EVLİYA ÇELEBİ'NİN VAN VALİSİ MELEK AHMET PAŞA İLE VAN HATIRATI
Asıl adı Derviş Mehmed Zillî olan Evliya Çelebi, 17. yüzyılın önde gelen seyyahlarından ve az sayıdaki 17. yüzyıl nesir yazarlarındandır. Yaklaşık elli yıl süren Avrupa ve Batı Asya gezilerini ‘Seyahatname’ adlı on ciltlik eserinde bir araya getirmiştir.
Evliya Çelebi, ‘Seyahatname’ adlı eserinin girişinde, seyahate duyduğu ilgiyi anlatırken bir gece rüyasında Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed'i gördüğünü, ondan “Şefaat ya Resulallah” diyerek şefaat isteyecek yerde, şaşırıp “Seyahat ya Resulallah” dediğini, bunun üzerine Sevgili Peygamberimiz'in ona gönlünün uyarınca gezme, uzak ülkeleri görme imkânı verdiğini yazar.
Bu rüya üzerine Evliya Çelebi, 1635'te ilk önce İstanbul'u gezip dolaşmaya, gördüklerini, duyduklarını kaleme almaya başlar.
Bu on ciltlik seyahatnamesinin dördüncü cildini, Anadolu'nun doğu ve güneydoğusuna ayırır. Evliya Çelebi'nin Van ile ilgili anları ise eserin birinci cildinde bulunmaktadır.
Van'a Vali olarak gönderilen Melek Ahmet Paşa ile beraber 9 Mart 1655 tarihinde Van'a gelmek üzere yola çıkar. Bu yolculukları birkaç aydan fazla sürer. Bitlis'ten Van'a gelirken geçtiği Ahlât, Adilcevaz, Erciş, Muradiye, Amik gibi yerleşim yerlerinden eserinde bahseder. Nihayet 5 Haziran 1655 tarihinde Van'a ulaşırlar.
Vali Melek Ahmet Paşa ile birlikte Van’a gelen Evliya Çelebi, karşılama merasimini şöyle anlatır:
“Bu hal üzere Paşa, karşılamaya çıkan şehir halkına selam vererek 1065 Receb’in sonunda İskele Kapısı’ndan içeri Van’a girdi. Şehir içinde bulunan esnaf, caddeler üzerine halılar ve kilimler serip ve ana yol üzerinde yüzlerce kurbanlar kesildi.
Paşa, saraya girince Müsellik Arganalı Ahmet Ağa, Van divanhanesinde bir sofra kurup, öyle büyük bir ziyafet olmuştur ki sanki Bitlis Hanı ziyafeti idi. Bütün Van Eyaleti askeri ve bütün Van ileri gelenleri, bu büyük nimet ile açlıklarını giderip, yemekten ve duadan sonra ‘Padişah divanıdır’ diye dokuzar kat mehterhaneler çalındı.”
Mehter, davullar eşliğinde sabaha kadar devam eden coşkulu bir tören tertip edilir. Tokmak ve davul seslerinden nerdeyse yer gök, dağlar taşlar inler. Osmanlı Osmanlı olalı, Van eyaleti, daha önce hiç böyle şanlı bir Vali görmemişti.
Evliya Çelebi bu hatırayı bizlere şu ifadelerle aktarır:
“Zira bu Van Kalesi, Osmanlı eline gireliden beri Van Eyaleti’ne Mutasarrıf olmuş Melek Ahmet Paşa gibi, sadrazamlıktan azledilmiş, iki kere sadaret kaymakamı olmuş ve padişah damadı olmuş bir vezir gelmemiştir.”
Gün ağarınca Vali Paşa, diğer hanlarla beylerin ve tam teçhizat dizilmiş askerlerin hediyelerini kabul etmeye başlar.
Aşırı kalabalıktan ve sıcaktan bunalan Vali Melek Ahmet Paşa, el-etek öpmek için etrafını saranlara, “Selam alanlar ileri gitsin” diye ricada bulunur. Halk, söz dinlemeyince, fazla debdebe gösteriş ve müsriflikten hoşlanmayan Vali Paşa bu sefer kızıp gürlemeye başlar. “Kara barut ziyan oluyor, gülleler israf ediliyor” diye askerlere 'atılmasın' diye talimat yollar fakat nafile; Vali, halkın heyecanıyla baş edemez.
“Evliya Çelebi Seyahatnamesi”nde Van bölge halkının bazı karakteristik özelliklerinden, bedensel yapılarından, yeme ve içme zevklerinden, giyim tarzlarından söz etmiştir.
Evliya Çelebi sadece Van'da ki bu karşılaşmadan etkilenmemiş, Van'ın sonsuz hayat veren havasından suyundan da övgüyle “Seyahatname”sinde bahsetmiş:
"Bu Van'ın suyu ve havası çok tatlıdır. Yavaş esen rüzgârı, bu şehre mahsus olduğundan küçük-büyük bütün insanları düzgün yapılı, sağlıklı, sağlam bünyeli, dev elli olurlar."
Evliya Çelebi, eserinde Van Gölü’nden “Van Denizi” “Deryâ-i Van” olarak bahseder. Van Denizini uzun uzun anlatır. Mitolojik bilgilerle oluşumu, derinliği, genişliği, suyunun özellikleri vs. hakkında geniş bilgiler verir.
-Evliya Çelebi Seyahatnamesinin birinci cildinin 1895 basımı kapağı
Büyük Seyyah, bölgenin hemen hemen her zümresinden bahseder. İleri gelen büyüklerin isimlerinden, usta hekimlerden, usta cerrahlardan, şeyhlerden, alimlerden, eşraf ve ayandan, şairlerden, ermişlerden, dervişlerden detaylı bilgiler aktarır. Van’da cerrahlığın gelişmiş olmasını da şehir halkının cesur ve çalışkan olmalarına bağlar.
Evliya Çelebi, görüp gezdiği yerlerin halklarının inançları ve dinsel pratikleri hakkında ayrıntılı bilgiler verir, istatistikler ortaya koyar. Halkı dinlerine ve mezheplerine göre sınıflandırır.
.
Hülya Ayhan, dikGAZETE.com