Her şey geçicidir dünyada; diğer gezegenleri bilmiyorum!..
Arkadaşlıklar, dostluklar, akrabalıklar geçicidir; aşklar, hoşlanmalar geçicidir..
Açlık ya da tokluk da geçicidir…
Sağlık geçicidir…
Güzellik geçici, zenginlik, fakirlik de geçicidir…
“Fakirliğin geçici oldunu nereden biliyorsun” derseniz; hani bir misal vardır;
Baba-oğul çok fakirmişler, çocuk sormuş babaya; “Baba bizim ne zaman karnımız doyar?”
"Kırk gün sonra" demiş baba.
Çocuk sevinmiş; “Zengin mi oluyoruz o zaman?”
“Yok" demiş baba; “Açlığa ve fakirliğe iyice alışmış oluyoruz!..”
Bazı şeyler alışkanlık olur; var mı yok mu, olmuş mu olmamış mı dert etmezsin bir süre sonra…
Bu kırk gün ya da "yirmi bir ‘şey' gün kuralı”dır!..
İnsanoğlunun başına gelen veya yaşadığı olaya intibak süresidir..
Sonuç olarak her şey, her madde, her durum, her olay, her insan geçicidir…
İyi gider kötüsü, kötü gider iyisi gelir…
Açsındır, yersin doyarsın…
Ağlar susarsın, ferahlar gülmeye başlarsın, sever sonra nefret edersin; nefret ettiğine bir de bakmışsın ki sevmeye başlamışsın!..
Her duygunun, her hissin, her olayın her insanın kalıcılığı sorgulanabilinir…
Çok popülerken bir anda yalnız kalabilirsin..
Dünyada bu kadar yalnızlığın ve yokluğun içinde bir tek Allah-u Teala seni yalnız bırakmaz; nerede ve kiminle olursan ol!..
İster bir dağ başı, ister kalabalık bir iş çıkışı seni yalnız ve bir başına bırakmayan O'dur!..
Damarında akan kan, dilinde zikir, her an muhabbete hazırdır kuluyla..
“Allah" diyeni Allah yalnız bırakmaz!..
Unutmayın, O her zaman yar ve yardımcıdır.
Elhamdulillah!..
Ne mutlu Müslüman olana…
Ne mutlu dili ve kalbi ile her an Allah ile beraber olana...
Bir de hiç bir şeyin ama hiç bir şeyin kalıcı olmadığını bilmek; insanlardan uzak, fanusta bir hayatı tercih ettirse de siz siz olun, gelip geçici olan hayatınızda kalıcı insanlar biriktirin...
Allah hepimize “Sultan Selim imanı” versin!..
Ölüm halinin geldiğini anlayan Sultan hazretleri, yakın dostu Hasan Can’a “Gidiyorum” demiş…
Hasan Can, “Sultanım Allah-ü Teala ile olacak zamandır” demiş.
Sultan Selim Han bu söz karşısında; "Hasan Can bizi bunca zamandan beri kiminle bilirdin? Cenab-ı Hakk’a teveccühümüzde kusur mu gördün?” demiş ve Yasin-i Şerif'i okumasını istemiş.
Hasan Can, Yasin-i Şerif'i okurken Padişah da kendisine iştirak eder. İkinci defa okurlarken, 'Selamün kavlen min Rabbirrahîm' ayetini okuduktan sonra Kelime-i Şehadet getiren Sultan, ruhunu öylece teslim eder.
Müthiş insanlar, müthiş hayatların hepimize örnek olması dileği ve duası ile.
.
Mine Tuna, dikGAZETE.com