Aralık ayında Yargıtay'dan bir karar çıktı. Kayıp-kaçak bedelinin aboneye geri ödenmesine hükmedildi.
Yeni kanun tasarısı TBMM tarafından kabul edildi. Yasa ile elektrik faturalarında vatandaş artık sadece ‘kayıp kaçak' bedelini değil, ‘yatırım' bedelini de ödeyecek. Üstelik yargı yolu da kapandı. Yasa ile TRT’ye vatandaşın cebinden yıllık yaklaşık 800 milyon lira para da alınmaya devam edecek.
ENERJİ BAKANLIĞI İSE KONUNUN SAPTIRILDIĞINI SÖYLÜYORElektrikte kayıp-kaçak oranını yüzde 20'den 14'lere düşürdüklerini belirten Albayrak, "Hedefimiz 10'lara tek haneli rakamlara indirmek bunun daha da iyileştirilmesi ile ilgili olumlu eleştirilerin başımızın üzerinde yeri var" dedi
Elektrikte kayıp-kaçak bedeli TEK döneminde de alınıyordu. Neredeyse 20 yıldır satış birim fiyatı içinde belli oranda kayıp-kaçak bedeli tüketicilerden tahsil ediliyor.
"BAŞKALARININ ÇALDIĞI ELEKTRİK PARASINI ÖDEME KANUNU" OLUR MU?İnsan hakları ve evrensel hukuka göre olmaz; olamaz. Çünkü hukukun ruhuna ve kurallarına aykırı bir uygulamadır… Hiçbir kimseye başkasının borcu ödetilemez… Bu kadar basit bir hukuk kaidesi hukuk cambazları tarafından bakın ne hale getiriliyor.
Yargıtay’ın kayıp-kaçak bedelinin aboneye geri ödenmesine karar verme sebebi nedir? Çünkü müşterilerden para kesintisi yapmak için Elektrik patronlarının kanunî bir dayanağı yoktu…
Kanun olmasa da bu para müşteriden zorla alınıyordu… Yani ha yolda size silah çekmiş biri sizi soyuyor, ha devlet!.. İkisi de kanuna aykırı… Üstelik, sizi soyan kişi bu işi bir defaya mahsus yaparken devletimiz bu kanunsuzluğu 20 senedir yapıyor.
Peki Yargıtay’ın bu kararı yeterli miydi?
Tabi ki hayır…
Yargıtay, kanun çıkarın, hak etmediğiniz paraları kitabına uydurup, alın diyor…
Enerji Bakanlığı da öyle yaptı, Meclis’te kanun çıkardı ve de şimdi kanuni olarak bu paralarımızı gasp ediyorlar…
Yani devletimiz bu paraları insan haklarına ve evrensel hukuka aykırı da olsa topluyor…
Ne yazık ki artık bu kayıp-kaçak bedelinden dolayı mahkeme kapılarına gidip, hakkımızı korumak için dava da açamayacağız.
Meclis’te bu kanuna, düşünmeden oy verenlerin vicdanları rahat mı olacak? Haksızlıklara oy vermenin Allah katında hiç mi hesabı olmayacak?
YASALAR GERÇEKTEN EVRENSEL HUKUK VE İNSAN HAKLARINA UYGUN MU? İnsan hakları ve evrensel hukuk nasıl işliyor?İnsan Hakları Beyannamesi’nde 30 madde, insanlığın tecrübelerinden faydalanarak gelinen son nokta olmuştur.
Kısacası, bütün milletleri bir araya toplayıp, genel ve evrensel hukuk kurallarını kabul ettirmişler ve de bütün ülkeler bu maddeleri imzalamış… Bu imzanın anlamı nedir?
Yani bundan sonra herkes kendi kafasına göre kanun yaparak, kontrol ettiği insanlara zarar veremez…
Bu evrensel kuralları uygulamayanlar “iç işlerime kimse karışamaz” diyemez.
Aynen bu kuralları uygulamak zorundadır.
Önce İnsan Hakları Beyannamesine uygun bir anayasa yapacaksın.
Sonra anayasaya uygun kanunlar yapacaksın.
