Güngören’de gününü görmek; Sakarca…

Ulvi Alacakaptan

4 yıl önce

SAKARCA” oyunumuz kapalı salonda olduğu gibi açık havada da sergilenebiliyordu.

İBŞT’de oynadığımız gibi Emirgan Korusu, Gülhane Parkı ve Darülaceze’de de oynadık.

Hatta orada, yaşlıların durumuna duygulanan kız arkadaşlarımız ağlamaya başlayınca, uyardım onları.

Buradakiler şanslılar, barınacak bir yer bulmuşlar; dışarda açıkta aç kimsesiz kalan binlercesini gözünüz görmediğinden acıyorsunuz bura sakinlerine… Haydi gönüllerine bir gıdım hoşluk katalım.

Ancak bir Güngören kısmi oyunumuz var ki “Tiyatro Tarihi”ne geçmeye aday..

Güngören Belediyesi, şimdi yeni binasına taşınmış, o zaman giriş alanının üç yanı yüksekte kalmış araç yollarıyla çevreli, havuz gibi bir alan; gittik taht yükseltimizi kurduk, tek dekorumuzu.

Kimseler yok, üç-beş çocuk dolanıyor etrafta; “Mahmit” davul çalıp cazgırlık yapıyor.

Ve gelmeye başladılar dört bir yandan, kafileler halinde okul çocukları, yığılmaya başladılar alana; “sığışmaya” desek daha doğru.

Ana-baba günü; doğrusu öğretmen-öğrenci günü.

Bir panik çıksa ezilir çocuklar.

Hocalar, ellerinde cetvellerle çocukcağızları susturmaya çalışıyor, bir yandan da bize “haydi oynayın” diyorlar.

Nasıl!..

Oyunculardan bazıları, ada niyetine yükseltinin üstüne sığınmış, çoğu da belediyeye iltica etmiş.

Ben üst katlardan ‘dia’ çekiyorum, bir yerlerde olacak kim bilir nerede.

Toplum polisi geldi.

Daha, çevik kuvvete yıllar var.

Ve Savaş Ay

Eee toplumsal olaylar ve savaş muhabiri.

Meğer emniyete ihbar gitmiş; “İlkokullar eylem yaptı, belediyeyi bastı” diye.

Sonra “siviller” geldi, ellerinde “Thompson” makinalılar.

Birine yaklaştım:

Havaya bir kaç el ateş etsenize, dağılsınlar!..” dedim.

Önce “Haa!.. İyi akıl ettin” bakışı attı.

Sonra;

Olur mu ulan!..” dedi.

Neyse, kavga-kıyamet alanın yüzde 80’ini boşalttırdık; 20 dakikalık bir özet oynadık, toparlanıp kaçtık.

Yoksa “seyirci fazlalığından oynanamayan oyun” diye tarihe geçecektik.

.

Ulvi Alacakaptan, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI