?>

Global sermayenin -resmi ve gayriresmi- iki yüzü!

Ali Karani

3 yıl önce

Sömürüde tüm ganimeti alıp götüren kim?

Sadece Türkiye’de değil, dünya genelinde işletilen sömürü sistemi tarafından kullanılan ve işi bitince de kirli bir mendil gibi fırlatılıp atılan kullanışlı elemanlar, öyle hiç de bulunması zor elemanlar değiller maalesef.

ÇÜNKÜ;

TOPLUM NORMLARINI, ETİK SINIRLAR İÇERİSİNDE İŞLETEN AHLAK DUVARLARINI YIKARSANIZ, HADDİNDEN FAZLA KULLANIŞLI ELEMANLARIN ORTAYA ÇIKACAĞINI, KENDİLERİNİ “EGEMEN SINIF” OLARAK GÖRENLER ÇOK İYİ BİLİYORLAR… 

Bahsi geçen etik sınırların belirgin kalmasını sağlaması gereken yegane kurumun ise, iş başına getirilerek görevlendirilen siyaset mekanizması olduğunu bilmek gerekir.

Merak içinde gözlemlediğimiz; “Sistemler Neden Yıkılır” sorusuna en yakın görülen cevap, kesinlikle şu olmak durumundadır;

Sömürüye gerekli mukavemeti gösteremeyen her sistem, “ER ya da GEÇ” yıkılmak zorundadır.

Sebebine gelirsek, ekonomisi (kasası) boşaltılmış bir sistemin hareket alanı daralmakla kalmaz, aynı zamanda tabandan gelen desteğin kaldırma kuvveti de azalır. Yani Anadolu’nun meşhur kelamı “BOŞ TENCERE GÖTÜRÜR” doğru bir tesbittir. 

Bundan dolayı, tam bir sistemsizlik içerisinde işletilmeye gayret edilen global ölçekteki makro sistem yıkılıyor ve yerine kimin, neyi koyacağı hala kararlaştırılabilmiş değildir.

MAKRO SİSTEMİ, KİM VEYA HANGİ SEBEPLER YIKAR?

“Yeni Dünya Düzeni”ne geçilmesini cazip göstermek amaçlı televizyon ekranlarında boy boy görüntüleri paylaşılan dönemsel zenginlere bakıp da aldanmayın lütfen. 

Çünkü birçoğunun, kendilerine aitmiş gibi gösterdikleri malvarlığının başında bekletilen bekçiler oldukları gün gibi ortadadır.

Peki, bu kadar yüklü miktarda sermayenin sömürüsü yapılıyor da, bu ganimet bir yerlerde biriktirilmiyor mu?

Gelin hep birlikte bu alanda bir gezinti yapalım…

TERÖR, İÇ ÇATIŞMALAR HATTA SAVAŞLARIN YAŞANDIĞI BÖLGELERDE otokontrol zayıflamış demektir. 

Gayri kanuni elde edilen sermayenin güvenliğini ilk etapta sağlayabilmek için global hukuk sisteminin tam anlamı ile etki edemediği gri alanların oluşturulması gerekmektedir. 

“Nerelerdir bu gri alanlar” diye sorulacak olunursa, “VERGİ CENNETİ” olarak adlandırılan kontrolsüz alanlardır diyebiliriz.

Gayri kanuni şekilde elde edilen “SERMAYE” yani “KARA PARA”,Gri alanlar” olarak hazırlanılan bölgelerden ihtiyaç oldukça, fırsat bulundukça global sermayenin içerisine aktarılarak, resmiyete kavuşturulmaktadır diyebiliriz.

PARA ASLA UYUMAZ” diye tarihe damgasını vuran bu cümle, aslında sistemin nasıl işlediğini bizlere göstermektedir.

Bundan dolayıdır ki işleyen sömürü sisteminin duraklatılmasını bırakın, yavaşlamasına dahi müsade etmezler, gerekirse savaş dahi çıkarırlar.

Çünkü bir tarafta resmiyetteki ekonomik sistem işletilirken, diğer taraftan resmi sistemden çıkan ciddi büyüklükteki sermaye “gayri resmi sistemi” oluşturmaktadır. 

Düşünsenize, resmi sermayenin işletildiği bölüm, tüm alanlara nüfuz eder ise gayri resmi alan, yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır. Tersine bir durum olursa da resmi alan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.

