?>

Esad rejiminin meşruiyeti sorunu -4

Suat Gün

5 yıl önce

- Suriye’de Esad rejimi ve Rusya, gayrimeşrudur!.. Türkiye, acilen sürgünde bir Suriye Hükümeti kurmalıdır!..

Rus ordusunun orada bulunması Afganistan’ın işgalinden farksızdır. 

Babrak Karmal’ın yerini Esad almıştır. 

Putin, Esad’a devlet başkanı muamelesi değil, sömürge yaveri muamelesi yapmaktadır.

Bir defa şunu önemle belirtmeliyim ki; Esad ailesi, sülale boyu canidir, eşkıyadır. 

Baba Esad’ın kardeşleri, damadı Asaf Şevket, çocuklarının tamamı canidir. 

2011’de Suriye halkının zulme karşı direnmek için ayağa kalkması üzerine Beşar Esad’ın kardeşi Mahir; Lazkiye, Tartus, Cable ve Banyas gibi şehirlerde ‘Şebbiha’ adı verilen ve Nusayri gençlerden oluşan çeteleri örgütleyerek, silahlandırarak göstericilerin üzerine acımasızca sürdü. 

Hama-Humus katliamındaki senaryoyu tekrarlamak istedi. 

Irza tecavüzler, yargısız infazlar, keyfi tutuklamalar ve işkenceler halkı canından bezdirdi. 

Halk ayağa kalktı; rejim, ülke topraklarındaki hâkimiyetini 2014 senesine kadar yüzde 90 seviyesinde kaybetti. 

Muhalifler, yönetime hâkim olacakken ABD, Suriye’de işbaşına gelecek rejimin İsrail’in can düşmanı olacağını ve bölünmeyeceğini gördü, muhaliflerin işbaşına gelmesine mani olmak için rejimin koltuk değnekleriyle ayakta kalmasına karar verdi; ancak rejimin alan hâkimiyeti kuracak kara gücü yoktu. 

Kasım Süleymani’nin önünü açtılar, İran’dan-Afganistan’dan-Pakistan’dan Şii savaşçılar-eşkıyalar getirdiler. 

Muhalifler; bu toplama güruhu imha etmeye başlayınca, rejime hava gücü olarak gelmesi için Rusya’nın önünü açtılar. 

Rusya’nın hava gücü, 2015’de Kasım Süleymani’nin  bizzat Rusya’ya gidip, Putin’i ikna etmesiyle Suriye’ye geldi. 

Esad rejimi; Rusya’nın Suriye’ye gelmesi için tıpkı Afganistan’da Babrak Karmal’ın yaptığı gibi yaptı, Rus ordusunu davet etti.

Böylece Suriye’de Putin’in vesayeti altında vassal bir yönetim kuruldu. 

Şu an Esad’ın Rusya nezdindeki konumu Rusya Federasyonu’na bağlı “İnguşya valisi” gibidir, Putin’in bir adım gerisinde yürümeye mecburdur.

Rusya’nın Suriye’ye gelmesinde “Büyük İsrail Projesi”nin mimarlarının rolü çok önemlidir. 

Fırat’ın doğusunu ABD kontrol altına aldı, Suriye’nin bir parçasını böldü. 

Rejim-Rusya ve İran güçleri, Halep dâhil büyük parçasını aldı.

İdlip ve Türkiye’nin harekât yaptığı bölgeler, muhaliflerin kontrolünde kaldı. 

Şayet sahanın tamamına Rusya hâkim olursa İsrail en büyük belayı bulmuş olacaktır. 

Küresel sermayeyi elde tutan Yahudi lobisi zannediyor ki bir iktisadi kriz çıkartır, Rusya Federasyonu’nu çökertiriz, gerekirse dağılmaya zorlarız veya ikna ederek Suriye’den çıkartırız. 

Hâlbuki durum kesinlikle böyle değildir, böyle olmayacaktır: 

Birincisi; Rusya Federasyonu kendi kendine yeterli nadir ülkelerden biridir, finansal çökertme operasyonları ile dize getirilemez. 

İkincisi; nükleer güçtür, Suriye’den çıkartılması çok zordur . Çıkartılacak nükleer savaşın kazananı olmayacaktır. 

Üçüncüsü; Rusya Federasyonu, tarih boyunca girdiği yerden yenilmediği sürece çıkartılamamıştır. 

Rusya’nın Suriye’ye yerleşmesi, İsrail’in güvenliği için ciddi tehdittir. 

Küresel Yahudi lobisi; Rusya ve Esad’ın, Suriye topraklarını öldürerek-bombalayarak-sürerek yaptığı insansızlaştırma yönündeki çabasını hararetle destekliyor. 

Daha sonra “İdod Yunon Planı”nda öngörüldüğü şekilde Suriye’yi işgale yönelecekler. 

Bu yüzden Suriye topraklarını muhaliflere ve Türkiye’nin kontrolündeki unsurlara vermek istemiyorlar.

