne kazandırdığı "badeleme" kavramını biliyor musunuz?
2011 yılında, Bursa'daki sahte şeyh Uğur Korunmaz, kadın-erkek demeden müritleriyle Kırklar Dergâhı dediği evinde cinsel ilişkiye girmiş, onları kendi tabiriyle badelemiş, kendi cinsel organına da, “nur çeşmesi” adını vermişti.
Müritlerini "cennet vaadiyle" badeleyen sahte şeyh, kendisini; "İlişkiye girmesem delirirlerdi", "Pirim de beni badeledi, terfi ettim”, “Müridimin bu talebini reddetme gibi bir durumum olamaz.”
“Bir tarikatın mürşidi olarak, müritlerimle kendi istekleriyle 'Badelenme ' adını verdiğimiz oral seks dahi yaptım. Bunların tamamı tarikatın gerektirdiği bir usul ve çabadır.”
“Tarikata girerken bunların hiç birinden bahsedilmez. Uzun süreli sohbetler sonunda cinsel içerikli konular kendiliğinden oluşur. Müride ibadet için verilen ve adına “Vird” denilen zikir içeren sözler belirli süre tekrar edilir. Bunu yapan kişi kendiliğinden cezbedilerek gelir.”
“Benden ‘badelenme’ ya da cinsel ilişki talep eder. Bunları kabul etmeme gibi bir tercihim olamaz. Çünkü ben de, bağlı olduğum tarikatın ölen lideri H.B. tarafından 2005 yılında badelendim. Ölümünden sonra da 'Pir' oldum” diye savunmuştu.
Polisin tutukladığı ve 5'i kadın 17 kişinin şikâyetçi olduğu sahte şeyhe, müritleri "nişanlı, eş, yenge, anne, kardeş" gibi bilumum "dost ve akrabalarını" sunmuştu.
Badeci şeyhten şikâyetçi olan 17 müritten 14'ü "şeyhin badelemesi sonrası dertlerine derman bulduklarını" söyleyerek şikâyetlerinden vazgeçmişti.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Yurtlarda, kurslarda tacize uğrayan çocukların haddi hesabı yok. Çoğu olay, din hizmetleri zarar görmesin diye örtbas ediliyor.
Önce elini öptürdü, sonra…
15 Temmuz 2016'dan iki ay önce Atatürk Havalimanı'ndaki "el öptürme izdihamı" görüntüleriyle gündeme gelen Uşşaki Tarikatı Lideri Fatih Nurullah, "Ben elimi öptürmeye meraklı değildim ama manevi bir uyarı aldım, bana dendi ki: 'Niye elini öptürmüyorsun? Elini öpen cennete gidiyor! Ben de otuz elim kırk elim olsa bile Ümmeti Muhammed'e uzatıyorum işte, var mı diyeceğiniz?" demişti.
Meczup falan değil. Her şeye aklı eriyor. Cezai mükellefiyete sahip. Devleti ele geçirmekten falan söz ediyor. Tescilli Atatürk düşmanı. Konuşmalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın icraatlarını referans gösteriyor.
Yobaz görmek isteyen bu adama baksın. Sanki "vurun kahpeye" film setinden fırlayıp gelmiş. Kullanılmaya elverişli. Yeni Hüseyin Üzmez - Müslüm Gündüz prodiksyonu. Kadroda Fadime Şahin eksik. Çoğuna varmaz o da katılır.
Çocuğa taciz, şaşırdık mı?
“Odatv.com", Uşşaki Tarikatı’nın dergahlarından birinin, Sakarya’nın Akyazı ilçesinin Kuzuluk mahallesinde bulunduğunu, büyük bir binada Fatih Nurullah’ın yanı sıra tarikat mensuplarının da kaldığını yazdı.
Geçtiğimiz hafta Jandarmaların, Uşşaki Tarikatı Şeyhi Fatih Nurullah’ı, 12 yaşında kız çocuğuna tacizde bulunduğu iddiası ile gözaltına aldıkları belirtildi.
Yakın zamana kadar annesiyle dergahta bulunan 12 yaşındaki bir kız çocuğunun babası, Fatih Nurullah’ın kızına yönelik cinsel istismarda bulunduğunu ihbar etmişti.
Savcılıkta ifadesi alınan mağdur kız çocuğu, adı geçen şahsın özel yerlerine dokunduğunu, orasını burasını öptüğünü, giysilerini falan çıkardığını söylemiş.
İnsanın aklına neler geliyor neler?
Bu, Fatih Nurullah da kendisine öyle bir sahte şecere düzmüş ki aklınız şaşar. Yeryüzünde ne kadar ilim sahibi varsa onlardan ders almış, dergahlarına yüz sürmüş.
Okuyan cahiller, “madem bu kadar hacı hocanın tezgahından geçmiş, Şeyhlik en doğal hakkı” diye düşünmeden edemiyordur.
Kılık-kıyafeti, zaten statü ve rolüne uygun. Cübbe, sarık, tesbih hepsi tas-tamam. Saç sakal o biçim.
Cübbeli Ahmet ile kapışmıştı…
Piyasaya yeni sürüm Şeyhlerin kendilerini arz edecek pazarlama stratejileri var. En kolay yolu, en popüler olana laf giydirmek.
Bu Fatih Nurullah’ın Cübbeli Ahmed’e yönelik eleştirileri olmuştu.
Cübbeli de gecikmeden kendisine yakışır şekilde, Fatih Nurullah’ın ağzının payını vermişti.
Acaba diyorum; Cübbeli Ahmet'in hemşehrisi İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dayanışma ruhu sergilemiş olabilir mi?
Şimdiki “Gelecek Partisi” lideri, sabık başbakan Ahmet Davutoğlu'nu “Cumhurbaşkanı” ilan etmişti...
Sanırım 2016'da Uşşaki Tarikatı Lideri Fatih Nurullah, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın artık misyonunu tamamladığı belirterek "Başkanlık sistemi falan diye de hiç zorlamasın Tayyip Bey…” diye uyarıda bulunmuştu.
Erdoğan'ın istediği yönetimin "meşrutiyet" olacağını söyleyen Fatih Nurullah, "Hiç kimse anayasaya manayasaya dokunmasın. Yok başkanlık sistemiydi, bilmem neydi, böyle oyalansın gitsinler.
Başkanlık sistemi falan diye de hiç zorlamasın Tayyip Bey. Zaten başkanlık sistemi var şu anda Türkiye'de. Onun istediği şekildeki bir idare meşrutiyet olur.
O zaman Mehdi alehisselamın zuhuru olur. Bazı şeylere fazla dokunmak iyi değildir.
Kaldı ki bu hükümeti maneviyatta Ahmet Davutoğlu'na teslim ettik. Tayyip Bey'in misyonu tamamlanmıştır. Vazifesini yapmıştır. Tayyip bey bir şekilde desteklemek, onları ilerletmek gibi duygularla hareket ediyor ama, burada çok çamlar da devriliyor yani” gibi konuşmalar yapmıştı.
Acaba diyorum Fatih Nurullah, dört yıl önce sarf ettiği bu deli saçması sözlerinin bedelini mi ödüyor?
Bir ihtimal daha var!
Acaba diyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmekle mükellef Başkan Erdoğan’ın başında olduğu çelik çekirdek, düğmeye mi bastı?
Eğer öyle ise:
"Kırılır da bir gün tüm dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim"
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @oc32oc39 , @dikgazete