Söğüt, Anadolu’da yaşayan her Türk Gencinin gezmesi gereken bir ilçemiz.
İlçeyi değerli kılan ise “Süleyman Şah Oğlu Ertuğrul Gazi’nin Türbesi”nin burada yer alması.
Birkaç günlük Söğüt gezimi sizlerle paylaşmak isterim. Söğüt, Bilecik ilçemizin şirin ve 14 bin nüfusa sahip bir ilçesi. İlçenin tarihi değeri, küçüklüğünden daha büyük bir öneme sahip.
-Ertuğrul Gazi Türbesi-
Söğüt’e geldiğimde şahsımı misafir eden Sayın Savaş Baş ve eşi Gülay Aksa Baş ile yine Söğüt İlçesinde kuruluşunu tamamlayan, başkanlığını Aykut Tosun’un yaptığı “Söğüt Sanat Derneği” üyeleriyle tanışma imkânı buldum.
Yeni kurulan derneğin, Söğüt başta olmak üzere ülkemize büyük katkısı olacağı düşüncesindeyim.
-Söğüt Sanat Derneği Heyeti-
Söğüt’te geçirdiğim ilk geceden sonra, tarih merakım ile ecdadın kuruluş döneminin temellerini attığı yerleri yakinen görmek istedim. Sayın Savaş Baş ve Gülay Aksa Baş, Söğüt’ün maskotu ve çok sevilen güzel gönüllü insanı Enis İnönlü.
-Enis İnönlü-
Yine Sivas Gürün’den seneler önce Söğüt’e gelip yerleşen Bülent Yılmaz ile birlikte Dursun Fakih Türbesi (Tursun Fakih), Kuyulu Mescid, Söğüt Müzesi, İsa Sofi ve en önemlisi “Ertuğrul Gazi Türbesi”ni ziyaret ettim.
-Bülent Yılmaz-
Gezi esnasında birçok konuda bilgi sahibi olur iken, eksik kalan bazı noktaları da not alma ihtiyacı duydum.
Eksik ve yapılması gerekenler konusunu Söğüt’te faaliyet gösteren “Söğüt Sanat Derneği” üyeleri ile paylaştım.
Söğüt ve Ertuğrul Gazi hakkında sizlere biraz bilgi aktarmak isterim
:
Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemleri ve bu dönemde yaşayan liderlik etmiş Türk büyükleri hakkında ilmi olarak fazla malumat yer almamaktadır.
Bunun nedeni, bu dönemin hep göçler ve Selçuklu Devleti’nin son vakitlerine rastlamasıyla birlikte, kronolojik olarak beyliklerin içerisinde tarih yazıcılığı ile ilgilenen kişilerin bulunmasının azlığı yer almaktadır.
Bu makalemizde, mevcut ulaşabildiğimiz ilmi kaynakları tarayarak; yabancı ve o dönem ve sonrasında yazılmış olan metinler içerisinden “Söğüt ve Ertuğrul Gazi”yi yakından tanıyarak, günümüzde Bilecik, Söğüt ilçesinde bulunan ‘Ertuğrul Gazi Türbesi’ ile ilgili mevcut olan ve ziyaretçilere sunulan tarihi aktarımı, daha bilimsel ve fazla menakıp-rivayetlere- dayandırmadan ayakları üzerine oturtup, böylelikle yedi asırlık bir cihan hakimiyeti kurup tarih sahnesinden çekilen ecdadın ‘çıngı’ gibi nasıl bu kuruluşu gerçekleştirdiğinin kısa özetini sunup; mevcut türbe ve tarihi şahsiyetler ile ilgili son verileri buradan paylaşıp, duyurmak-duyurulmasını-sağlamayı hedeflemekteyim.
-Ertuğrul Gazi Kabri ve Ben-
Bu bağlamda ilk olarak Osmanlı Devleti’nin kuruluşu ile alakalı olarak anlatılagelen tarihe, kısa şekilde şöyle bir göz atalım:
Osmanlı devletinin kurucusu olan Osman Gazi'nin büyükbabası Süleyman Şah’tır.
