Hamas Lideri Haniye Türk mü? Yozgatlı mı? Yaşıyor mu?
İsmail Abd al-Salah Ahmad Haniye’nin, Tahran'da öldürülmesi sonrasında Türk kamuoyunda iki ana tepki gelişti. İlki; hain saldırıyı lanetleyen ve Haniye'yi şehit ve hükümetin bir günlük yas ilan etmesini destekleyen daha çok dindar muhafazakâr kesimin duruşu.
İkincisi; daha çok Siyonist katil İsrail rejiminin asparagas ve yapay zeka aracılığıyla hazırlattığı ve servis ettiği abuk-subuk haber ve görüntülerin etkisiyle Haniye'nin Arap oluşundan rahatsızlık duyan sözde milliyetçi seküler kesimin itirazı.
Ümmetcilik ve milliyetçilik eksenli bu iki ana eksenin aşırı yorumları, maalesef konunun doğru anlaşılması önündeki en büyük engel. Oysa Türkiye'nin Filistin politikası, sanıldığı gibi iktidarın belirlediği parametrelerle ilerlemiyor. Her iki kesiminin de Cihanşümul Kadim Türk Devletinin müdahalesinden haberleri yok.
Siyah Sancak boşuna açılmadı!..
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2023 yılı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı konuşmasında, Mustafa Kemal Atatürk’ün “Filistin’e el sürülemez” sözünü gündeme taşımıştı.
Erdoğan, “Dirayetli duruşu, Gazi'nin 'kimse el süremez' dediği Filistin ve Gazze için sergiliyor, Gazze halkına yardım etmeye çalışıyoruz" demişti.
Bu, öylesine rastgele, boşuna söylenmiş bir ifade değildi. Her şeyden önce tarihsel arka planın çok iyi bilindiği anlaşılıyordu.
İsmail Haniye’nin aile kökleri Türk mü?
Haniye her şeyden önce insan. Kendisine, ailesine ve lideri olduğu topluma yapılanlar, onun etnisitesine ve dini inancına bakılmasını gerektirmiyor. Çünkü mazluma kimlik sorulmaz. Bununla birlikte çok az bilinen bir hususu gündeme getirmeli.
Tahran'da öldürülen Hamas siyasi lideri İsmail Haniye'nin Türk kökenli olduğu ve ailesinin yüzyıllar önce Bozok (Yozgat) sancağından Filistin'e yerleştirildiği doğru mu?
İsmail Haniye, Hamas'ın önemli bir siyasi figürüdür, ancak onun Arap aile köklerine dair gerek Arap gerekse Avrupa basınında güvenilir bir bilgi yoktur. Haniye'nin kökeni hakkında bilinenler sınırlıdır ve bu tür spesifik detaylar genel olarak doğrulanmamıştır.
Kadim devletin kolektif ve kurumsal hafızası…
Sizler sanıyor musunuz ki, Osmanlı İmparatorluğu, Filistin cephesinden çekilince, bölge halkı ile ilişkisini kesti?
Asla!
Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Filistin’e sevdası, tek taraflı değildir. Suriye’de kurulan Suriye Filistin Müdafaa-i Kuvayı Osmaniye Heyeti Şam, Halep, Hama, Humus ve Trablusşam ile Kuneytra’da şubeler açarak, Mustafa Kemal Paşa liderliğindeki Milli Mücadele hareketine destek vermiş ve ortak düşmana karşı mücadeleye başladılar.
-Özdemir Bey (Ali Şefik Özdemir)
Mustafa Kemal Paşa da Suriye Filistin Milli Türk Teşkilatı ve Hareket Kumandanı olarak Özdemîr (Ali Şefik Özdemir) Beyi atar. Cephe asla boş bırakılmamıştır; günümüzde de boş değildir. Atatürk’ün izinden yürüyen Cihanşümul Kadim Türk Devleti’nin çelik çekirdek kadrosu, müstevlilere karşı destansı bir mücadele vermektedir.
1922 yılından itibaren Türklerin Anadolu’da kazandıkları zaferlerden dolayı İngiltere, Musul ve çevresinde bir Kürdistan ve Nasturi ve bir Ermeni devleti kurarak İslam devletlerinin Türklerle olan irtibatını kesmeye çalıştılar.