Sonra kanunlara uygun, Tüzük>Yönetmelik >Genelge > Yönerge yapacaksın
Hukuk kurallarına baktığımızda bu kadar basit bir normlar hiyerarşisi ortaya çıkıyor… Yani, siz kafanıza göre anayasa ve kanun çıkaramazsınız…
İnsan Hakları ve evrensel hukuk kurallarına uymak zorundasınız…
Kişiye ya da ülkeye ait hukuk değil, evrensel hukuk kurallarına uymak zorundasınız.
İnsan Haklarına aykırı olan her şey evrensel hukuka da aykırıdır…
Bu açıdan evrensel hukuk kurallarının olmazsa olmazları vardır…
Suçlar bireyseldir ve de bir başkasının yaptığı suç başkasına yüklenemez… Doğu’da veya başka bir yerde elektrik çalınması, diğer masum insanlara asla yüklenemez… Böyle bir hukuk kuralı yoktur, olamaz da!..
Şayet evrensel hukuka aykırı bir kanun ya da tüzük, yönetmelik, genelge, yönerge varsa insan haklarına aykırı olacağından hemen kaldırılmalıdır…
Demokratik bir devlet, adaleti gözetmelidir. Adaletsizlikler kanunla korunamaz… Şayet bu yanlış devam ederse devlet güven kaybeder.
ELEKTRİK DAĞITIM ŞEBEKELERİ NEDEN TAKİP EDİLMİYOR ?Ülkemizde telefon şebekeleri ve bankalar gibi birçok kuruluş, müşterilerini hile yaparak soymaktadır… (Bu konuda istenirse ayrıntılı raporlar verebiliriz.)
Bu tür soyguncu kurumların takipleri de yapılmamaktadır. Kurulan tüketici dernekleri ise kendi ayakları üzerinde durmakta zorlanıyor. Devletin bu tür gönüllü ve çıkar gütmeyen derneklere de hiç yardım etmemesi işi daha da zorlaştırıyor…
Elektrikle ilgili kurumlar ise, sadece müşterilerden para tahsil etmek için yarışıyor…
Oysa sözleşme yaptığı müşteri veya tüketici haklarını hiçe saymaktadır…
Elektrik kesikleri yaparak müşterileri zarara uğratan elektrik kurumları neden denetlenmiyor?
İhale verirken hatların bir taraftan yenilenmesi şart koşulduğu halde neden hatlar yenilenmiyor? Ve de neden devlet bir yaptırımda bulunmuyor? Elektrik kesilmesi bile teknik olarak hatalı yapılıyor ve müşterilerin elektrikli cihazları arıza yapıyor… Elektrik kesildikten sonra azamı 3 dakika geçmeden saniyelik kesip-bağlamalar teknik olarak müşterinin cihazına zarar vermektedir…
Üstelik, voltaj düşmesi amperin artmasıyla sonuçlandığından yine müşteriler zarar görmektedir… Bütün bu zararlara rağmen kimse bu yanlışları yapanın yakasına yapışmıyor…
Elektrik idareleri sözleşme gereği tam olarak 220 volt elektriği kesintisiz vermek zorundadır…Dünyada bu kadar elektrik kesintisinin olduğu bir ülke yoktur… Bunları devletin takip etmesi ve müşterilerin zararlarını tazmin etmesi gerekirken, ne yazık ki yakmadığı elektriğin parasını bile müşteriden alarak, özel elektrik kurumlarına para kazandırıyor…
Üstelik, evrensel hukuk ve insan hakları da çiğnenerek kanun çıkarılıyor.
Bu kanunun derhal iptal edilmesi gerekir…
Ayrıca, TRT’ye dayatma sonucu alınan para da iptal edilmelidir.
TRT, diğer televizyonlarla kendi gücüyle yarışmalıdır…
Büyük televizyonların hepsi para kazanmaktadır…
TRT de yeterince izleniyor ve reklam pastasından da payını alıyor… Kısacası, rekabet edecekse eder. Beceremiyorsa da bizler onun hatasını ödemek zorunda değiliz…
Raşit Anaral, dikGAZETE.com