Süleyman Şah, Orta Asya'nın Altay veya Altun Dağı denilen kısmında oturan Kayı Han isimli Türk kabilesine mensup bir beydi.
Hicri yedinci asrın başlarında, Asya kıtasının Karakurum taraflarında kuvvetli bir hükümet teşkil ederek etrafa zulüm ateşleri saçan “Cengiz” isimli Moğol hükümdarının kötülüklerinden, yerini-yurdunu terk etmiş, Türkistan'da Mahan civarına yerleşmişti.
Fakat burada da Cengiz'in şerrinden emin olmadığından önce Ahlat tarafına oradan da Erzincan nahiyesine göçmüştü.
Kabilesinde nüfusun elli bin ila yüz elli bin kişiyi bulduğu rivayet edilir.
Süleyman Şah, buralarda bir vakit durduktan sonra Cengizlerin fırtınası geçip gitmiş zannederek memleketine dönmek kararı vermiş ve Halep civarında Caber isimli kalenin yakınında Fırat nehrini geçerken atından düşerek boğulmuştur.
Süleyman Şah'ın na’şı adı geçen yere gömülmüş ve bu kabir “Türk mezarı” diye meşhur kalmıştır.
Bu vaka üzerine Süleyman Şah'ın, Gündoğdu ve Sungurtekin isimlerindeki iki oğlu, diğer iki oğlu olan Ertuğrul Bey ile Dündar Bey'den ayrılarak Orta Asya'ya gitmişler.
Ertuğrul ile Dündar Beyler de beraberlerinde dört-beş yüz aile olduğu halde Halep taraflarında kaldı.
Kalanlar bir müddet Pasin Ovası ile Sürmeli Çukur'da gezindiler.
Ertuğrul, oğullarından Sarubatu Savcı Bey’i, Konya Sultanı'na gönderip, bir yaylak ile bir de kışlak istedi.
İşte bu sıradaydı ki, Ertuğrul Bey, yolda birbirleri ile savaşan iki birliğe rast geldi.
Bir taraf mağlup olmuştu.
Yiğitliğin gereği olarak, mağlup tarafa yanında bulunan beş-altı yüz süvari ile imdada koştu.
Bu taraf galip oldu.
Meğer imdat edilen ordu, Selçukiye askeri, sonraki yardım sayesinde mağlup edilen de Tatarlar imiş.
Bunun üzerine Konya'da bulunan Selçuki hükümdarı I. Alaeddin Keykubat, Ertuğrul Bey'e Domaniç ve Ermani yaylaklarıyla, Söğüt kışlağını verdi.
Bu vaka, H. 630 / M. 1233 yılına rasgelir.
Ertuğrul, bu taraflarda yerleşmekle beraber bir bakıma, ‘Selçuki' hükümetinin Rumlar’a karşı Uçbeyi, yani hudut muhafızıydı. (1)
Ertuğrul Gazi (d. 1198- ö. 1281), Türk tarihinin en önemli şahsiyetlerinden biridir.
Bu önemli tarihî şahsiyetin türbesi Güney Marmara illerinden olan Bilecik’in ilçesi Söğüt’te bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin de kuruluş yeri olan Söğüt, bulundurduğu pek çok tarihî eserle âdeta Osmanlı Devleti’nin kuruluş devrinin bir sembolü gibidir. (2)
Bu şehirdeki en önemli tarihî eser de hiç şüphesiz Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin (d. 1258- ö. 1326) babası Ertuğrul Gazi’nin türbesidir.
Türbenin yapılış tarihi, kesin olarak bilinmemekle beraber, ilk olarak Osman Gazi tarafından açık mezar olarak yapıldığı düşünülmektedir.
Kimi kaynaklarda da türbenin, Orhan Gazi döneminde (d. 1281- ö. 1362) inşa edildiği ifade edilmektedir. Ancak yapının tam bir türbe hâlini alması I. Mehmed (Çelebi) (3) (d. 1382- ö. 1421) döneminde gerçekleşmiştir.
Çevresi geniş duvarlarla çevrili, ağaçlandırılmış bir bahçe içerisinde yer alan türbe, Sultan III. Mustafa (4) (d. 1717- ö. 1774) zamanında 1757’de onarımdan geçirilmiş ve önemli değişiklikler yapılarak ilk yapılıştaki özelliğini yitirmiştir.