Osmanlı yönetimindeki Filistin'de İngiliz ordusu için General Edmund Allenby komutası altında bilgi toplayan bir casus şebekesi NILI'yi yöneten, Kahire’deki İngiliz temsilcisi Albay Richard Meinertzhagen’e göre, Suriye, Filistin ve Irak’taki bağımsız partiler de birleşerek Pan-İslamist ve Türklerden yana bir politika izlemişlerdir.
Paris'teki barış konferansında Dışişleri Bakanı Balfour'un kadrosunda yer alan Meinertzhagen Siyonist çıkarları, TE Lawrence /Arabistanlı Lawrence ise Arap çıkarları temsil etmişti.
Filistin bölgesindeki Araplar da İngiliz zulmü ve emellerinden dolayı Türklere ve Türk yönetimine özlem duyunca Mustafa Kemal Paşa’nın resimleri, Kudüs’teki halk tarafından adeta kapışılmıştı.
Lozan görüşmeleri sırasında İsmet Paşa’ya telgraflar gönderen Filistinliler alimler, gazeteciler, tüccarlar Türk Hükümeti himayesi altında bağımsızlık istediklerini bildirdiler.
Atatürk, yıllar önce Alman Genarallerin sevk ve komuta ettiği Osmanlı ordusunun bozulmasıyla sonuçlanan ve kendisinin de yer aldığı savaşlar sonrası yüz binlerce askerini kaybettiği Filistin yöresindeki yeni yapılanmayla ilgileniyordu.
Filistin’de Türkler, Filistinli Türkler ve Haniye…
Haniye, 1948 Arap-İsrail savaşı sırasında ailesinin, şu an İsrail'in Aşkelon kasabası yakınlarında Al-Joura köyünde bulunan evlerini terk etmesinin ardından, 1962 yılında Gazze kentinin batısındaki Şati mülteci kampında doğdu.
Haniye, 1987'de Gazze İslam Üniversitesinden mezun oldu. Haniye'nin üniversiteyi bitirdiği yıl; bir grup Filistinli Müslüman entelektüel ve aktivist, Şeyh Ahmed Yasin liderliğinde Hamas'ı kurdu. Haniye de Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan) bir kolu olan harekete katılanlar arasında yer aldı. Sonrası malûm.
Cihan mefkuresi lafla olmuyor!..
Bugün Filistin Bölgesi diye bilenen coğrafi alan üzerinde yaşayan halkın, büyük çoğunluğu Abbasiler döneminde orduya alınan Türkler/ Türkmenlerin torunlarından oluşuyor. Ortadoğu coğrafyasının Doğu Akdeniz kısmında yer alan Suriye, Lübnan ve Filistin topraklarına Emevî-Abbasî dönemlerinde düzensiz olarak başlayan ve 11.yy’dan itibaren de düzenli göçlerle takviye olunan bir Türkmen yerleşimi söz konusudur.
Selçuklular, Memlükler, Osmanlılar döneminde Türk unsurların meskun olduğu bölgenin tamamına yakın nüfusu aslen Türkmen'dir ve bunlar Cebelü’n -nâr yani Ateş Dağı olarak adlandırılan Nablus’u kendilerine yurt edinmişlerdir.
Hilafeti Osmanlı'ya getirerek, İslam dünyasının tek bir çatı altında toplanmasını sağlayan Yavuz Sultan Selim, “Mekke ve Medine'nin hizmetkârı/ koruyucusu” anlamına gelen "Hadimü'l-Haremeyn" unvanıyla anılıyordu.
1516’da Mercidabık ve 1517 Rıdaniye savaşları sonrası Suriye, Lübnan ve Filistin toprakları Osmanlı Devleti’ne geçti. Yavuz Sultan Selim, Memlük Devleti’ne son vererek Kızıldeniz üzerinden Baharat Yolu’na sahip olmak ve Hac yolunun güvenliğini sağlamak amaçlı, bölgeye yakın Sancaklardan Türkmen aşiretlerini yol boyunca iskan etti.
Anadolu'dan Filistin'e iskan edilen aşiretler arasında Yörük ve Türkmen aşiretleri önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu, bu göçleri teşvik ederek bölgede tarım ve hayvancılığı geliştirmeyi, aynı zamanda stratejik noktaları güçlendirmeyi amaçlamıştır. Özellikle Halep, Maraş, Adana ve Konya gibi bölgelerden gelen Türkmen aşiretleri, Filistin'in farklı bölgelerine yerleşmişlerdir.
