Sağlık problemlerini aşıp, günlük hayatın içinde yer almak isteyen bireyler için eğitim önemli bir yer tutar.
Sağlıklı ve mutlu olmak ile işleyen zaman sürecindeki kaliteli hayatın önemli bir dilimi, gelecekte bağımsız bir hayat sürdürmeyi istemekten geçmektedir.
Eğitim süreci ise bu bağımsızlığın önemli evresini oluşturmaktadır.
Evinden çıkmaya ‘cesaret’ edemeyen bireyler, devletin kendilerine sağladığı imkân ve kişisel özverinin neticesinde, önce umutsuzluğu yenip, ardından önlerine çıkan engellerin bir bir üstesinden gelerek, eğitim ve öğretim süreciyle birlikte nitelikli insan olmanın da kapısını aralıyorlar…
Hareket ve egzersiz sürecinde sağlıklı olma yolunda çaba sarf eden ayrıcalıklı/özel/engelli bireyler, zihinsel, bedensel ve sosyal bakımdan "tüketici insan" tanımlamasından, üretici birey durumuna geçerler.
Ortaöğretim, lise ve üniversite bu sürecin önemli basamaklarını oluşturmakta.
Bilimsel araştırmalar, "Eğitim ve öğretim, doğası gereği, insanların bireysel performansları üzerine kurulmuştur, iletişim gerektirmektedir ve içerdiği sosyal sistemin en stratejik parçalarından biri olarak kabul edilmektedir…" gerçeğini ortaya koyuyor.
Bu doğrultuda zamanın sağlıklı işletilmesi, çalışmanın verimliliğini artıracağı gibi, ortaya konan çalışmadan da netice alınmasını sağlayacaktır…
Hareket ve egzersiz, diğer bir ifadeyle spor yapan engellibir bireyin, eğitim ve öğretim sürecinin ilk aşamalarının devamında üniversite dönemi oluşmakta.
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) aldığı kararla, üniversite birinci basamak sınavından 100 puan alması, engelli bireyin Beden Eğitimi ve Spor bölümlerinde yüzde 10kontenjandan yararlanma imkânına sahip olması, özel bireyler için yeni bir dönemin başlangıcı demek.
Sporun içinde yer alan, eğitim ve öğretim sürecini devam ettiren toplumun ‘engelli' olarak tanımadığı 'özel gereksinimli bireyler' için spor da bir yere kadar.
İlerleyen yaş ve devamlılık arz eden hayat, özel bireylerin de her geçen gün başarı çıtasını yükselterek, yeni hedeflere yelken açma sürecini yaşamalarına neden oluyor…
Meslek ve kariyer açısından önem taşıyan üniversitelerin, engelli bireylerin zorluk yaşamaması için Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK), farklı çalışmalar üzerinde çalışması dikkat çekiyor.
Engelli öğrenciler, bir okul tercih ederken, mekân ve sosyal, kültürel faaliyetlerde ve eğitimde erişilebilirlik gibi hususlar bu çalışmanın önem taşıyan başlıklarını oluşturuyor.
Bu çalışmaların amacı, ülke nüfusunun yüzde 12-13 civarındaki önemli bir dilimini oluşturan ve üniversite düzeyinde eğitim almak isteyen engelli bireyin, eğitim ve öğretimini kaliteli şekilde sürdürmesini sağlamak.
YÖK, söz konusu okullar arasında ‘engelsiz üniversite bayrakları’ alanlarında ödüllendirirken, bayrak alamayan diğer üniversitelerden de beklentisi olduğu hususunda paylaşımda bulunduğunu yeniliyor...
Bir bireyin sporla birlikte hayatının nasıl değiştiğini, üniversiteyle ilgili beklenti ve hedeflerinin nasıl gerçekleştirdiğini Tekerlekli Sandalye Tenisi'nde 2016 Rio Paralimpik Oyunları’na katılarak bir ilki gerçekleştiren Büşra Ün’ün hayatında görmek mümkün.
Kendisiyle yapılan özel röportajda, Adnan Menderes Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yöneticilik Bölümü'nü bitirdikten sonra, Cardiff Metropolitan Üniversitesi’nde Yüksek Lisans eğitimine başladığını belirtiyor.
Yurtdışındaki eğitiminin, sportif başarısını da etkilediğini belirten Büşra Ün, "Orada güzel antrenman programım, masaj, fizyoterapi, kondisyon desteğim var" diyor.
Diğer yandan eğitiminin de güzel gittiğini belirtiyor.
Milli sporcu, eğitim ile sporun birlikte nasıl götürüleceği ve "Siz imkân verin, biz başaralım" mesajını en güzel şekilde veriyor…
.
Ahmet Gülümseyen, dikGAZETE.com