Ardından Sultan II. Abdülhamid (d. 1842- ö. 1918) zamanında 1886–1887 tarihlerinde bir kez daha onarılmış, etrafı çeşme ve şadırvanlarla zenginleştirilmiştir.
Ertuğrul Gazi Türbesi, Osmanlı erken dönem türbe mimarisinin özelliklerini göstermektedir.
Türbe binası, altıgen planlı üzeri kubbe örtülü olup, beşik çatılıdır.
Dikdörtgen bir girişten sonra içeriye ulaşılmaktadır.
Duvarlar bir sıra kesme köfeki taşı, iki sıra tuğla ile almaşık düzende örülmüştür.
Altıgen şeklindeki gövdenin kıbleye dönük olan yüzüne küçük bir mihrap konulmuş, geri kalan batı ve güneydoğu duvarlarına bir kapı ve üç pencere yerleştirilmiştir.
Bir duvar ise boş bırakılmıştır.
Dikdörtgen biçimindeki pencerelerin açıklıkları demir parmaklıklarla donatılmıştır. Türbede yalnızca Ertuğrul Gazi’nin lahdi bulunmakta olup, lahid harçla sıvanmış ve baş ucuna alçıdan yapılmış bir Türkmen sarığı yerleştirilmiştir. (5)
Türbenin bahçe kısmında da kabir ve makam kabirleri yer almaktadır.
Ertuğrul Gazi türbesinin doğu tarafında eşi Halime Hatun’un, batı tarafında kardeşi Dündar Bey ile oğullarından Savcı Bey’in kabirleri, türbenin biraz berisinde, oğlu Osman Gazi’nin makam kabri yer almaktadır.
Türbe içerisinde ve dışında yer alan kitabeler bulunmaktadır.
Bu kitabelerin günümüzde genç neslin anlayacağı şekilde yazılmış olan anlaşılır tabelası bulunmamaktadır.
Bu sonuç ise, türbeyi dışarıdan ziyarete gelen insanların, türbe çevresinde konuya tarihsel ve lisan olarak hâkim olmayan insanlar tarafından rivayet ve efsaneler anlatılarak, bir kirlilik meydana getirilmektedir.
Aşağıda konuyla ilgili olarak yapılan bir inceleme ve ilmi araştırmayı okuyucunun ve yetkili ilgililerin görüşüne arz etmek isterim.
Amacım, türbe ve türbe içerisinde ve dışarısında günümüze kadar gelmiş olan tarihi yazımsal aktarımların, günümüzde ne şekilde yorumlanıp; aslında olması gereken doğru halini buradan sizlere iletip, en kısa vakitte konu hakkında gerekli çalışmanın yapılıp tedbirin alınmasını sağlamayı amaçlamaktır.
TÜRBE KİTABELERİ:
1. Satır - Mebadı saltanat sahib megazi gazi osman han
2. Satır - Yedi yüz yirmi altı dahil-i dar-is-slam oldu
3. Satır - Alup da medfeninden bursaya nakletdi orhan han
4. Satır - Mahalli medfeni gazii müşar içun makam oldu.
Bizim okuyuşumuz şöyledir:
1. Satır - Mebâdî-saltanât sâhib-magâzî Gâzî Osmân Hân
2. Satır - Yedi yüz yigirmi altı dâhil-i Dârü’s-selâm oldu
3. Satır - Alup da medfeninden Bursa’ya2 nakletdi Orhan Hân
4. Satır - Mahall-i medfeni Gâzî-müşâr içün makâm oldu. (6)
Kitabenin Türkiye Türkçesine çevirisi bizim okuyuşumuza göre şöyle olmalıdır:
1. Satır - “Ebedî saltanat (ve) gazalar sahibi Gazi Osman Han
2. Satır - Yedi yüz yirmi altı da selam kapısından (cennetten) içeri girdi
3. Satır - Orhan Han onu defnedildiği yerden alıp da Bursa’ya nakletti
4. Satır - Defnedildiği yer adı geçen Gazi için makam oldu.”
Ertuğrul Gazi’nin Merhum Eşi Halime Hatun’un Mezar Taşı Kitabesi
1. Satır - Huv-el-Baki
2. Satır - Fatiha-han istiklaliyet ve müessisi
3. Satır - Bünyan-ı Devlet-i Osmaniye Sultan Osman Gazi
4. Satır - Hazretlerini valid-i mecid-i padişahi Firdevs
5. Satır - Makam ertuğrul gazi hazretlerinin
6. Satır - Zevcei cihan aşiyanları hanımının halife-i
7. Satır - Süleymen bargah-i zaman sultan gazi
8. Satır - Abd-ül-hamid han-i sani hazretleri
9. Satır - Taraf-i bahir-i eşref-i mülukanelerinden
10. Satır - Buldurulan darih-i gufran
11. Satır - Sarihleridir ruhiçun fatiha
12. Satır - Sene: 1305. (7)
Bizim okuyuşumuz şöyledir:
1. Satır - Hüve’l-Bâkî
2. Satır - Fâtihâ-hvân istiklâliyet ve müessis-i
3. Satır - bünyân-ı Devlet-i Osmâniye Sultân Osman Gâzî
4. Satır - hazretlerinin vâlid-i mâcid-i kesîrü’l-mehâmidi
5. Satır - ve cedd-i a’lâsı Hazret-i Pâdişâh-ı Firdevs-
6. Satır - makâm Ertuğrul Gâzî hazretlerinin
7. Satır - zevce-i cinân-âşiyânları hanımın halîfe-i
8. Satır - Süleymân-bârgâh-ı zamân Sultân Gâzî
9. Satır - Abdü’l-hamîd Hân-ı Sânî hazretleri
10. Satır - taraf-ı bâhirü’ş-şeref-i mülûkânelerinden
11. Satır - buldurulan zarîh-i gufrân-
12. Satır - sarîhleridür rûhiçün Fâtihâ.
13. Satır - Sene: 1305. (8)
Kitabenin Türkiye Türkçesine çevirisi bizim okuyuşumuza göre şöyle olmalıdır:
