HARMONY’NİN TAKKESİ
Son videomuzda sığınmacılara kalp emojileri atan genç pıtırcıklara değinmiştik hatırlarsanız.
Akabinde bize ulaşan üniversiteli birçok gencimiz de Suriye sevdalılarına tepkilerini dile getirip bizi tebrik ettiler, sevindik.
Ulu önderin seslendiği Türk Gençliği’nin hiç de öyle uyumadığını, dimdik ayakta olduğunu gördük, gururlandık.
Bu ülkede her ne olacaksa her ne yaşanacaksa, sonucun, mutlaka Türk’ün zaferiyle taçlanacağına bir kez daha inandık.
Öte yandan bizim “sevgi kelebekleri”nin sponsoru olan Harmony’nin kim olduğunu, ne işe yaradığını soranlar da oldu.
Başladığımız işi tamamlayalım o halde.
Efendim, harmoni kelime anlamıyla “uyum” demek.
Web sayfalarında da kendilerini; “farklı kültürel kimliklere sahip insanların bir arada uyum içinde yaşaması için projeler geliştiren bir sivil toplum girişimi” olarak tanıtıyorlar zaten.
İnsanlar el ele tutuşsa, hayat bayram olsa, bizler de bu tür girişimlere destek olsak ne güzel olurdu değil mi?
Ama böylesine ulvi bir amaç için çalışan Harmony’yi “gidip ziyaret edeyim, bir çaylarını içeyim” derseniz işiniz zor.
Sadece İstanbul’da 4. Levent’te oldukları biliniyor. Sorumluları, çalışanları, adresleri filan hepsi saklambaç.
İnsan ister istemez soruyor. İşini layıkıyla yapan, gizlisi-saklısı olmayan bir STÖ neden adresini saklar ki?
Siz bunu düşünürken biz devam edelim.
Geçmişte, “Suriyeli damat-Türkiyeli gelin” etkinliğiyle adını duyuran Harmony,
Temelde Ortodoks Hristiyan, halen varlığını sürdüren Antik Arami Aşiretleri (Süryani, Keldani, Nusayri vb) ile Anabaptist Kilisesi unsurlarından oluşuyor.
Güya sığınmacıların entegrasyonuyla uğraşıyorlar ama öncelikleri Suriyeliler değil.
Asıl hedefleri, mö 2.000-3.000’den beri Orta Doğu’da olduğu bilinen kadim medeniyetlerin ardıllarını bölgeye eşit dağıtmak ve bu coğrafyadaki “etnik” sınırları daha görünmez hale getirip, birleşime yol açmak.
Düpedüz misyonerlik faaliyeti yani.
Arkalarında Aramaic Relief, Mennoni Kilisesi ve bazı Alman Vakıfları var ve emin olun, ortada herhangi bir Alman Vakfı varsa, onun arkasında illa ki Alman İstihbaratı da vardır ve bu durum tecrübeyle sabittir.
Yaa işte böyle.
Elin gavuru, İslam düşmanı, 40 taklayla, İsa’sını, Musa’sını getirsin burnuna dayasın,
Bizim bir avuç türbanlı bacımız da sormadan soruşturmadan, “Bu ne iş?” demeden sazan gibi atlasın.
Allah’tan, Türklüğünü ve kökünü bilen, Ata’sını, ülkesini ve cumhuriyetini seven, çağrılmadan çat kapı gelen Suriyelilerin artık dönmesini isteyen, Türk İstikbalinin gerçek evlatları da var ve çoğunluktalar.
Yaa Türkün Evladı!..
Bayrağını, vatanını, kimliğini, dilini, dinini başkası değil sen koruyacaksın sen.
YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ,
VAR OLSUN TÜRK MİLLETİ.
.
Yener Bozkurt, dikGAZETE.com
-Bağımsızlık Partisi Genel Başkanı, Emekli MİT mensubu