Hababam Sınıfı müzikalini bir yazıda harcamam yaşamımın rüyasıydı; dört başı mamur gerçekleşti.
Provalar kalabalık, kadro ünlü, ünlü ünlüler geldik dayandık "Genel Prova”ya.. Yani tekniği, müziği, dansları, oyunuyla son çalışmaya.
Sahnede 50/60 kişi, fazlası salonda görevliler, gazeteciler -henüz adları medya mensubu değil- prova nasıl geçti tam anımsamıyorum ancak zurnanın zırt dediği yerde kıyamet koptu.
Selam provası…
Ertem abi en ön ortada oturuyor; sigarası ağzında, sene 1981 kapalı mekanlarda sigara yasağı Avrupa’da bilem yok. Hoş olsa da dinlemezdi ya Ertem Abi; ölümü bile dinlemedi.
Selamı, koroeograf Altan Tekin dostumuz yönetiyor. Daha, "Devlet Tiyatroları Başkoroeografı" olmamış belki.
Biz “Hababamlılar" hocaları öne çıkartıyoruz, geriye alıyoruz, tek tek çıkarıyoruz, sonra ikili-üçlü guruplar omuzlara alıyoruz; haydi bir daha bir daha. Sonunda da sınıf, topluca selamlıyoruz seyirciyi…
Ara verildi.
Ben sahneden inmedim, İlyas da az arkamda duruyor. Hiç sesini çıkarmıyor; Arzu Film'in son gözdelerinden
ÖNe geldim…
- Ertem bey!..
- NE VAAR!.. ("Ertem bey" ne demek!.. "Ertem Abi öldü mü” tavrı..)
- BU oyun "HABABAM SINIFI” mı, "HABABAM ÖĞRETMENLERİ MÜZİKALİ" mi?
- Ne demek istiyorsun SEENN!..
- Ben başka bir gelenekten geliyorum; biz tiyatroda sebilhane bardağı gibi yanyana diziliriz öyle selam veririz. Ancak bu bir müzikal, burada selamın kendi ritüeli var.
- Burada Hababam Sınıfı başroldedir ve hep beraber selam verir.
- Yok öyle değil!.. Girişte, afişte adım var; ben burada 3 saate yakın emek vereceğim, sonunda da eğer hakketmişsem alkışımı alacağım..
- YARIN OYUN VAR SEN BANA ŞANTAJ MI YAPIYORSUN?
- Rica ederim Ertem Abi... Siz bu işin başındaki insansınız. Ben bir oyuncu olarak size dileğimi iletiyorum. Nasıl emrederseniz öyle yapacağım.
- PAYDOOSS!!!
FAcia! Skandal! Kaos! Ertesi gün biraz erken çağırdılar. Yönetmenim Metin Serezli, usulca da olsa;
- "Güzel yaptın Ulvi’cim” dedi.
ALtan kardeşim;
- "Tam sanatçıya yakışan davranıştı; sabaha kadar toplantı yaptık çözmek için" dedi.
Sıra geldiğinde önce İlyas, sonra ben, Parla Şenol ve Aydın Arkun tek başımıza selam verdik. Ardımızdan bütün Hababam birlikte.
ERtem Abi büyüktü, hiç gönül koymadı; hatta son gününe kadar en büyük destekçim oldu.
MEslekten, gerçek bir profesyonel olduğumu "Nasıl emrederseniz öyle yapacağım" sözümle ortaya koymuştum.
Hele sıyırmalarımdan birinde, bir desteği var ki ayrı bir bölüm konusu. Nasıl bipleyerek yazacağım, önce onu bir belirlemeliyim.
Girişteki afişe bakın; Şevket Altuğ’un adı unutulmuş, küçük harflerle araya sıkıştırılmış. Şan’da ünlü bolluğu olduğundan herkesin adı yazılmazdı afişe, Derya Baykal niye en üstte mi?
Dedikodu yok!
-HAYATTA OYNAMAM HUA kitabımdan-.
Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @HayattaOynamam , @dikgazete