1. Satır - Her şey fânidir
2. Satır - Ey Fatiha okuyan! (Devletin) bağımsızlığını ve tesisini (Sağlayan)
3. Satır - Osmanlı Devleti’nin kurucusu Sultan Osman Gazi
4. Satır - Hazretlerinin çok merhametli büyük babası
5. Satır - Ve Firdevs makam padişah hazretlerinin
6. Satır - Büyük dedesi Ertuğrul Gazi hazretlerinin
7. Satır - Cennet hanelerindeki hanımının
8. Satır - Zamanın Süleyman otağlı halifesi Sultan Gazi
9. Satır - İkinci Abdülhamid hazretlerinin
10. Satır - Mülklerinin şerefli denizi tarafından
11. Satır - Buldurulan mağfiret edilmiş
12. Satır - Açık türbeleridir. Ruhu için fatiha.
13. Satır - Sene: 1305. (9)
Ertuğrul Gazi’nin Oğlu Savcı Bey’in Mezar Taşı Kitabesi
1. Satır - Cedd-i büzrükvar-i hazret-i padişah Ertuğrul
2. Satır - Gazi hazretlerinin mahdum-ı necabet mevsum-ı
3. Satır - Alisi Savcı Bey merhumun
4. Satır - Hayratperver sultan gazi abd-ül-hamid
5. Satır - Han-i sani hazretleri canib-i meahmenakıbı
6. Satır - Mülkanelerinden şeref badir olan idare-i
7. Satır - Seniyye mantukınca iaşe ve imar ettirilen
8. Satır - Lahd-i pür nur-i alilerdir
9. Satır - Ruh İçün Fatiha
10. Satır - Sene: 1305.
Bizim okuyuşumuz şöyledir:
1. Satır - Hüve ni’me’l-gafûr
2. Satır - Cedd-i büzürg-vâr-ı Hazret-i Pâdişâhî Ertuğrul
3. Satır - Gâzî hazretlerinin mahdûm-ı necâbet-mevsûm-ı
4. Satır - ‘âlîsi Savcı Beg merhûmun
5. Satır - hayratperver Sultân Gâzî Abdü’l-hamîd
6. Satır - Hân-ı Sânî hazretleri cânib-i me‘âl-i menâkıb-ı mülûkâne-
7. Satır - lerinden şeref-sâdır olan irâde-i seniyye mantûkınca
8. Satır - inşâ ve îmâr etdirilen lahd-i pür-nûr-ı
9. Satır - ‘âlîleridir Rûhiçün Fâtihâ.
10. Satır - Sene: 1305. (10)
Kitabenin Türkiye Türkçesine çevirisi bizim okuyuşumuza göre şöyle olmalıdır:
1. Satır - “O, her şeyi bağışlayandır
2. Satır - Padişah hazretlerinin yüce atası Ertuğrul
3. Satır - Gazi hazretlerinin yüce (olarak) adlandırılmış soylu evladı
4. Satır - Merhum Savcı Bey’in
5. Satır - Hayırsever Sultan Gazi İkinci Abdülhamid
6. Satır - Hazretlerinin mülklerinin menkıbelerinden şerefle ortaya çıkan
7. Satır - Padişah emri mantıkınca
8. Satır - İnşa ve imar edilen yüce nurlu lahdidir.
9. Satır - Ruhu için fatiha.
10. Satır - Sene: 1305.”
Ertuğrul Gazi Türbesi Giriş Kapısı Kitâbesi
Türbe kapısı kitabesinin eski okunuşu şöyledir:
