Türkiye, uzun yıllar içine kapanık yaşadı. Dışarıda olup bitenler ilgi alanında değildi. Sadece Kıbrıs ile ilgilenmek zorunda kaldı.
İdari yapı, uluslararası anlaşmalar doğrultusunda hareket etmekteydi. Üyesi olduğumuz NATO gibi örgütlerin yönetiminde söz sahibi olmadığımız gibi; örgüt kararlarına da koşulsuz uymak zorunda idik. Batı yani Amerika böyle istiyordu.
Ekonomik, askeri ve siyasi gücümüz yetersizdi. Türkiye’yi yöneten idari kadro da bu minvalde hareket etti.
Batı aleyhine hafif bir kıpırdama, askeri darbeler ile bastırıldı. Terör örgütleri de üzerimize musallat edildi.
Devran nihayetinde dönecekti.
Anadolu İrfanından beslenen bu millet, elbette kendisini daraltan, hareket kabiliyetini kısıtlayan şeytan ve şebekesinin senaryosunda rol almayacaktı.
Türkiye, bir süredir jeopolitik konumundan aldığı güç ve yeniden dirilişi simgeleyen idari kadronun çabası ile dünya siyasetinde var olduğunu ispatladı.
Türkiye siyasetine darbelerle yön vermeye alışkın olan şer cephesi; 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimine müdahil olmanın peşinde. Planlarını bu çerçevede hazır beklettiklerinin farkındayız.
İsveç, Rusya’dan tehdit aldığı gerekçesi ile NATO üyeliği için başvuruda bulundu. Üyelik için ipin ucunun Türkiye’de olduğunu biliyor. Türkiye’nin güvenlik kaygılarını kabul eden İsveç; ne olduysa yan çizmeye başladı.
PKK ÇATI Örgütü’nün İsveç’teki eyleminin kesinlikle sivil talepler ile alakası yok. İsveç, terör örgütüne boyun eğdi.
Ortada İsveç’i de aşan; elini kolunu bağlayan bir akıl var. İsveç’i yönlendiren bu akıl; Türkiye ile İsveç üzerinden çatışıyor.
İsveç’in içine düştüğü bu çirkefliğe; Türkiye’den muhalefetin de tepki göstermesi, ülkemiz adına kıymetlidir. Muhalefetin hassas davranması; iktidarın elini rahatlattı.
Ortadoğu’yu işgal ederek, sivil insanları katleden ve devlet yönetim sistemlerini çökerten Amerika; bölgedeki çıkarlarının önünde engel olarak Türkiye’yi görüyor.
Ortadoğu’da huzur, adalet ve barış için attığımız adımlar hegemonyayı rahatsız ediyor. Türkiye, onlar rahatsız olacak diye kendi güvenliğini askıya alamaz.
Nasipse, önümüzdeki günlerde sandık, halkın önüne gelecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi, Türkiye’nin özgürlük, adalet ve hukuk arayışındaki kazanımlarını test edecek. Halkın hassasiyeti, Batılı karar vericileri rahatsız ediyor.
At üzerindeki seyis gibi Türkiye’yi kırbaçlayacaklarını zannediyorlar.
Buyruk ve emirlerini en alt perdeden; güya haktan yanaymış gibi zehirli arzularını yaldızlı tepsilerde sunmaya başladılar. Kirli/ çürümüş niyetlerini biliyoruz.
Bizden, özümüzü oluşturan İslam’dan uzaklaşmamızı istiyorlar. Akdeniz’den, Karadeniz’den vaz geçmemizi; Ege’deki adaları unutmamızı söylüyorlar.
Kıbrıs’ı Rumlara terk etmemizi, Maraş’ı kapatmamızı talep ediyorlar. Suriye’nin kuzeyinde PKK Çatı Terör Örgütünün devletleşmesine onay vermemizi bekliyorlar.
Libya, Katar, Somali, Karabağ, Balkanlardan çekilmemiz isteniyor. Savunma Sanayimizin kapısına kilit asacağımızı zannediyorlar.
Darbe anayasasına geri dönecekmişiz, emperyalistlere uşaklık eden askerlere hakları iade edilecekmiş. FETÖ/ PKK Terör Örgütü elemanları/iltisaklılar muteber olacakmış.
Tozlu, kireçli ve kaskatı cürufu temizlemişken; hariçten ısmarlanmış doktrinler ile bizi bağlamak/ hareket alanımızı daraltmak isteyenlere dur demenin vakti yaklaşmakta.
2023 seçimi ile yozlaşmış ve yıpranmış küresel sisteme de huzurun formülünü sunacağız.
Batının siyaset/ yönetişim sistemi; İnsanlığın ihtiyaç duyduğu en temel yaşam talebini karşılamıyor.
Kaypakça yazsanız da: “Doğu Akdeniz'deki durum, her geçen gün daha da tehlikeli hale geliyor. Beyaz Saray ve Pentagon artık Erdoğan'ın küstahlığının ve saldırganlığının defolup gitmesini dileyemez. Sinekleri ezme zamanı.”
Anadolu halkı şereflidir. Sizin küstahlığınız 2023’de yüzünüze tekrar çarpacak.
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nun muhteşem dik duruşunu; mertçe söylediği sözleri unutmayalım: “TÜRKİYE, İran olmaz, TÜRKİYE Cezayir olmayacak, TÜRKİYE'nin Suriye olmasına da biz müsade etmeyeceğiz.”
Sizin kirli emperyalist oyunlarınızı bozduk.
Kutsal mabetlerinizde insan doğasına aykırı aldığınız kararlar; bizim için çöptür.
Sıhhat ve selamet temennisiyle; Hoca Akşemseddin’in sözü ile bağlayalım: “Ben, hürriyeti kulluğa satmam.”
.
Mehmet Yıldırım, dikGAZETE.com