Bu göçler sırasında Anadolu'dan gelen aşiretlerin bazıları şunlardır: Avşar Türkmenleri / Karakeçili Yörükleri / Bayat Türkmenleri / Kınık Türkmenleri.
Bu aşiretler, Filistin'de hem tarım ve hayvancılıkla uğraşmış hem de Osmanlı'nın bölgedeki varlığını güçlendirmiştir. Bu yerleşim, Osmanlı'nın Filistin üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmasına ve bölgenin sosyo-ekonomik yapısının gelişmesine katkıda bulunmuştur.
Türk damgası vuruldu!..
Selçukluların ve ardıllarının (meliklikler/beylikler, Zengîler, Eyyübîler), Haçlıların ve Moğolların, diğer Türk devletlerinin (Memlûk, Timur, çeşitli beylikler/hanlıklar) ve en uzun da Osmanlıların etkisinde kalan bölgenin demografik yapısını büyük ölçüde Türkler şekillendirdi. Suriye, Lübnan ve Filistin/İsrail kısmında bölgeler üzerinden Türkmen yerleşim yerleri ve yer adları taramalarına bakılırsa bu durum net görülecektir.
Günümüzde Filistin Türkmenleri…
Filistin Türkmenleri bugün büyük topluluklar halinde Filistin Devleti ve Ürdün Krallığı sınırları içinde yaşamaktadırlar. Türkmenler, Ürdün’deki Cenin kampında yoğun olarak bulunmaktadır. Türkmenler bu bölgelerde genellikle Vadi Berkin, El-Almaniye semtleri ile Bir El-Paşa şehrinde yaşarlar. Bu topluluktaki Türkmen gençlerinin Filistin Kurtuluş Örgütü içinde silahlı teşkilatları vardır.
Türkmenlerin ayrıca kadrosu ve liderliği olan kendilerine özgü Aksa Şehitleri isimli bir askeri örgütleri de bulunmaktadır. Bu örgüt, Siyonistlerin saldırılarına karşı Cenin kampını korumak amacıyla bu kampın içinde sürekli olarak üs kurmuşlardır. Batı Şaria Türkmenlerinin sayısı 50 - 60 bini bulmaktadır.
İkinci Türkmen topluluğu ise Ürdün Krallığı’nın doğu bölgelerinde yaşamaktadır. Türkmenler, Ürdün’ün istisnasız tüm vilayetlerinde ve Filistin mülteci kamplarında bulunmaktadırlar. Ürdün’ün bir şehri olan İrbid’de Filistin Caddesi boyunca uzanan bir Türkmen mahallesi ve aynı şehirdeki Hukema Caddesi boyunca uzanan bir başka Türkmen mahallesi daha var.
Sadece İrbid şehrindeki toplam Türkmen nüfus 55 bini bulmaktadır. Bu şehrin yakınlarında Filistin müftüsü Şehit Azmi kampı yer almaktadır. Bu kampta 10.000 Türkmen yaşamaktadır. İrbid şehrinin yakınlarında da El-Reyyan isimli bir Türkmen şehri bulunuyor.
Bu şehrin nüfusu üç bini bulmaktadır. El-Bakaa kampında da 5.500 Türkmen yaşamaktadır. El-Zerkaa şehrinde ise, bu şehrin mahallelerinde küçük çaplı Türkmen toplulukları vardır. Toplam nüfusları 1.500.
El-Zerkaa şehrinin yakınlarında bulunan El-Sahne kampında da 5.000 Türkmen yaşamaktadır. Bunun dışında Ürdün Krallığının başkenti Amman’da avukatlık, doktorluk, hakimlik ve öğretmenlik gibi meslekler icra eden bini aşkın Türkmen bulunmaktadır. Bunların bir kısmı da özel şirketler ve özel okullara sahiptirler.
Amman şehrinin yakınlarında Şilter adlı bir Filistin mülteci kampı vardır. Bu kampta da 10.000 Türkmen yaşamaktadır. Yine Amman şehrinin yakınlarında bulunan Sahab şehrinin batı bölgesinde “Türkmen Mahallesi” isminde bir mahalle vardır. Bu mahallede bin ile bin beş yüz arasında Türkmen nüfusu bulunmaktadır.