1. Satır - Şeref-ü şevket eyle aleme Sultan Hamit
1. Satır - Eyledi saye-i ‘umranını medd ü temhid
2. Satır - İşte ezcümle olup ahdi hümayununda
2. Satır - Türbe-i hazreti Ertuğrul Gazide cedid
3. Satır - Sene 1100 dahi 71 iken Ahmet Han
3. Satır - Temelinden buni idmişti bina-i tecdit
4. Satır - Çok vakit geçmekle münhemdim olmada iken
4. Satır - Pederişah zaman hazreti Sultan Mecit
5. Satır - Bir iki çeşme vü fevvade ederek şimdi de
5. Satır - Şerefi türbeyi tamir ile etmişti mezd
6. Satır - Şimdi de mevkiini havi harita yapılıp
6. Satır - Nazar-ı âli-i şahanede oldukta bedîd
7. Satır - Yeniden eyledi inşaasını emrü ferman
7. Satır - Şeref-ü zineti hakkaki olundu teyit
8. Satır - Yani bu tarz dilevize Hamit Han kodu
8. Satır - Oldu sandukasında böyle ruhamile Ferit
9. Satır - Nekadar yar ise kurbinde kuburu şüheda
9. Satır - Ziri sanduka hazenede iderler tahmit
10. Satır - Bunların yattığı müddetçe bu merkatlerde
10. Satır - Şevket-ü saltanatın eylesün Allah medit
11. Satır - Kaymakam Zühti kulu kuşesin necetti zida
11. Satır - Bunun imarına meşkurkıla ol rabbi-vahit
12. Satır - Dedi salik kulu tarih temhidi tevşihin
12. Satır - Kıldı bu türbeyi mamur ol Hakkan Hamit.
Bizim okuyuşumuz şöyledir:
1. Satır - Şeref-i şevket ile âleme Sultân Hamîd
1. Satır - Eyledi sâye-i ‘umrânını medd ü temhîd
2. Satır - İşte ez-cümle olup ‘ahd-i hümâyûnunda
2. Satır - Türbe-i Hazret-i Ertuğrul Gâzî’de cedîd
3. Satır - Sene bin yüz dahı yetmiş bir iken Ahmed Hân
3. Satır - Temelinden bunı etmişdi binâ vü tecdîd
4. Satır - Çok vakit geçmek ile münhedim olmakda iken
4. Satır - Peder-i şâh-ı zamân Hazret-i sultân Mecîd
5. Satır - Bir iki çeşme vü fevvâre ilâve ederek
5. Satır - Şeref-i türbeyi ta‘mîr ile etmişdi mezîd
6. Satır - Şimdi de mevkiini hâvî harîta yapılup
6. Satır - Nazar-ı ‘âlî-i şâhânede oldukda bedîd
7. Satır - Yeniden eyledi inşâsını emr ü fermân
7. Satır - Şeref ü zîneti hakkâ ki olundu te‘yîd
8. Satır - Ya’nî bu tarz-ı dil-âvîze Hamîd Hân kodu
8. Satır - Oldı sandukası da böyle ruhâm ile ferîd
9. Satır - Ne kadar var ise kurbunda kubûr-ı şühedâ
9. Satır - Zîr-i sandûka-i hârâda iderler tahmîd
10. Satır - Bunların yatdığı müddetçe bu merkadlerde
10. Satır - Şevket ü saltanatın eylesün Allâh medîd
11. Satır - Kâymakâm Zühdi kulı kûşiş-i bî-hadd etdi
11. Satır - Bunun i‘mârına meşkûr kıla ol Rabb-i Vahîd
12. Satır - Dedi Sâlik kulı târîh-i güher tevşihin
12. Satır - Kıldı bu türbeyi ma‘mûr o Hâkân-ı Hamîd.
13. Satır - Sene: 1304.
Kitabenin Türkiye Türkçesine çevirisi bizim okuyuşumuza göre şöyle olmalıdır:
1. Satır - Aleme büyük bir şeref veren Sultan Hamid
1. Satır - İmarı sayesinde şerefini devam ettirdi ve kuvvetlendirdi.
2. Satır - İşte bu cümleden olup onun yeminli saltanatında
2. Satır - Ertuğrul Gazi hazretlerinin türbesi yenilendi.
3. Satır - Sene bin yüz yetmiş birde Ahmed Han
3. Satır - Bu türbeyi temelinden inşa etmiş ve yenilemiştir.
4. Satır - Aradan çok vakit geçmesiyle (türbe) yıkılmakta iken
4. Satır - Zamanın şahının babası Hazreti Sultan Mecid
5. Satır - Bir iki çeşme ve fıskiye ilave ederek
5. Satır - Türbenin şeferinin tamir ettirmek ile arttırmıştır
6. Satır - Şimdi de mevkisini içine alan harita yapılınca
6. Satır - Yüksek bakışlardan görülür oldu
7. Satır - Yeniden inşasını emir ve fermân eyledi
7. Satır - Şeref ve süsü hakikatten kuvvet buldu
8. Satır - Yani bu tarz gönülalıcılığı Hamid Han yaptı
8. Satır - (Ertuğrul Gazi’nin) sandukası da böylece mermer ile eşsiz oldu
9. Satır - (Ertuğrul Gazi’nin) yakınında ne kadar şehit kabri varsa,
9. Satır - Sandukanın gerisinde Allah’a hamd ederler
10. Satır - Bu mezarlarda bunlar yattığı müddetçe
10. Satır - Allah onun (Abdulhamid’in) şeref ve saltanatını uzun eylesin
11. Satır - Kaymakam Zühdî kulu (türbe için) çok gayret sarf etti
11. Satır - Bir olan Allah onun gayretini de makbul eylesin.
12. Satır - Salih kulu süslenmiş cevherin tarihini söyledi
12. Satır - O Hakan Hamid bu türbeyi imar etti.
13. Satır - Sene: 1304.
*
Yukarıda muhteşem mazimizin temellerini atan ‘Gazi Ertuğrul’un günümüzdeki ebedi istirahatgâhı olan Söğüt ilçemizde bulunan türbesinden birkaç kitabe metni yer almakta ve okunuşları ile günümüz Türkçesiyle aktarımı yer almaktadır.
Günümüzde türbe ve çevresini ‘milli bilinç ve şuur’ kapsamında ziyaret edenler, türbe ve çevresini sadece “tarihi yapı ve ruha fatiha okuma riti” olarak görmekteler. Oysa türbe ve çevresini gezen ziyaretçilerin, ‘Ertuğrul Gazi’ ve çevresinde makberi bulunan ahfadı ile tüm kitabeler hakkında da bilgi sahibi edilmeleri sağlanmalıdır.
