Sizleri “texel” isimli ve tamamen insanın açgözlülüğü, hadsizliği ve arsızlığı üzerine tasarlanmış, onların “koyun” dediği benim ise bakınca “dana başlı domuz” gördüğüm bu hayvan ile tanıştırayım.
Moralinizi bozmak ya da komplo teorileri (!) yazmak için anlatmıyorum.
Onların deyimi ile “genetiklik harikası” (!) bu cins, ülkemize de satılıyor ve ne yazık ki eti ve sütü bilinmeden ya da bilinerek tüketilmekte.
Hollanda’nın Texel adasında, 3 farklı cins koyunun genlerinin birleşmesi sonucu üretilen bu hayvan, hızlı gelişip, az yağlı, yüksek randımanlı karkas elde edilmesi için sürekli bir gen seleksiyonuna tabi tutularak, son görünüş olarak bu hali almıştır.
Neden şaşırıyoruz ki?
Bu işe, tohum ve sebzelerden başlamışlardı zaten.
Daha çabuk büyüsün, hemen çatlayıp-patlamasın diye kabak geni ilave edilmiş karpuzlar, ya da daha dayanıklı olsun diye böcek geni ilave edilen domatesleri gördü gözlerimiz.
Şimdi ise normal bir koyundan daha az yem tüketen ve buna rağmen yüzde 60 daha besili olan, senede 5 kuzu doğuran bu ‘hayvan’, tam istedikleri gibi performans veriyor.
Dünyaya geliş gayemiz daha çok yemek (!) değil mi zaten!..
Hazır, “yemek” demişken sorayım;
Böyle bir mahlukat “Besmele” ile bile kesilse, Müslümana helal ve caiz olabilir mi Allah aşkına!?
Gen teknolojisini, bu şekilde kullanmak Allah'ın hududlarını aşmak değil midir?
Tohumdan bitkiye, bitkiden hayvana, hayvandan insana sıçrayan bu genetik mühendislik, öyle işlemiş ki kanımıza son 3 günde binlerce insanımızın domuz, maymun ve hatta başka bir insanın genetik kodlarını, kendi bedenlerine “şifa” adı altında enjekte ettirdiklerini gördük değil mi hep birlikte?
“Ne insan, ne hayvan, ne de tohum üzerinde modifikasyon ve seleksiyon yapmak caiz değildir” diye haykırsak da, artık duyuramıyoruz kimselere.
Oysa, Bakara Suresi- 205. Ayet gayet açık ve net hidayet sahiplerine;
- İş başına geçince, yeryüzünde bozgunculuk yapmaya, ekin ve nesli ifsad etmeye çabalayan insanlar vardır. Allah bozgunculuğu sevmez!
SadakAllahulazim!
Bu ifsad, o kadar ileri bir safhada ki şu an, yazacaklarıma inanmakta zorluk çekeceksiniz.
Yazıyorum ki; bilin!
Kendinizi ve ehlinizi bu hadsizlere teslim etmeyin!..
Klonlanan koyun Dolly'i bilmeyen yoktur değil mi?
Çok matah bir iş gibi ilk okul kitaplarımızda dahi yazıyordu hikayesi.
İşte onu klonlayan o ünvanlı bilim adamları;
Genetik klonlama yöntemiyle bu sefer de “insan geni taşıyan iki kuzu” dünyaya getirdiler, had perdelerini yırtarak!
Ve bunu bizim medyamız dahi “bu iki kuzu, önümüzdeki bahar insan sütü verecek!” diye yayınladılar.
Bir hayvandan insan genetiği taşıyan süt alınacak buna inanabiliyor musunuz?
“Süt ile giren huy, can ile çıkar” buyuran atalarımız, “süt anne”yi dahi ahlâkına göre seçerken, hayvandan insan sütü alımına şahit olsalardı hangi yana yıkılırlardı acaba!
Bir insan ile bir hayvanın genini birleştiren bilim, elbette ayette bildirildiği üzere “biz ancak ıslah edicileriz!" diyor ve bu sütü, “Hemofili hastalarını iyi etmek için ürettiklerini” söylüyorlar.
Nasıl da insancıl ve şirinler değil mi?
Yeter mi, yetmez!..
Roslin Enstitüsü'ndeki araştırmayı finanse eden “PPL Therapeutics” adlı ilaç firması, insan proteini içeren, “anne sütüyle aynı değerde hayvan sütü” elde edip, bebek maması olarak da piyasaya sürmeyi amaçlıyor.
Hayvanla insanı, insanla hayvanı birbirine kattılar!..
Biz ise “domuzlaşan ve maymunlaşan insanlar” ayetine nasıl itikad ediyorsak hâlâ “kafası domuza dönen insan” bekliyoruz.
Belki yüzde 90'ımızın kanında domuz geni akarken..
Çözümü nefsimize soralım artık.
- Yemem bunu!
- İçmem bunu!.. diyebiliyor muyuz?
Şüpheliden nefsimizi biz kaçıracağız.
Şu hayvanı gören bir Mü’min, bin bilimsel makale okusa da itibar edemez, etmemeli.
Biz bilim karşıtı değiliz, Allah'ın hududlarının aşılmasına karşıyız.
Rahman'ında kapısı açık; şeytanın da.
Her bilimsel ve teknolojik gelişme Rahmani değildir, bilimsel her çalışma da caiz değildir!
Bunu bilmek, çözüme ulaşmaktır zaten!
.
Yağmur (Mirzayeva) İbiç, dikGAZETE.com