Son zamanlarda içte ve dışta İslâm'a; Müslümanlara ve dinî değerlere saldırılar dur-durak bilmiyor...
Ağızlarından salyalar akan kuduz köpekler gibi saldırıyorlar...
Norveç’de kitabımız Kur'an-ı Kerim'i yaktılar, Avustralya ile Almanya'da camilerimize saldırıldı, etrafa zarar verildi, polisler ayakkabılarla içeri girerek baskın yaptı, Fransa'da Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'e (SAV) ve Müslümanlara olanca kin ve öfkeleriyle nefretlerini kusuyorlar...
İçte de yani ülkemizde, buna benzer hadiseler münferit olarak devam ediyor...
En başta malûm gazete (bazı okuyucularımız ismini zikretmemi istemiyor) olmak üzere ve kendilerini bir şeyler karaladıkları için sözde yazar (!) zanneden kişilerin klavyelerinden hakaretler ve nefretler dökülüyor(!)...
Bu kadar da nefret dili olmaması gerekir; lâkin onlar, her halde kendilerini “yüzde bir”in içinde gördükleri için, içlerinden geldiği gibi davranıyorlar (!)...
İslâm ve Müslüman düşmanlığı o kadar bütün vücutlarını kaplamış ki, televizyon kanalında ders anlatan başörtülü öğretmene bile tahammül edemeyerek yataklara düştüler (!)...
Bu güruh, sanki kendilerine kamyon çarpmış gibi, İSLÂM ve Hz. Muhammed (SAV) ifadeleri karşısında ezilmiş görüyorlar ki, saldırı ve nefretleri bitmiyor...
Çünkü kendi batıl din ve görüşleri, dünyalarını iyice zifiri karanlıkta bıraktığı için; İslâm güneşini görünce gözleri kamaşıyor, geçici körlük yaşıyor olmamalılar ki, hakikatler dillendirildiğinde ne yapacaklarını şaşırarak etrafa saldırıyorlar...
KURTULUŞ İSLÂM’DA!..
Hâlbuki; İslâm, "tevhid" ve "hakikat" dinidir.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (SAV) bu dini yaymak ve yaşatmak için Resûl olarak vazifelendirilmiş, karanlıklarda kalanları aydınlığa kavuşturmak, insanı gerçekten “insanlık” vasfına çıkarmak için gönderilmiştir.
Bütün daveti de Allah'ın bir olduğuna, kendisinin O'nun kulu ve Resûlü olduğuna inanmaya olmuştur...
O'na inananlar ve dâvasına sahip çıkanlar, kurtuluşa erenlerdir...
O, gelmeden önce, bütün insanlık cahilliğin pençesinde sıkışıp kalmış, gözlerini kin ve öfke bürümüş kendi öz kız çocuklarını diri diri gömecek kadar vahşileşmiş, sadece görüntü itibarıyla “insan" olan varlıklar gibi yaşamışlardı...
Diğer yaratılan mahluklardan (!) hiç farkları yoktu, hak, hukuk, adalet gibi kavramlara yabancı, hep güçlü olan ayakta, cahillik diz boyu, hakikatlere karşı “kör” (!) idiler...
İşte, böyle bir ortamda güneş gibi doğan Âlemlerin Efendisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) bütün insanlığa hak din olan İslâm'ı anlattı.
Etrafına toplanan, anlattıklarına ve dâvasına gönül verenler, inananlar bir bir çoğaldı ve “anam- babam sana feda olsun Yâ Resûlallah” diyerek, kendi dünyalarından vazgeçtiler...
Mallarını, mülklerini Allah yoluna serdiler...
Her şeyleriyle O'na gönülden bağlandılar...
İslâm'ın sıcaklığı yüreklerini ısıttı, merhamet deryasına döndürdü...
Artık O'ndan başka kimseyi dinlemedi ve O'ndan başka kimseye de inanmadılar...
Dünyaları yaşanılan yer haline geldi, karanlık ufuklar O'nun nuruyla aydınlandı...
Kaskatı gönüller O'nun anlattıklarıyla yumuşadı, adeta yerdeki karıncayı dahi incitmeyecek hale geldi...
“O, söylediyse doğrudur” diyerek teslim olup, “O, en emin kişi” diyerek bütün varlıklarını O'na bıraktılar...
Dinimiz İslâm ve Allah'ın hak Peygamberi Hz. Muhammed (SAV), karanlık dünyaları böyle aydınlattı ve kaskatı yürekleri böyle yumuşattı...
Tevhid inancıyla insanlar huzura kavuştu...
Gönüllere dolan imanla yeryüzü yaşanılır hale geldi.
Düşmanlar titredi, dostlar huzur buldu, bereket gördü...
Tabii Efendimiz (SAV) zamanında, yaptıkları kötülük ve şirkte öncü olan ve tevhid inancını kabul etmeyen Ebû Cehil öldürüldü, lâkin günümüzde de maalesef onun gibi düşünen ve hareket edenler hâlâ mevcut...
Böyle Ebû Cehil'in yolundan gidenlerle mücadele kıyamete kadar da elbette devam edecek.
Allah, hak yolunda sebat etmeyi ve Resûlünün izinden yürümeyi bizlere nasip etsin...(Âmin!..)
TEBRİK
Bu hafta, Çarşamba’yı Perşembe’ye (28-29 Ekim) bağlayan gece, Rebiu'l Evvel ayının 12. gecesi, Âlemlerin Efendisi Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (SAV) dünyayı teşrifinin yıl dönümü...
Bu vesileyle, bütün dostların Mübarek Mevlid Kandili'ni tebrik eder, İslâm âlemine hayırlar getirmesini Cenab-ı Hakk'dan niyaz ederim.
.
Osman Ovacıklı, dikGAZETE.com