Ve böylelikle, hem türbede yatan Türk Büyüğü ve çevresinde kabri bulunan ile türbeyi inşa edenler, tarihsel, san’at’sal, kültürel olarak öğrenilip, gelecek hafızalarımıza daha faydalı bir şekilde aktarım yapılmış olacaktır.
Ertuğrul Gazi Türbesi ve Çevresi için yapılması gerekenleri milli bir mütefekkir olarak şu maddeler ile sıralaya bilirim:
1- Kitabelerin günümüz Türkçesi ile orijinal lisanda yazılması.
2- Kitabelerin günümüz Türkçesi ile gençlerin anlayacağı şekilde yazılması.
3- Türbe çevresi hakkında ilçede bulunan kültür ve san’at konusunda faaliyet gösteren aydın STK’larla Bilecik Valiliğinin iletişime geçip, ilçe Milli Eğitim Müdürlüğü dahilinde eğitim-öğretim veren Lise: I-II sınıftan talebelerden en az 20 genç, tarih ve türbe hakkında bilinçlendirilip, türbeyi ziyaret edenlere gönüllü rehberlik yapması sağlanabilir.
Bunun haricinde, devletimizin ilgili bakanlık ve kurumları ile müştereken projeler üretilip, genç nesillerin konuyu bayrak yarışı gibi gelecek kuşaklara taşımasına yönelik projeler üretile bilir.
Saygılarımla
.
Emrah Bekçi, dikGAZETE.com
.
dipnotlar:
1- Ahmed Rasim, Osmanlı Tarihi, s.41-42.
2- Yrd. Doç. Dr. Ersin TERES, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Ertuğrul Gazi türbesi ve civarındaki bazı kitabelerin okunuşuna dair
3- 788 (1386) veya 789 (1387) yılında dünyaya geldi. I. Bayezid’in Devlet Hatun adlı bir câriyesinden doğma dördüncü oğludur. “Çelebi” veya Yunanca krytsez (genç efendi) kelimesinden gelen “Kirişçi” lakabıyla tanınır. Fetret devrinde kardeşi Süleyman (1402-1411) ve Mûsâ (1411-1413) Edirne’den Rumeli topraklarını kontrol ederken 804-816 (1402-1413) yılları arasında Anadolu’da Tokat, Amasya ve Bursa’ya hâkim olmuştur.
4- 14 Safer 1129’da (28 Ocak 1717) Edirne’de doğdu. Babası III. Ahmed, annesi Mihrişah Emine Sultan’dır (bazı yerlerde yanlışlıkla Mihrimah olarak geçer, Mufassal Osmanlı Tarihi, V, 2552; İA, VIII, 700).
5- Tanman, M. Baha (1995). “Ertuğrul Gazi Camii ve Türbesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 11, 316-317.
6- Kitabe Ertuğrul Gazi türbesi bahçesindeki asıl yerinden çıkartılmış ve Ertuğrul Gazi türbesinin iç kısmında muhafaza edilmektedir. Kitabedeki kirlenme ve yıpranması kitabe üstündeki yazının okunmasını zorlaştırmaktadır. Yrd. Doç. Dr. Ersin TERES
7- Sözcük silinmiş olmasına ve okunmamasına rağmen gerek önceki okumaları gerekse metnin anlamını dikkate alarak buradaki sözcüğün zevce olması gerektiği kanaatine vardık. Yrd. Doç. Dr. Ersin TERES
8- Kitabe Ertuğrul Gazi türbesinin ilk girişinde sağ tarafta yer almaktadır.
9- Kitabenin dördüncü ve beşinci satırlarında yıpranma ve bozulma söz konusudur. Beşinci satırda bu yıpranma herhangi bir okuma zorluğuna yol açmamaktadır. Ancak dördüncü satırın sonu biraz zor okunmaktadır. Anlamı da dikkate alarak bu kısmı merhûmun biçiminde okuduk. Yrd. Doç. Dr. Ersin TERES
10- Kitabe Ertuğrul Gazi türbesinin girişine göre sağ tarafta yer almaktadır.