Rusya’nın rejimin daveti ile Suriye’ye gelip yerleşmesi meşru mudur? 

Kesinlikle meşru değildir. 

BM’nin tanıdığı devlet rejim değil, Suriye halkının sahip olduğu topraklar ve halktır. 

Halkın yüzde 80’i rejimi tanımamaktadır. 

Rejim, halkın çoğunluğunun desteğini kaybetmiştir. 

Meşru bir yönetim değildir. 

Meşru olmayan bir yönetimin davet ettiği Rusya Federasyonu, Suriye’de işgalci güçtür. 

Bulunuşunun meşruiyeti yoktur.

Rus Dışişleri Sözcüsü şöyle söylüyor; “Suriyeli yetkililerin kendi topraklarında neler yapması gerektiği yönündeki açıklamalar konusunda da egemen bir devletin söz konusu olduğunu ve Suriye silahlı kuvvetlerinin kendi toprağında bulunduklarını unutmamak gerekiyor. Baz ilke bu olmalı”

Rejim, halk desteğini yitirmiştir, halksız ve katil savaşçıların desteği ile ayakta duran hukuki meşruiyetini kaybetmiş bir yönetimdir. 

Bu yönetimin, Rusya’yı sahaya davet etmiş olması da meşru değildir. 

Her ne kadar Rusya sözcüleri; “Suriye hükümetinin daveti üzerine geldik” deseler de hukuki meşruiyetini kaybetmiş rejimin daveti yok hükmündedir. 

Butlandır. 

Rusya’nın Suriye’de bulunuşunun meşru temeli yoktur. 

Halkın yüzde 80’i rejime karşıdır. 

Rejimin kararları halk desteğinden yoksundur. 

Hukuk teorisine göre devlet, halkın teşkilatlanmış halidir. 

Devlet, halkın temsilcisidir. 

Halka rağmen Rusya’nın, Suriye topraklarında bulunması gayrimeşrudur.

Rusya Devleti’nin yöneticileri, Türkiye’nin Astana ve Soçi Mutabakatı’nın ihlal edilmesi ve Suriye halkının yok sayılması karşısında gösterdiği dirayetli tutum karşısında ne diyorlar?

Dışişleri Bakanı Lavrov: "Türkiye'nin İdlib'de rejim güçlerine yönelik olası operasyonu en kötü senaryo olacaktır" 

Dimitri Peskov yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin İdlib’deki Suriye hükümet güçlerine karşı askeri operasyonu en kötü senaryo olur” dedi.

Türkiye, Rusya’ya Suriye halkının ezici çoğunluğu tarafından desteklenmeyen gayri meşru hükumetin davetiyle orada bulunmadığını sık sık hatırlatmalıdır.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ne diyor: "Şam'daki zorba, halkın olmadığı, Suriyelilerin olmadığı bir Suriye istiyor. İnsan hayatını tamamen göz ardı ederek iktidarda kalmak istiyor. Bunun olmasına izin vermeyeceğiz." 

Sonuç; 

Rusya Federasyonu’nun, Suriye’de bulunuşu gayrimeşrudur.

Suriye halkının ezici çoğunluğunun tercihi değildir. 

Rusya, Suriye topraklarını terk etmelidir.

Kabul edilmelidir ki Türkiye, bu güne kadar reaktif bir politika takip etti, bundan sonra proaktif bir politikaya geçiş yapmalıdır.

Teklifimiz şudur:

1- Türkiye, acilen sürgünde bir Suriye Hükümeti kurmalıdır. BM’ye sunmalıdır.

2- Bu hükümetin toprakları; Lazkiye güneyi, Hama-Humus-Halep-Münbiç- Deyrizor güneyi olarak tespit edilmelidir. Rejim değişikliğini takiben, Suriye’nin tamamına hâkim olması hedeflenmelidir.

3- Sürgündeki hükümete ait olmak üzere; Türkiye’nin harekât kontrolünde 6 adet; 2 si komando, diğer dördü zırhlı ve mekanize tugaylardan oluşan askeri güç ve kendi milli ordusu kurulmalıdır.

4- Sürgün hükümeti, bir anayasa, askere alma kanunları, seçim kanunu ve iç işlerini düzenleyen kanunlar çıkartarak meşru düzen kurmaya derhal başlamalıdır. 

5- Sürgün hükûmeti, Rusya Federasyonu’nun Suriye topraklarını terk etmesi için BM nezdinde teşebbüse geçmelidir.

6- Türkiye, hiç bir zaman, rejimi ve rejimin hiçbir unsurunu muhatap almamalı, terörist muamelesi yapmalıdır.

7- Suriye’yi idare etmek, rejimin değil, halkın çoğunluğunu temsil eden muhaliflerin hakkı olduğunu kuvvetle savunmalıdır.

.

Suat Gün, dikGAZETE.com

YAZARIN DİĞER YAZILARI