?>

Engelli mi engellenen mi!..

İhsan Sever

6 yıl önce

Yaşadığımız bu evrende bulunduğumuz dünya denilen gezegende insan denen varlıklar yani bizler, beden denilen bir organik robotla bu dünyaya geliriz. 

Bizlere, Yaratan’ın bir lütfu olarak verilen bu bedenleri ve çevremizdeki maddeleri, bir süre sonra görme, duyma ve diğer duyu organlarımızla tanımaya başlarız.

İnsan, iki ayrı varlıktan oluşur; bir ruh, iki beden… 

Buna göre bizler yani ruh olan bizler bu bedenlerde bu dünyada olan biten herşeyi algılarız yani beden bizim için dünya arasında bir köprü.

Bu bedendeki herhangi bir organ eksikliği, bizleri eksik olmayanlardan ayırır mı! 

Ayırmaz; çünkü bu dünyada kullandığımız organik robotlar, kimi zaman bir kaza sonucu bir duyusu veya organını kaybeder, kimi de bu organik robotta bir eksiklikle bu dünyaya gelir.

Şimdi soruyorum; buna göre, engellilik nerede! Ruhta mı yoksa “beden” denilen “organik robot”ta mı?

Siz düşünürken, ben devam edeyim…

Yaşadığımız toplumda hepimiz çevremizde dezavantajlı insanlarla karşılaşırız; kimisi ortopedik, kimisi duyu organları, kimisi nörolojik problemleri olan insanlar ve bu insanlar toplum tarafından dünyanın bir çok yerinde dışlanmışlardır; ancak fırsat verildiğinde, toplumda yeteneklerine göre her biri, bir diğerinden farkı olmayan bireyler haline gelirler.

Çeşitli kurumlar ve toplum tarafından engellendikleri için, bilinçaltımızda hep “öteki insanlar” olarak kalacaklar.

Nasıl engelleniyorlar!..

Öncelikle “Kurum engellemesi”ne örnek verelim;

Belediyeler kaldırımlara sarı çizgi yerleştiriyor ama sarı çizgilerin önüne, yine belediye tarafından ve esnaf tarafından o kadar engel konuyor ki bu sarı çizginin hiç bir anlamı kalmıyor.

Başka bir “engelleme” çeşidi de şu:

Görme ve ortopedik engelli kardeşlerimiz, ücretsiz bindikleri için eğer durakta yalnızlarsa otobüs durmuyor, almıyor buradaki engel de ücretsiz kartı veren kurum, sonrasında hiç bir şikayeti dikkate almıyor bu engellemeyi kendi eliyle yapıyor!

Ya kartları ücretli hale getir ya da yaptığın bu hizmeti sonuna kadar takip et!..

Yine başka bir engel; hem kurum hem toplum olarak şikayetlerin fayda getirmediği, kaldırımlara park edilen arabalar meselesi… Kaldırım işgalleri, engelli olmayan vatandaşlar için olduğu gibi, bedensel ve görme engelli bireyleri de çıldırtacak derecede engelliyor; 

Kurum, o aracın kaldırıma çıkmasını engelleyemiyor, toplum ise buradan bir bebek arabasıyla geçen anneyi, bedensel engelli ve görme engelli bireyleri düşünmüyor veya düşünmek istemiyor.

Bilinçsiz toplumun bir başka engeli için verilecek örnekler ise o kadar çok ki.. 

Otobüse binerken görme engelli birini kucaklayıp otobüse bindirmelerini mi dersin…

Yardım maksadıyla çekiştirmelerini mi dersin…

Tuvalete birlikte girmeye çalıştıklarını mı dersin… Benzer pek çok örnek var ki bu da toplumumuzun ilköğretim okullarından üniversiteye kadar bu konuda bilinçlendirilemediğini gösteriyor.

Avrupa ve Amerika’dan çok gerideyiz bu konuda.

Bir örnek; 

Amerika’da durakta bekleyen bedensel engelliye, toplum ve şoförün yaklaşımına bakın:

Otobüs gelince, durakta bekleyen insanlar otobüse binmiyorlar; şoför, yerinden kalkıp inerek, dezavantajlı bireyi otobüse bizzat bindiriyor ve onu engelliler için ayrılan bölüme oturttuktan sonra, şoför mahalline geçiyor daha sonra da diğer yolcular otobüse binmeye başlıyor.

Ha!.. Ben bunu istemem şahsen; bir dezavantajlı bireye bu kadar da destek, bazı engellilerin bu durumu kullanarak istismar etmelerinin de yolunu açar; zira ülkemizde dezavantajlılığı istismar edenler de azımsanmayacak kadar çok.

Yine Avrupa ve Amerika’da dezavantajlı birey yardım istemedikçe kimse müdahale etmiyor, hiç bir şekilde bedenine dokunmuyorlar; çünkü beden, insan için en özel araçtır, başka birinin izinsiz dokunması bireyi rahatsız eder.

Bakın bu emperyalist ülkelerde yani dünyanın kanını emen ülkeler bu durumda ama biz herkese kucak açan yardım eden millet olarak bu kadar basit şeyleri akıl edemiyoruz.

Milletimizin dezavantajlı bireylere iyi niyetle yaklaştığını da biliyoruz ama bu iyi niyeti biraz da bilinçle harmanlasalar ne kadar güzel olur. 

Son olarak şu örnekle noktalayalım: Sosyal medyanın populer video sitesi üzerinde denk geldiğim doğuştan dezavantajlı bir birey olan Nick Vujicic beni çok etkilemişti..

Kolları ve bacakları olmadan dünyaya gelen ve sonrasında güzel hayat arkadaşıyla karşılaşıp, bizlere hayat dersi veren bir hikayesi var.

Kolları bacakları olmayan bir adamı bir birey olarak görmüş ve benimsemiş hayatına dahil etmiş olan Nick’in eşine ve buraya kadar geldiğiniz için de hepinize yürekten şükranlarımı sunuyorum.

Sürçülisan olduysa affola! 

Birlikte, güzel, mutlu, sevgi ve kardeşlik içinde üreten yarınlara…

.

İhsan Sever, dikGAZETE.com

Twitter'da bizi takip edin: @ihsansever , @dikgazete

YAZARIN DİĞER YAZILARI