“İnsan” güçlendikçe latifleşir.
Hiç tanışmamış olsak bile, baktığımızda özür dileyeceğimiz yüzler vardır…
Erenlerden/İnsanlardan biri;
“Evlat, ‘Kabus’ bile olsa bu bir rüyadır” demiş...
Evet zor süreçler, ama “insan” ölmeyen imiş...
Bu alemde yolcu imişiz, kalıcı değil..
Zaten “bu âlem” olarak gördüğümüzün aslı, algılayanın algı araçlarına “göre” algılanan imiş..
Zor süreçlerde;
kalbinden/kendinden/ilimden konuşanlar ile artık günümüzde bilimden/kuantum/hologram konularında konuşanların, söz birliği içinde söyledikleri aynı şeyi hatırlamakta çok fayda var...
Bir mana okyanusunda olduğumuz.
Veyahut titreşimler âlemi…
“Kâbus dahi bir rüyadır” demiş erenler…
“Uyanana rüya hükmünde” diyorlar bu hayat için..
Keşke biz de tam bir fark edebilsek..
Bu ‘madde’ diye bilip gördüklerimiz, hep hep kendi dalga boyu/frekansında salınarak algılanır olan/ zuhur eden manalar imiş.
“Arz-talep” şeklinde zuhura gelirmiş manalar (bu yüzden, “duanız olmasa ne kıymetiniz var” denmiş imiş; hatta bu dua, sadece söz ile tekrarlananla sınırlı da değilmiş ama tam samimiyetle niyet, söz ve eylem ile birleştirince maksimum verimde hedeflenen oluşurmuş).
Bu kadar kabalık içinde, esenlik dileyenlerden olalım..
Ama her şartta...
Kabalığı bıraktığımızda, hayat bize daha önce hiç kullanmadığımız gözlerimizi bahşeder…
Ne güzel ve çok şükür.
Resulullah Efendimiz, zor, sıkıntılı zamanlarda; “nasılsın” diye sorulduğunda; “Elhamdulillah alâ külli hâl” derdi...
Her halde hamd olsun!..
Kelimelerle bunu zikretmeye, kulaklarımıza duyurmaya da muhtacız..
Ki bilen kalbimizin safiyetine ulaşabilelim…
“Her şey ona kendi diliyle hamd eder ama siz onların zikirlerini duyamazsınız.” (İsra : 44)
“Kalbindekileri çıkar, bir kaba koy, pazarda herkesin göreceği şekilde dolaştır. İçinde utanılacak hiçbir şey yoksa işte bu takvadır.” Abdülkadir Geylani (ks)
Namaz, secde; kalıp düşüncelerimizle kemikleşen anlayışımızın doğurduğu yükü yerle bir eden, ‘Tek’liğe dalış.
Cem hali olduğunu yaşayarak bilmek de nasip olsun inşallah…
Sevgiyle.
.
Gülşah Aslı, dikGAZETE.com