Bağcılar Belediyesi’nin geleneksel hale getirdiği ‘Adanmış Ömürler’ programına katılan Siyaset Bilimi profesörü ve yazar Mim Kemal Öke, hayatının engelli kızının doğmasıyla değiştiğinin itirafı, anlayan için derslerle dolu.
Prof. Öke, hayatının değişimine neden olan down sendromlu kızı Nazlı’yla ilgili düşünceleri şöyle özetliyor:
"Nazlı doğdu, doktor durumu anlattı ben bunu kabullenemedim ve kendimi sokaklara vurdum. Bu bir hafta sürdü. Sonra Nazlı hayatımın anlamı oldu.
Nazlı hayatta bana ne yapmam gerektiğini gösterdi, kendimi ve amacımı buldurdu. O güne kadar hayatımı boşuna geçirdiğimi hissettim ve tasavvufa yöneldim.
Onun sayesinde gerçek aşkı buldum. Allah bana Nazlı’yla ‘Yürü ya kulum’ dedi. Bundan kastım para veya iş değil.
Allah’a doğru yürümek. 28 yaşındaki kızım Nazlı’yla terapilere katılıyor ve ritim çalışmaları yapıyoruz…"
Araştırmacı yazar Demet Tezcan’ın sunduğu programın sonuna doğru kızı Nazlı’yı sahneye davet eden Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin, kızıyla birlikte ilahiler söylemesi de dikkat çekiciydi.
Robert Koleji, Boğaziçi ve Cambridge Üniversitelerinde eğitim alan ve 35 yaşında Türkiye’nin en genç profesörü olan Öke’nin hayat akışını Down Sendromlu olarak doğan kızı Nazlı değiştiriyor.
Prof. Öke’nin bu samimi itirafları, çok değerli büyüğümüz Milli Boksör Sayın Cemal Kamacı’nın söylediklerin hatırlattı.
Bir dönem Akit Televizyonunda hazırlayıp sunduğumuz "Spor Sohbetleri" programında konuğumuz olan Milli Boksörümüz Kamacı, hayata bakışıyla ilgili düşüncelerini anlatırken, "Kızım 3 yaşında ölmeseydi onu balerin yapacaktım. Onun vefatı, bizim İslam’la şereflenmemize vesile oldu…" demişti.
Allah (cc) Kur’an-ı Kerim’de buyuruyor; "Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz." (Bakara-216).
İnsanoğlunun dünya imtihanın da akıl ve gücü bir yere kadar; imtihan sahibi Allah (cc), imtihana tabii tutulan ise biz kulları olduğu, bazen bir işin hayır mı ve şer mi olacağını ayırt edemeyecek kadar acze düştüğümüzü mesajı veriliyor.
Hazreti Mevlana, "İmtihân; Seni olgunlaştırmak için Allah'ın (cc) lütfettiği bir ikrâmdır…" buyuruyor.
"Spor hizmeti" adı altında otizmli çocuklarıyla vakit geçiren değerli Halil Erkuzu kardeşimizin "Cennet çocuklarıyla birlikteyiz…" sözleri, bir velimizin otizmli çocuğu için "Ahirette, sırat köprüsünde, onlar bizim Anka kuşlarımız olacak" sözleri, o denli içtenlik dolu ki.
Spor, müzik, sanat sadece işin bahanesi olsun, özel çocuklarla birlikte vakit geçiren, dünya ve ebedi hayatta Allah’ın rızasını kazanma adına onların yanında olan herkese içtenlik dolu sevgi ve saygılarımızı iletiriz…
Anlattıklarımızın mahiyetini düşünürken, Dilan Onğulu’nun başarı hikâyesi düştü haber ajanslarına; "Kendimi engelli olarak görmüyorum. Çünkü engel denilen şey, gerçekte kişinin elleri veya bacaklarında değil, kalbinde ve beynindedir.”
Doğuştan kolları ve bacakları olmayan Dilan Onğuludevam ediyor;
"Eğer insan kalbi ve beynindeki engeli aşarsa fiziki engelinin hiç önemi yok. Allah’ın vermediklerine yakınmak yerine, verdiklerine şükretmek gerekiyor.
Ben, ‘Allah’ım kollarım ve bacaklarımı neden yok’ demedim.
Bunun yerine, 'Rabbim kollarım ve bacaklarımdan aldıklarını güzelliğiyle vermiş' diyorum…”
Kıymetli kardeşimiz Duran Arslan’ın öğrencisi Dilan’ın yüzmede Türkiye Şampiyonluğu, sesinin duyulmasına, toplum olarak ‘hamd’ etmemiz, şükrederek hayır yolunda görev ve sorumluluk yüklenmemize ‘vesile’ oldu…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com
Twitter'da bizi takip edin: @ahmetgulumseyen , @dikgazete