Bu iki alan, aynı zamanda kendi aralarında büyük çekişme ve çatışmaları da yaşamaktadır diyebiliriz.

Tüm çekişme ve çatışmalar arasında, bu iki alanın da dengede tutulması çalışmalarının gözlerden kaçmaması gerekmektedir!

Sürekli ve hız artırarak genişleyen sömürü sistemi, her yeni aşamasında bünyesine yeni elemanlar da devşirmektedir.

Maalesef bu durum, bir sistem haline getirilmiş ve işleyişi gereği devamlı olması ve sürekli olarak genişlemesi zorunluluğu da vardır. Aksi taktirde sistem, gemiyi terk eden fareler misali, bir anda yerle yeksan olur ve terk edilir.

KİM BORSADA DEĞER KAYBEDEN BİR KAĞIDI ELİNDE TUTAR Kİ!? Konuya böyle bakmak lazım gelir.

SORU; Sistem neden durdurulamaz?

CEVAP; Sistem durduğu zaman hantal dahi olsa, işleyen “hukuk&kanunlar” bu hızlıca ve hayasızca işletilen haksızlığın yakasına yapışabilme fırsatını yakalayabilecektir.

Hele bir de sömürüden elde edilen ganimet, uluslararası arenaya çıkartılabildi mi, artık yakalamak hayli zor bir durum olmaktadır.

Şimdi sormak lazım gelir artık…

- Sömürü veya haksız kazançlardan elde edilen miktar, resmi sisteme bir şekilde sokulabilir mi?

- Evet, mümkün!.. Lakin tamamı? Hayır.

Devletler, kanunlar önünde sorumlu oldukları için bu sınırları pek de aşmak gibi aksi davranış içerisine girmezler.

AMA KIRAN KIRANA YAŞANILAN ASIL SAVAŞ, İLLEGAL ALANDADIR!..” Ve bundan dolayı sömürüden elde edilen ganimetin büyük kısmı, bu alanda kullanılmak üzere ayırılmaktadır.

ÇÜNKÜ KIRAN KIRANA SAVAŞ, İLLEGAL ALANDA OLUR” Ve bunun için ciddi miktarda ekonomik güç de gerekmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti devletinin yapmış olduğu açılımlarını değerlendirirken, ticaret yollarının güvenliğinin sağlanması vurgusunu yaptığımız makalelerimizde, gayri resmi alanların varlığından söz etme fırsatımız olmamıştı.

Şimdi bu soruların sorulmasının zamanının geldiği kanaatindeyiz!..

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ticaretin güvenliğini sağlamak için gittiği tüm alanlarda, tüm bu gayri resmi oluşumlara müdehale mi etmiştir ki hedef alınmıştır?

- Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terör ile mücadele ederken, gayri resmi sermaye ile bağlantılı yapıları tasfiye mi etmektedir ki hedef alınmıştır?

- Türkiye Cumhuriyeti devleti ile legal olan mı, illegal olan mı; hangi sermaye tarafı çatışmaktadır dersiniz?

- ABD ile Türkiye arasında varolagelen işbirliği, dünyayı kasıp kavuran “illegal” alanda birlikte hareket etme aşamasına mı taşınmıştır dersiniz?

Bir tarafta hem resmi, hem de gayri resmi ekonomisi sayesinde Çin ile Hindistan’ı birleştirmeden, ihtiyaç duyulan alanlarda işbirliği ile hareket etmelerini sağlayan İngiliz Akıl Yapısı…

Diğer tarafta, gayri resmi sermayeye “kara para”ya karşı savaş açan batı cephesinde buluşmuş  ABD ve Türkiye denklemi…

Görelim Mevla Neyler, Neylerse Güzel Eyler!..

SON SÖZ;

Yurdumuza Afganistan’dan, Pakistan’dan, Suriye’den, Irak’tan, İran’dan vb. akın akın gelen “geçici sığınmacı” olarak adlandırdığımız insanların çarpan etkisi, ciddi bir korku türbülansı oluşturmuştur.

Anadolu insanı, bu türbülans karşısında kenetlenme ihtiyacı da duymuştur.

Ayrıştırmaya çalıştığınız Anadolu sakinleri Kürtler ve Türkler kenetlenmiş midir? EVET!

Bu durum karşısında hem “teşekkürler” denmeli, hem de “yazıklar olsun” denmeli kanaatindeyiz!

Saygılarımla.

Ali Karani, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI