1-) Türk akıl ve düşünce sistematiği, uzun (binlerce yıl) tecrübeler sonrasında köklü bir birikime sahip olmuş ve değer kazanmıştır.
2-) Sadece İnsan’ın değil, Hayatın Topyekün devamlılığı yasasının takipçisi olan başka bir akıl ve düşünce sistematiği (Kızılderililer hariç) yoktur.
3-) Binlerce yıl Yaradan’ın (Tengri-Tanrı) emirleri dışında davranmayan başka bir akıl ve düşünce sistematiği yoktur.
4-) Adalet'i, Devlet'i, Akıl'ı ve Hakka Kanaat şiarını bin yıllarca savunan ve uygulayan başka bir akıl ve düşünce sistematiğiyoktur.
5-) Şimdi sormak lazım gelir; böyle bir kıymeti ve değerli tecrübe birikimini, kasten veya bilmeden sulandırarak ırkçılığadayandırmanın sebebi nedir?
6-) İnsanlar, toplum ve dahi devletin bu şiarı, kendine rehber edinmesini ve bu değerlerin kullanıma sunulmasının neresi ırkçılıktır.
7-) Irk denen kelimenin tarifini de yapmak farz oldu artık. İnsan ırkı, hayvan ırkı, bitki ırkı, gibi.
Konuya bu açıdan doğru olarak bakılırsa insanın insana karşı ırkçılık yapması mümkün değildir. İnsan belki başka ırktan olan bitki ırkına, hayvan ırkına veya uzaylılar var ise onlara karşı insan ırkçılığı yapabilir.
Eleştiri olarak, Milliyetçilik denirse anlarım. Lakin milletini sevmek ve geçmiş başarılar anlatılarak, gelecekte yapılacaklara teminat gösterilmesi söylemi de normal karşılanmalıdır.
Sonuçta buradaki amaç, hayatın topyekün devamlılığı yasasına uyulması için yapılan atıftır.
Anlamamız gereken, kelimeleri kullanırken manasını bilmeden paylaşım yapmak doğru bir davranış değildir.
Bu açıdan bakıldığında ise, Türk'ün akıl ve düşünce sistematiğine ırkçı diyenlerin öncelikle kendilerini sorgulamaları gerekmektedir.
Herkesten İstirhamımdır. Lütfen, hayatın topyekün devamlılığına katkıda bulunup sistemleştirmek isteyen başka bir millet var mıdır? Araştırıp bunu ortaya koysunlar.
Cahiliye döneminin adet ve yaşama tarzını bugüne dayatmanın manası yoktur. Ayrıca "Kur-an evrenseldir" diyerek, cahilane adetleri İslam’mış gibi sunmak da olmaz.
Peygamberler de yoldan çıkmış toplumları doğru yola getirmek için seçilmiştir.
Artık “Türk" derken ve dahi “Türklük" anlatılırken bu bakış açısından, vicdan terazisi ile bakılması gerekmektedir. Aksi takdirde bunda art niyet aranır.
Şekilcilik dünyaya Peygamber Efendimiz’i Mekke’de taşlatan müşriklerden yayılmıştır.
Maalesef bilerek veya bilmeden o müşriklerin takipçileri bugün hala varlıklarını devam ettirmektedirler.
Onlar için şekilcilikten sıyrılıp arınmak da mümkün değildir. Çünkü tüm çıkarlarını bu zihniyet üzere tertip etmişlerdir.
İnşa ettikleri “biatçı" ve sorgulamayan bireylerin azalması, onların menfaatine terstir. Bundan dolayı, onlar kendilerini (hâşâ) Yaratan yerine koyarak, kendileri dışındakileri köle, cahil olarak göstermeye gayret ederler.
Bu zihniyeti, Hazreti Muhammed (sav) 1400 yıl önce yerle yeksan etti. Ama maalesef tekrardan peydah oluyorlar.
Âdem aleyhisselam ve diğer seçilmişlerin de bizlere miras bıraktığı bu mücadelenin sorumluluğundan kaçmak olmaz, olamaz.
Türk dendiğinde bu şiarın takipçileri akla gelmelidir.
.
Ali Karani, dikGAZETE.com