Mesela Filistin Türkmenlerinden olan Ahmet Esad El-Şukeyri, Osmanlı’nın dördüncü ordusunda müftülük görevini yapan bir babanın oğludur. Şukeyri 1936-1939 yıllarında Filistin ayaklanmasına katılmıştır.
Ahmet El-Şukeyri, Filistin elden gittikten sonra o zaman mevcut bulunan yedi Arap devletinin onayını alarak Filistin Kurtuluş Örgütünü kurmuş, örgütün yürütme kurulu başkanlığını üstlenmiş ve Filistin Kurtuluş Ordusunun oluşmasında aktif rol almıştır.
Filistin Türkmenleri, Irak Devletinin tam desteğini alan bu orduya önemli katkıda bulunmuşlardır. Ahmet El-Şukeyri, silahlı mücadelenin Filistin sorununu çözecek tek yol olduğunu savunmuş ve bu doğrultuda çaba harcamıştır. Bu çabalar Siyonist rejiminin Ramallah ilçesine bağlı Kabye köyü ile El-Halil ilçesine bağlı El-Semua köyünde gerçekleştirdikleri katliama kadar devam etmiştir. Bu katliamlar Filistin’in, Ürdün Devleti tarafından yönetildiği süre içinde meydana gelmiştir.
Türkmenler 1920 yılında konar göçerliliği terk ederek yerleşik hayata geçmek amacıyla kendilerine köyler inşa etme kararını almışlardır. Türkmenler bu amaçla yüksek coğrafi alanları ve suyu bol olan arazileri seçmişler ve birbirinden uzak olan köyler oluşturarak evlerini inşa etmeye başlamışlardır.
Türkmenlerin başlangıçta yerleştikleri bölgeler Türkmen olma sıfatını kaybetmişse de, oralarda geçerli olan Türkmen isimleri hala kendini korumaktadır. Filistin’in Nablus şehrinde Türkmenler, Sifalılar adını alarak hala yoğunlukta yaşamaktadırlar.
Bunlar Osmanlı ordusu komutanı Şahsivar’ın torunlarıdır. Filistin’in Tulkerim şehrinde Türkmenler, Türkmen olmayan ad ve lakaplarla varlıklarını sürdürmektedirler. Bunlar da Osmanlı ordusu komutanı Şah Mesut’un torunlarıdır. Safad şehrinde yoğunlukta yaşayan Türkmenler, Filistinli Saidanoğulları kabilesindendir.
Türkmenler Murc Beni Amir, Kerkur ve Gazze’de yoğun olarak bulunmaktadır. Ürdün’ün doğusunda bulunan Gor Damye’de yaşayan Türkmenler, bundan beş yüz yıl önce Murc Beni Amir’de yaşayan Mutlak Ağa El-Şukeyri’nin torunları olduklarını söylemektedirler. Bu da Mutlak Ağa, kardeşi Hıdır Ağa ve onlara bağlı olan Türkmen ordularının ne denli eski bir zamanda oralarda bulunduklarını göstermektedir.
Şeyh Mutlak Ağa’nın miladi 1872 yılında vefat etmesiyle Şeyhlik unvanını onun yakın arkadaşı ve kardeşinin damadı olan Şeyh Hüseyin El-Hatip teslim almış ve aynı yılda ilk Türkmen Aşiret Meclisini kurmuştur. Bu meclis 1935 yılında Şeyh Hüseyin El-Hatip’in vefatına kadar görevini yerine getirmiştir.
Bu tarihten sonra Şeyhlik görevini Saidan Oğulları kabilesinden olan Şeyh Hasan Mansur El-Musa üstlenmiştir. Saidan Oğulları kabilesi yedi Türkmen kabilesinin en önemlilerinden biridir. Bu kabilenin adı altında altı adet Türkmen köyünün merkezi olan El-Mensi köyünde dört büyük kabile bulunmaktadır. Hasan Mansur El-İsa beş üyeden oluşan bir Devrim Komuta Konseyi kurmuş, Türkmen gençlerinden oluşan on iki bölüğe on iki komutan atamıştır. Bu konu uzar…
Kimse kusura bakmasın! Kudüs, Arapların değil, Türkler’indir!..
Kendisi de Filistinli bir Arap olan Filistin Kurtuluş Örgütü’nün efsanevi lideri Yaser Arafat’ın “Türkiye gerçek dostumuzdur, bize yardım eder. Mescid-i Aksa’nın adını siz verdiniz. Orası sizin, siz koruyun” dediği basında yer almıştı.
30 Mayıs 2004 tarihli Hürriyet gazetesi haberinde Yaser Arafat’ın Filistin’e giden Türkiye-Filistin Parlamentolar arası Dostluk Grubu’nun üyeleri ile görüştüğü sırada bu sözleri sarf ettiği belirtilmişti.
İsmail Haniye Yozgatlı mı?
“Türk müsün?” sorusuna İsmail Haniye, kendi ifadesi ile şu cevabı vermişti “Bizim ailemiz Türk kökenlidir, 1516’dan sonra Yavuz Sultan Selim tarafından Filistin topraklarına, Hac yollarının emniyeti ve koruması için, Bozok (Yozgat) sancağından getirilmiş soylu bir Türk ailenin torunuyum, bununla iftihar ediyorum.”
Hamas Lideri İsmail Heniyye'nin İran'da kaldığı konutta düzenlenen saldırıda öldürülmesinin ardından Yozgatlılar hemşehrilerinin Çapanoğlu Büyük Camii'nde gıyabi cenaze kıldılar.
İsmail Abusselam Ahmed Haniye yaşıyor mu?
Tabii ki yaşıyor!..
İslam inancına göre Şehitler ölümsüzdür. Nitekim Bakara Suresi - 154. Ayetin Türkçe meali şöyledir; “Allah yolunda öldürülenler için ‘ölüler’ demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.”
وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ فٖي سَبٖيلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌؕ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ ﴿١٥٤﴾Ama benim ima etmek istediğim bu değil!..
İsmail Haniye’nin Tahran'daki patlamadan sağ kurtulmuş olabileceği söz konusu!..
Patlamadan önce gizlice konuttan çıkarıldığı, diplomatik kargo ile İran'a komşu bir ülkeye götürüldüğü iddia ediliyor.
Onu yeni bir kimlik ve yeni bir yüz bekliyor olabilir mi?
Neden böyle bir şey yapılsın, hangi ülke yapsın?
Bu soruların elbette mantık kapsamında cevabı vardır. İlk neden neredeyse ailesinin tamamı Siyonist katil İsrail tarafından yok edilen İsmail Haniye’nin hayatta kalmasını sağlamak için.
İkinci neden ise ilk nedene bağlı olarak, İsmail Haniye'ye suikast düzenleneceği istihbaratının alınması ile böyle bir operasyona karar verilmesidir. Unutma, unutulanlar unutanları asla unutmazlar!
.
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
омюр челикдёнмез, Дикгазете
Seçilmiş Kaynakça
https://platform.ilke.org.tr/sahsiyet/ismail-haniyye
https://news.bbc.co.uk/2/hi/middle_east/4655146.stm
https://yeniufukgazetesi.com.tr/hamas-lideri-haniye-yozgatli-mi/
https://www.suriyeturkmenleri.com/7-faaliyetlerimiz&catID=433
https://www.theguardian.com/world/2024/aug/01/ismail-haniyeh-obituary
https://x.com/oc32oc39/status/1819256347377959315?t=F_IrMKwzLsZlLMtIqvuAKw&s=19
https://www.trthaber.com/haber/dunya/filistine-adanmis-bir-omur-ismail-haniye-870944.html
https://www.dikgazete.com/yazi/olumunun-85-yilinda-ataturk-ve-filistin-davasi-6219.html
https://x.com/ogeday1turk/status/1819425672500334723?t=BjRr2idoXlCs8kOqm8-M8Q&s=19
https://x.com/tugberk37/status/1819425666380525781?t=zFoo2oq4uquegIFDt2Hlyw&s=19
https://x.com/zlem055192982/status/1819411732944556176?t=LySoGmlsxiCL8tFtCB8KDg&s=19
https://www.indyturk.com/node/741576/haber/tahranda-suikastla-öldürülen-hamas-lideri-i·smail-heniyye-kimdir
https://www.haberler.com/yerel/hamas-lideri-ismail-heniyye-icin-yozgat-ta-giyabi-cenaze-namazi-kilindi-17574901-haberi/